Etiket arşivi: AKLIMIZIN AMBARGOLARI

Prof. Dr. Selçuk EREZ : Sübyancıyı tanımak

Sübyancıyı tanımak

portresi

Prof. Dr. Selçuk EREZ
İstanbul Tabip Odası Başkanı
Cerrahpaşa Tıp Fak. Em. Öğr. Üyesi
Cumhuriyet, 31.3.16

 

Karaman’da Ensar Vakfı’nda gerçekleşmiş olan çocuklara cinsel saldırı olguları kamuoyuna yansıdı; ardından olaya basın yasağı getirildi. Bu haberi, ülkede çocuklara yönelik cinsel yönelimin yaygın olduğuna dair yazılar izledi:

2013’te Antalya’da Rotary Kulüb’ün düzenlemiş olduğu bir toplantıda Iowa Üniversitesi’nden Dr. Resmiye Oral’ın, “Türkiye’de yapılmış az sayıda çalışmadan çocukların %20-35 oranlarında cinsel istismara uğradığını anlıyoruz.” dediği anımsandı.

Olayın bu çapta konu edinilmesi, Ensar Vakfı’nı destekleyen yönetimi rahatsız etti; yandaşları hemen savunmaya giriştiler. Ancak ülkede bu nitelikteki cinsel yönelişin çokluğu, çocuklarımızı bu tür saldırılardan korumak için konunun üstünde durmamızı gerektirmektedir; bu sapık tutuma yol açan bozukluğun neden kaynaklandığını, bu gibileri nasıl tanıyacağımızı bilmeliyiz.

Konuyu incelemiş olan psikologlar, çocuklara cinsel yönelim sergileyenlerin önemli bir bölümünde “antisosyal” kişilik bozukluğunun görüldüğünü belirtmişlerdir: Böyleleri

– başkalarının haklarını çiğnerler,
– yalancıdırlar,
– sinirlidirler,
– sıkça parlarlar,
– düş kırıklığına, bekletilmeye katlanmazlar;
– yalnız kendilerini düşünürler,
– başkaları için kaygı duymazlar.
– Bunlarda narsisistik kişilik bozukluğuna da sık rastlandığını belirtenler az değil.

  • Narsisistik, insanın, aşağılık duygusunu dengelemek için kendine tapması, bencil olması,
    sürekli olarak alkışlanmasını, beğenilmesini istenmesi olarak tanımlanıyor.

Bu gibilerde özduyum (empati) da pek görülmüyor.

Cinsel saldırıya uğrayan çocukların pek azı, olan biteni analarına, babalarına yansıtıyor ve bu nedenle saldırılar sürüyor ve çocuğu yaşamı boyunca çekeceği psikolojik gerilimlerden, çalkantılardan kurtarmak giderek güçleşiyor.

Araştırıcılar, antisosyal davranış ve narsisistik (AS: kişilik bozukluğu) gibi niteliklerin yalnızca sübyancılarda değil başka anormallikleri sergileyenlerde de görüldüğünü söylüyorlar:

Kadınlara saldıran ırz düşmanlarında da, seri katillerde de var bunlar. Coolidge ve Segal adlı iki araştırıcı, Hitler’i, Saddam Hüseyin’i ve Kim Jong İl’i, bu kişileri yakından tanımışlarla görüşerek irdelemiş ve tümünde anti-sosyal davranış bozukluğunun, narsisistliğin ve sadistliğin yanında paranoyanın (mantıksız kuruntu) da var olduğunu belirlemişlerdir.


Demek ki bu bozuklukların çoğu, yalnızca ırz düşmanlarında, seri katillerde değil, diktatörlüğe yatkın kimselerde de görülüyor.

Öyleyse hem çocuklarımıza vb. cinsel açıdan saldıracak sapık eğilimlileri, hem de hakkımızın, hukukumuzun ve olumlu niteliklerimizin tümüne tacizde bulunacak diktatör taslaklarını tanıyabilmemiz ve zamanında önlem alabilmemiz için bu konularda daha derin bilgi sahibi olmamız gerekmektedir.

============================================

Teşekkürler değerli hocamız Sayın Prof. Dr. Selçuk Erez…

Bu yakıcı ve utanç verici “Sosyal Patoloji“yi biz de işledik sitemizde.. Birkaç yazı yazdık bu bağlamda ve çocuklara dönük eşcinsel (homoseksüel) davranış bozukluğunun tıbbi boyutlarına değindik. Özellikle anti-sosyal kişilik bozukluğu ile buna yol veren Türkiye’ye özgü – dinci dayatmalardan – yobazlıktan kaynaklanan nedensel ögelere dikkat çekmiştik. Okunsun dileriz..

Karaman_faciası_uzerinde_bir_hekim_olarak_soyleyeceklerimiz..

*****

Selçuk hoca 1936 doğumlu.. 80 yaşında ve hala çooook aktif..
İstanbul Tabip Odası’nın Başkanı..
Babası da kendisi gibi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Ord. Prof. Dr. Naşid Erez idi.. Biz İstanbul Tıp Fakültesi mezunu olduğumuz için (1977), her 2 hocanın da öğrencisi olamadık ama ders kitaplarını okuduk.. Selçuk hocanın Cumhuriyet‘teki ince zeka – espri ürünü yazılarını yıllardır izleriz, zaman zaman sizlerle de paylaşırız..

Bir de AKLIMIZIN AMBARGOLARI adlı çok değerli bir kitabını okumuştuk belki 20 yıl önce Selçuk Erez hocamızın.. Çoook etkileyici ve düşündürücü bir kitaptı.. Öneririz okunmasını, okutulmasını.. O kitapta,

* Betz hücrelerinize sağlık…

gibisinden anlamlı bir söz anımsıyoruz.. İnsan beyninde “düşünceyi” üreten hücreler..

AKLIMIZIN_AMBARGOLARI_kitap_kapagiBetz hücrelerinize sağlık Selçuk Erez hocam.. 

Sevgi ve saygı ile.
03 Nisan 2016, Ankara


Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

SELÇUK EREZ : Suriye ne olacak?

Dostlar,

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum bölümünün emekli hocalarından, aydın ve yurtsever Selçuk Erez hocamız, sürüklendiğimiz Suriye batağına ilişkin
çok öğretici bir irdeleme yazmış. Dikkatle okunmalı bizce. Teşekkürler Erez hocam..

Selçuk Erez hocamızın AKLIMIZIN AMBARGOLARI adlı çok özlü bir kitabı vardır.
Çook yıllar önce okumuş ve pek çok şey öğrenmiştim. En çok iz bırakanı da,
bize son derece ilginç gelen, adeta “bir tür medikal teşekkür” olarak nitelediğimiz
şu tümce idi :

* Betz hücrelerinize sağlık..

Bir not koymamız gerekirse, Betz hücreleri insan beyin kabuğunda (kortekste) yer alan
ve düşüce üretmemizi sağlayan, deyim yerinde ise bizi insan yapan hücrelerdir.
Keşfeden bilimcinin adını taşımaktadırlar.

Dolayısıyla, biz de O’na kendi söylemiyle teşekkür edelim..

  • Betz hücrelerinize sağlık Sayın Erez hocam….

Sevgi ve saygı ile.
16.11.12, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

================================================


SELÇUK EREZ
www.selcukerez.com  Suriye ne olacak?Suriye, öncelikli sorunumuz, kollarımızı sıvamış orada bir şeyler yapmaya çalışıyoruz!

Beşşar Esad ile karşılıklı gidiş-gelişleri, sınır kentlerimizin bu yaklaşmadan ne kadar yararlandıklarını unuttuk. Şimdi bizi, Esad’ın kuvvetleriyle çarpışacakları donatıp, besleyip Suriye’ye yollamakla suçluyorlar. Biz de “yetki verilse de oralara yürüyüversek” edasıyla uluslararası toplantıların yapıldığı kentleri turlayıp duruyoruz.

Bu işe karışmanın, Türkiye’ye nelere mal olacağını ayrıntısıyla irdelemenin zamanı geldi, geçiyor.

Suriye’deki iç savaşın olası sonuçları nedir?

Esad’ın gitmesi, Suriye’deki iç savaşı bitirmez, amacı çok farklı olan
Sünniler, Selefiler, El Kaide uzantıları vb. gibi fraksiyonların önce çatışmaları,
sonra dengelenmeleri uzun sürer.

Osmanlı İmparatorluğu çözüldüğünde Akdeniz kıyısı boyunca Hatay’ın güneyinden Lübnan’ın kuzeyine kadar uzanan bir Alevi cumhuriyeti kurulmuştu. Fransız denetiminde 16 yıl yaşadıktan sonra Suriye’yi oluşturan bölgeler birleştiğinde varlığı sona eren
bu ülkenin yeniden doğması ve Esad’ın Baas rejiminin buraya taşınması olasıdır.
Burada bulunan Latakya ve Tartus’taki üslere sahip olan Rusya,
üslerine sahip olmayı sürdüreceğinden bu çözümü benimseyebilir.

  • Suriye’nin, Irak ve Türkiye ile komşu olan bölgesinde de 2. bir Kürt devleti doğması olasıdır.
  • Petrol yataklarına sahip olan bu bölgenin Irak Kürdistanı’na eklenip giderek
    daha büyüyecek bir Kürt devleti meydana gelmesi de olasıdır.

Geri kalan alanlarda Müslüman Kardeşler’in denetiminde bir ülke oluşur.

Biz, bu işe Esad’ın önce demokrasiden sapmasını, sonra da kendi halkına silah çekmesini gerekçe göstererek karışmıştık. Esad, demokratik reformlara girişmekte olduğunu söylemişti. Peki, işe el atmamız, dökülen kardeş kanını durdurdu mu, durduracak mı? Suriye’ye demokrasi mi gelecek? “Evet” demek güç.
Öyle ise neye yaradı?

  • Bölünmüş bir Suriye’nin hangi parçasıyla hangi tarihlerde
    yeniden dost olup ticarete başlayacağız?

Eskiden her gün Suriye’yi aşıp Ortadoğu’ya mal götüren TIR’larımız güvenli yolculuk yapma fırsatına kaç yıl sonra kavuşur?

Yoksa müteahhitlerimizin yıkılan bu ülkede büyük ihaleler alacaklarını mı düşünüyoruz?

Bu işe karışmamız Suriye halkına mı, Türkiye halkına mı yarayacak?

Yoksa biz üzülür ve dövünürken başkalarının gelip parsayı topladıklarını mı
izleyeceğiz yine?

  • Galiba ne bizim ne de zavallı Suriye halkının değil,
    başkalarının işine yarayacak bir şeylere giriştik!