Etiket arşivi: “cihat = din için savaş eğitimi”

Fatih ALTAYLI : Eksiğimiz bilim mi – cihat mı?

Eksiğimiz bilim mi – cihat mı?

Fatih ALTAYLI
HABERTÜRK
Gazetesi, 22.7.17,

(AS : Bizim katkımız yazının altındadır..)

Olacağı buydu. Sonunda “cihat” Milli Eğitim’imizin müfredatına girdi. Şöyle bir soru sorsam, ne cevap verirsiniz?

“İslam ülkelerinin cihatçı eksiği mi var, yoksa bilim insanı eksiği mi?”

Ya da şöyle sorayım isterseniz :

  • İslam dünyası “lanetlediği” Batı medeniyeti karşısında yeterince cihatçısı olmadığı için mi
    geri durumda, yoksa yeterince bilim üretemediği için mi?

Bu soruya vereceğiniz yanıt, müfredatta neye ağırlık vermeniz gerektiğinin de yanıtı olacaktır.

Eğer yeterince cihatçı Müslüman olmadığı için İslam dünyası “tek dişi kalmış canavarın” o tek dişi tarafından yıllardır ısırılıyor, canı acıtılıyor ve kendi topraklarında huzura muhtaç yaşıyorsa müfredatı baştan sona “cihat”la donatalım.

Bununla yetinmeyelim, cihat kursları, cihat gece okulları açalım.
Hatta TÜBİTAK’ı kapatıp yerine bir CİBİDAK’ı kuralım.

Yok eğer İslam dünyasının tek dişi kalmış canavara yem olmasının nedeni bilimde geri kalmış olmamızsa o zaman müfredatımızı da ona göre şekillendirelim. Eğer eksiğimizin gerçekten “cihat” olduğu düşünülüyorsa o zaman adına ister DEAŞ, ister ISIS deyin, o örgütle de savaşmayı bırakalım. Tam aksine tamamını Türkiye’ye çağırıp eğitmen ve öğretmen yapalım. Yine de açık kalırsa Taliban’dan buraya beyin göçü yapalım. Ne de olsa onlardan daha âlâ cihatçı mı bulacağız.

GÜVENLİK ASLINDA GÜVENSİZLİK Mİ? 

Herhalde bir 10 yıl önce falan yazmışımdır kişilerin en büyük sorununun “bireysel güvenlik” haline gelmeye başladığını ve bunun da “demokrasi ve insan hakları ihlallerini” beraberinde getirecek güvenlikçi rejimlere neden olabileceğini. Gerçekten sadece biz değil, pek çok gelişmiş demokrasi de bu ikilemle karşı karşıya.

Kişilik hakları ve bireysel özgürlükler mi, yoksa aşırı güvenlikçi politikalar mı? İnsanlar öyle bir noktaya doğru itiliyor ki, “Canın mı, özgürlüğün mü?” ikilemiyle karşı karşıya kalıyor.

Taksilerde uygulamasına geçilen “kayıt” meselesi de böyle bir sorunun ortaya çıkmasına neden oluyor. Bir yandan güvenlik endişesi, diğer yandan özel hayat, kişilik hakları. Takside hem sesli hem görüntülü kayıt altına alınıyorsunuz. İyi mi, kötü mü? Takside rahat konuşamayacaksın, öpüşemeyeceksin, koklaşamayacaksın, sevgilinle binemeyeceksin, siyasetten bahsedemeyeceksin, gizli konulardan söz edemeyeceksin, nereye gittiğin, kiminle gittiğin devletin elinde bilgi olarak bulunacak ve daha onlarca sakınca.

Buna mukabil (AS : karşılık) bir güvenlik hissi olacak. Hangisini tercih edersiniz?
Zor soru. Basit yanıtı, “Korkacak bir işi, bir ayıbı olmayan niye çekinsin?” olacaktır.
Ama iş hiç de öyle değil.
Mesela şöyle düşünün, bu kayıtlar birkaç sene önce başlasaydı, bugün muhtemelen FETÖ’nün elinde bir koz olarak yer alan unsurlardan biri olacaktı.
Böyle bir durumda da “güvenlik” zannettiğiniz şey aslında çok büyük bir güvenlik sorunu haline gelecekti. Bu uygulamayı başlatanlara sormak isterim, yarın öbür gün bir örgütün veya bir cemaatin elinde böyle kayıtlarınızın olmasını ister misiniz?
==================================
Dostlar,

Sayın Fatih Altaylı’ya “Eksiğimiz bilim mi – cihat mı?” sorgulaması için teşekkür ederiz.
Bu sitede çok yazıldı sorun… Bir kez daha uyaralım :

  • Milli (Dini!?) Eğitim Bakanlığı Müfredatı’nda cihat = din için savaş eğitimi” verilmesi
    AKP = RTE ve Türkiye için bir siyasal intihardır.Bu Yönetmelik, yol yakınken, okullar açılmadan geri çekilmelidir..
    Umar ve dileriz ki; Danıştay Anayasaya, öbür mevzuata, hukuka, insan haklarına, uluslararası andlaşmalarımıza…. hepsine ama hepsine açık seçik aykırı bu Yönetmeliği iptal eder (OHAL nedeniyle yürütmeyi durdurma kararı verilemiyor..) ve AKP de yasa çıkararak üstüne üstüne gitmekten vazgeçer.. İç – dış sorunlar boğucu düzey ve ağırlıkta.

Sevgi ve saygı ile. 25 Temmuz 2017, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com