Dönemin İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, çözüm süreciyle ilgili sessizliğini bozdu.
İşte Şahin’in yaptığı çarpıcı açıklamalar…
İdris Naim Şahin, 7 Temmuz 2011’de İçişleri Bakanlığı görevine getirildi. Özellikle KCK’ya yönelik operasyonlarda etkili oldu. “Yargı paketleri” adı altında PKK’lıları kurtarmaya dönük düzenlemelere karşı çıktı. 26 Ocak 2013’te görevinden alındı. Hep sessiz kaldı…
İşte Şahin’in Sözcü gazetesine yaptığı çarpıcı açıklamalar:
TERÖRE KARŞI KESİNTİSİZ MÜCADELE DÖNEMİ
Bakanlığım döneminde valilerden istihbarata, operasyonlara ağırlık verilmesini, terörle mücadeleyi kesintisiz bir biçimde sürdürmelerini istedim. Elde edilen bilgilerin, olayların kesintisiz takibi konusunda yazılı emirlerim vardı. Polis-jandarma bölgesi diye ayrımı kaldırdım. Polis jandarma, jandarma polis sınırında operasyon yapar hale geldi. Bununla yetinmeyip ‘il sınırı’nı kaldırdım. Yani operasyon nereye kadar gidecekse o illeri de içine alacak bir biçimde güvenlik güçlerini yetkilendirdim.
YAZILI DEĞİL SÖZLÜ EMİR VERİLDİ
Benden sonra doğal olarak bu uygulama bıçakla kesilir gibi durdu. Dönemin başbakanı da bunu bir itiraf ya da gerçeğin ifadesi olarak, vicdanının sesi olarak ifade etti. Valilere ciddi manada operasyonlara girmemelerini istediklerini açıkladı. Bunun yazılı bir talimat olmadığını biliyorum. Sözlü emirdir. Aksi halde vali ve güvenlik güçleri görevlerini ihmal etmezlerdi. Operasyonlar yapılmaması ile ilgili talimatta ısrarlı olunduğu izlenimi yaratıldı. Hukuk tanımazlar gizli yönlendirici emirler de vermiş olabilir. Onlar da bir gün ortaya çıkar. Kesin olan durum, Cumhurbaşkanı’nın ifadeleriyle ortaya çıktığına göre sözlü talimat kesin olarak var.
Sözlü talimatlarda 100’den az terörist grubu görülürse müdahale edilmeyeceğini, dönemin İçişleri Bakanı’nın talimatını kamuoyu bilgisi olarak hepimiz öğrendik. Teröristler de en fazla 99’da kalmayı tercih ederlerdi diye düşünüyorum. Onlar bu konularda kendilerini daha iyi motive ediyor, fırsatları iyi değerlendiriyorlar. Bunları bilmek durumdalar. Bilmezlerse bu terör eylemlerini cesaretle ortaya koyamazlar. Neticede terörle mücadele akılların yarışıdır. Terörle mücadele eden akıl ve akıllar grubu ortak akıl üreterek mücadele etmesi lazım.
ABDULLAH ÖCALAN İSTEDİ;
GÖREVDEN ALINDIM
Teröristbaşı Abdullah Öcalan’ın, İmralı’da bulunan cezaevi arkadaşına, benimle ilgili olarak ‘faşist bakanın görevden alınmasını başbakana söylemelerini istedim’ diyor. Bu sözler hayal mahsulü değil. Devlette kaydı var. O konuşmadan kısa süre sonra görevden alındım. Nedenini görevden alanlara sormak lazım.
‘Çözüm süreci’ adı altında örgüte nefes aldırmak için
oyalanma sürecine girildi.
Süreç denilen bir senaryodan ibarettir.
Al-ver tarafı vardır. Ama milletin, devletin aldığı bir şey yok.
ÇÖZÜM SÜRECİ BÖLÜCÜ ÖRGÜTE YARADI
Çözüm süreci terör örgütüne yığınak yapma imkanı tanıdı, millete, devlete sorun üretildi. Çözüm sürecinin başladığı dönemde olmayan sorun, devlet için, millet için sorun oldu.
Açıkçası çözüm süreci millet için değil, terör örgütü için çözümdür.
Bunları acı bir gerçek olarak yaşıyoruz. Bunun da tarih önünde, tarihe bırakmaya kalmayıp hukuk önünde, millet önünde açıklamasının yapılması, hesabının verilmesi lazım. 18 ay 20 gün İçişleri Bakanlığı görevinde bulundum. ‘Çözüm süreci’ adı altında yürütülen çalışmalar benim dışımda geliştirilen hadisedir. Benimle görüş alışverişi yapılmadı.
DEVLET İÇİNDEKİ SEMPATİZANLAR
Çözüm sürecinin ilk maddesi, bu sürece karşı olan, ‘terör örgütüyle mücadele asla aksatılmamalı’ diyenlerin görevden alınmasıydı. Tabii bu sürecin hazırlık dönemi de oldu. Bir şeyler olduğunu biliyordum ama millet-devlet için gerekli olmayan bir maceranın, terör örgütünü kurtarmaya dönük bir organizasyon olduğunu atlamışız. Biz teröristlerle uğraşırken, devletin içinde terör örgütlerinin sempatizanları var mıydı, yok muydu diye araştırmayı kendime yakıştıramadım. Bakıldığında devlette terör örgütü sempatizanlarının olduğunu anladım.
YARGI PAKETLERİYLE KURTULDULAR
Bakanlığım döneminde KCK’ya yaptığımız adli operasyonlar, benden sonra yargı paketleriyle yok hale getirildi. 2013’te bir taraftan terör örgütü alandan militan devşirirken, bir taraftan da cezaevindeki terör örgütü militanları, cezaevinden yasal düzenlemelerle çıkarılmak suretiyle PKK’ya yeniden güç kazandırıldı. Bunlar eğitilmiş, profesyonel elemanlardı. Bunlardan binlercesi örgüte katıldı. Belki Kandil’e gitmediler ama ülkenin her yanında, militan olarak misyonlarını üstlenmeye devam ettiler. Yargı paketleri, terör örgütlerinin militanlarını ceza yönünden bir nevi affa uğratan kanunlardır.
ABDULLAH ÖCALAN’IN SANDALYESİNİ DÜZELTTİ
PKK’nın hedeflerinde hiçbir değişiklik olmadı. Bunu, onunla müzakere yaptığını söyleyerek milleti oyalayan hükümet kanadı da çok iyi bilmektedir. Bile bile masa kurulmuştur. Masa kurulurken İmralı’da terörist başının oturacağı sandalye tutulmuş, sandalyesini düzeltme nezaketi de gösterilmiştir. Teröristin sandalyesini düzelten de müzakere heyetinden birisidir. Şimdi yaşananlar için “Sorumlu Kandil’dir” diye işin içinden çıkılmaz. Sorun zaten Kandil’dir. Sorunun çözümü tekrar devletin kendisini terörle mücadele eder yapıyla dönüştürmesinden ibarettir. Personel, silah gücü de vardır.
Çözüm sürecinin ilk maddesi, terörle mücadele edenlerin tasfiyesiydi.
Bunun ilk uygulaması da bana yapıldı. Öcalan istedi görevden alındım.
İÇİŞLERİ BAKANLIĞI YAPTIGI AKP’DEN 17-25 ARALIK’TAN SONRA AYRILIP PARTİ KURDU
İdris Naim Şahin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde Genel Sekreter Yardımcılığı görevini yürüttü. AKP’nin kurucuları arasında yer aldı, Erdoğan başkanlığında kurulan 61. Hükümet’te İçişleri Bakanlığı yaptı. 17-25 Aralık operasyonları sonrası AKP’yi eleştirerek istifa etti. Dönemin Başbakan’ı Erdoğan, Şahin’in istifasına ilişkin “Bu seçimde buradan büyükşehir belediye başkan adayı olmayınca, olamayınca biliyorsunuz istifa edip ayrıldı. Niye biliyor musunuz? O’nun da şantaj kasetleri var. O’nu da açıklayacaklar diye korkarak gitti, biliyorum.” yorumunu yaptı. MİLAD Partisi’ni kuran Şahin, bu partiden de istifa etti. (SÖZCÜ, 22.9.15)
=====================================
Dostlar,
AKP’nin kurucu çekirdek kadrosunda yer alan ve 20 aya yakın süre İçişleri Bakanlığı gibi kritik bir görev yapan İdris Naim Şahin’in itirafları çok acıdır ve yakın tarihe not düşmektedir.
Umulduğundan da kısa sürede başlamıştır yaprak dökümü ve arkası kaçınılmaz biçimde gelecektir. 1 Kasım 2015 zoraki yineletme seçimi sonrası AKP iktidar olamazsa ve vekil yapılamayanlar, yandaşlar bekledikleri makamları, ihaleleri, rantları… bulamayınca ve yavaş yavaş aleyhte davalar başladıkça “batan gemiyi terkeden fareler” hızla çoğalacaktır.
Bunlar kesitirm değil öngörüdür ve tarihsel deneyimlere dayalıdır.
Bay RTE de hiç kuşkusuz, yaptığı tüm hukuk dışı eylşm ve işlemlerin yasal hesabını verecektir.
Seçime dek halk yığınlarına etkili biçimde AKP’nin ihanetleri açıklanmalıdır..
Yapılması gerekenler de..
Kara propagandaya bırakılmamalıdır halk yığınları..
Ayrıca, eski içişleri bakanı İdris Naim Şahin’in itirafları SUÇ DUYURUSU NİTELİĞİNDEDİR.
Açıkça suç duyurusu yapmaktadır Sayın Şahin. Cumhuriyetin savcılarının bu itiraflar üzerinden yapılan açık suç duyurusunu görmezden gelme olanağı yoktur. Mutlaka ceza soruşturması başlatılmalı ve dava açılmalıdır. Gelecekte bu görevlerini yapmayanlar da suçlu olacaktır..
Görüldüğü gibi artık devr-i AKP’nin sabıkaları birer mızrak gibi çuvala sığmamaktadır..
Ne diyelim İdris bey, içimizin burukluğu ile “buruk teşekkürler” size..
(http://www.haberler.com/idris-naim-sahin-valilere-100-den-az-teroriste-7710949-haberi/)
Sevgi ve saygı ile.
23 Eylül 2015, Ankara
Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com