GÜNDEM
Mustafa Balbay
21. Yüzyılda Türkler…
Brezilya’nın Rio de Janeiro kentinde İsa heykelinin bulunduğu tepeye gitmek için bindiğim takside sohbet derinleşip Türkiye’den geldiğimi söyleyince, şoför gözünü yoldan ayırdı, bana döndü, seslendi:
“Bizde sizden çok var…”
Türkiye’den dünyanın her yerine göç olduğunu anlattım, yolu buraya da düşenler olabileceğini söyledim. “Öyle değil” dedi,“Brezilya’da, çevre ülkelerde yüz binlerce el Türko var”.
Osmanlı’nın son döneminde Latin Amerika’ya göçen herkese “el Türko” diye
kimlik verildiğini biliyordum ama, rakamın bu kadar yüksek olduğunu bölgeyi gezerken kavradım.
Şili’de rastgele tanıştığım ilk üç kişiden birinin adı, kendi söyleyişiyle “Davvut” idi. Kendisini el Türko diye tanımlarken, bir çırpıda ailesinin Suriye’den Şili’ye uzanan öyküsünü anlattı.
Davvut, Türkiye’yi de şöyle tarif etti:
“Farklı yerlerden getirilen toprakları etrafı sulu bir bahçeye koymuşlar;
Türkiye olmuş. Atatürk’ü tanıyorum. Çok reformcu bir lider.
Burada O’ndan zaman zaman söz edilir…”
Güney Amerika gezim sırasında Arjantin’in devlet başkanı da yine el Türko diye anılan Carlos Menem’di.
Meksika’da da yıllar önce Kırım’dan göçmüş bir aile ile tanıştım. Evlerdeki en değerli şeyi tablo gibi duvara asmışlardı. O, bütün yer adlarının Tatarca olduğu
Kırım haritasıydı.
***
Özgürlükte 80 ülke dolaştım. Gezi izlenimlerimi 8 kitapta topladım.
- Dünyanın hangi köşesine gittimse mutlaka Atatürk’le karşılaştım.
Dünyayı dolaştıkça Atatürk’ün küresel ölçekte büyüklüğüne de tanık oldum.
Gezilerimin Orta Asya ve Balkanlar’ı kapsayan bölümlerinde doğal olarak
bu coğrafyalarda yaşayan Türkler ana konumdu. Ancak öteki coğrafyalarda da girişte aktardığım gibi çok geniş bir yelpazede Türklerle karşılaştım.
Soğuk Savaşın sona ermesi, iki kutuplu dünyanın bitmesi ile birlikte Türklerin yaşadığı bölgelerde de yeni devletler ortaya çıktı. Orta Asya’daki Türkler 300 yıllık aradan sonra kalıcı, bağımsız devletler kurarak tarih sahnesindeki yerini aldılar.
Balkanlar’daki Türkler, 20. yüzyıl boyunca yitirmedikleri kimliklerini 21. yüzyıla taşıdılar. Geçen iki yüzyılda etrafımızdaki coğrafyadan Anadolu’ya taşınanlar “vatan” kavramını Türkiye ile bütünleştirdiler.
Orta Asya’dan Balkanlar’a “Türk dilli alan” adını ilk İtalyanlar ve Almanlar taktılar. Sonra bilim insanlarının da benimsediği bir tanım oldu.
Nâzım Hikmet ne güzel tarif ediyor:
“Dört nala gelip Uzak Asya’dan
Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan
Bu memleket bizim.”
***
Dünyanın önde gelen Türkologlarının %80’i Alman ve Rus. Genel olarak üzerinde birleşilen rakama göre, bugün 11 milyon kilometrekarelik bir alanda 300 milyon insan,
6 ana grupta Türkçe konuşuyor.
Ülkeden ülkeye Türkçeler arasında çok fark var gibi görünse de ortak paydalar
çok daha fazla. Kırgızistan’da 10 yaşlarındaki bir çocukla tanışırken adının “Kunduz” olduğunu söyleyince, “değişik bir hayvan” diye söze girdim. Sözümü kesti,
güneşi gösterdi. Harfleri biraz yumuşatınca anladım ki, adı “Gündüz” demekti.
- 21. yüzyılda Türkler dünya sahnesinde nasıl yer alacak?
Bugünlerde Prof. Niyazi Berkes’leyim. Yani son 300 yıllık tarihimizdeki herkesleyim. Prof. Berkes “Türkiye’de Çağdaşlaşma” kitabında 1699 Karlofça Antlaşması’ ndan başlıyor, o gün Osmanlı’nın yenilgisiyle birlikte, “Neden gerilemekteyiz” sorusuna yanıt aramaya girişiyor. Bütün çabaları, git-gelleri bilim insanı titizliğiyle anlatan Prof. Berkes, kafasına koyduğunu başaran tek liderin Atatürk olduğunu vurguluyor, şöyle diyor:
- “Ben, Türk çağdaşlaşmasının geçmişinin iniş-çıkışlarına dayanarak
yine ileri sürüyorum ki; ne denli geri dönme çabaları olursa olsun
hiçbiri tarihsel oluşumu durduramayacaktır.
Tersine daha da ileriye itecektir…”
Bugün Türkiye’nin içinde bulunduğu gerilim ne olursa olsun,
Prof. Berkes’in altını çizdiği gerçek değişmeyecek.
Türklük kavramı, anayasa maddeleri arasında pazarlık konusu yapılacak kadar
dar değildir.
Türklük kavramı “Turan”la “Kuran” arasında sıkıştırılacak bir değer de değildir.
Dünya devletleri orta-uzun vadeli stratejiler çizerken,
“21. yüzyılda Türkler ne yapacak” sorusunu da hesaba katıyorlar.
Ne diyor atasözü:
- Bir planın yoksa başkalarının planının parçası olursun.
|