ADD Genel Başkanı Tansel Çölaşan’dan
AYM Kararı Hakkında Basın Açıklaması
AYM (Anayasa Mahlemesi) Kararının Mahkemelerce Acilen Hayata Geçirilmesi,
İnsan Haklarına Saygı Gereğidir.
Terörle Mücadele Yasası‘nın 10/5 maddesinde yer alan hüküm; terör suçundan tutuklu yargılanan sanıkların, tutuklu kalabilecekleri AZAMİ süreyi belirlemekte idi. Anayasa Mahkemesi 2 Temmuz’da verdiği kararla bu hükmü, Anayasal eşitlik ilkesine aykırı bularak iptal ettiğini kısa kararı ile duyurdu.
I. Anayasa’ya göre iptal edilen yasa kuralının AYM kararının Resmi Gazetede yayımlandığı tarihte yürürlükten KALKMASI kuraldır. İstisnası ise, “gereken hallerde” yürürlük tarihinin ileri alınabileceği şeklinde düzenlenmiştir. (md 153)
“Gerekli hal”; iptal hükmü ile yasal boşluğun doğması, yeni yasal düzenlemelerin yapılmasına ihtiyaç olmasıdır. Süre bu “gerekli hal” nedeniyle verilmektedir.
Muhatabı da; yine Anayasa’nın 138/4. maddesinde belirtildiği gibi, yasama ve yürütme organlarıyla idaredir. Bu anlamda AYM’nin süreye ilişkin kararının muhatabı;
gerekli düzenlemeyi yapacak organlardır. Karar onlar yönünden tabii ki bağlayıcıdır.
Burada bir parantez açalım: AYM, Terörle Mücadele Yasası’nın 10/5. maddesini,
terör suçundan yargılanan sanıkların diğer suç sanıklarından farklı, daha ağır bir tutuklama sürecine tabi kılınmasını Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırı bulup
iptal ettiğine göre, (ileride gerekçeli kararda farklı bir görüş yer almayacaksa)
esasen Yasama ve Yürütmenin bu kararın gereğini yerine getirmek için yeni bir düzenleme yapma “gerekliliği” de yok. Çünkü CMK’nın 102. maddesi yeterli olacak
ve uygulanacaktır. Çünkü yıllardır içeride neden yattıklarının hukuksal gerekçesi netleşmemiş Ergenekon, Balyoz gibi davaların sanıkları çoktan bu karardan yararlanmak hakkını
elde etmiş görünüyorlar.
II. Mahkemelere gelince; Anayasa Mahkemesi kararını açıklamıştır; terör suçundan yargılanan sanıkların diğer suç sanıklarından farklı, daha ağır bir tutuklama süresine
tabi kılınmasını Anayasaya aykırı bulmuştur. Açıktır. Nettir.
Öte yandan, CMK’nın 102. maddesi ile TMY’nın 10/5. maddesinde yer alan
AZAMİ süreler, bağlayıcı da değildir. Yargıcın takdirini kullanması yolu açıktır. Uygulamada bu yolun sıklıkla kullanılmamış olması (özellikle Ergenekon, Balyoz vb. davalarda) yine yargıcın takdiri nedeniyledir.
Bu durumda bugün, mahkemelerin TMY kapsamında baktıkları davalarda,
AYM’nin kararının da ışığında, var olan, ama bugüne kadar kullanmaktan çekindikleri
takdir yetkilerini kullanıp, CMK’nın 102. maddesinde yazılı (2+3=5 yıllık) tutukluluk sürelerini doldurmuş sanıkların tahliyesine karar vermelerinin önünde
hiçbir hukuksal engel yoktur.
Kaldı ki, Danıştay’ın geçmişte bu olaya örnek olacak kararları da vardır.
Boğaz’da “öngörünüm” yasasını iptal eden Anayasa Mahkemesi’nin kısa kararının
ilanı üzerine, yürürlüğü beklenmeden İdari Dava Daireleri Kurulunca bireysel işlemler hakkındaki davalara, Anayasa Mahkemesi kararı ışığında bakılmıştır.
- Türkiye İnsan Haklarına saygıda sınav vermektedir.
Mahkemelerin, AYM kararı olmadan da takdir yetkilerini kullanıp verebilecekleri
tahliye kararlarını, şimdi acilen AYM kararının ışığında vermeleri bir görev olmuştur.
Onları görevlerini yapmaya çağıralım.
05.07.2013
Tansel ÇÖLAŞAN
Atatürkçü Düşünce Derneği
Genel Başkanı