6 Haziran haftası, 6 Kanun teklifi, TBMM’nin yalnızca yasama gündemi. Komisyonlar ve Genel Kurul çalışması, iç içe ve üst üste. Sakıncalı yönleri ve doğuracağı sonuçlar bakımından hepsi önemli: Ülkeyi, toplumu, adaleti, sağlığı, piyasaları ilgilendiren düzenlemeler… Dördü torba tarzında olan önerilerin ortak paydası, TBMM dışında hazırlanmış olması.
Avukatlık Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (328 sıra sy./5 madde-Adalet Komisyonu): İki yıl önce baroların bölünmesini öngören yasa ile kurulan 2. (paralel) ve ana barolara göre çok küçük barolara ayrıcalık tanıyan yasa önerisi, hukukçuları ayrıştırmayı derinleştirme ve hukuk inancını zedeleme vb. birçok riski beraberinde getirecek.
Çevre Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (336 sıra sy.lı/ 31 madde/ Çevre -tali- ve İmar -asli- Komisyonlar):
Stockholm Bildirgesi’nin 50. yılında Türkiye’nin çevresel ve ülkesel yağmasının ivme kazandığı bir sırada, kod niteliğinde çevre yasası bir yana, yürürlüktekiler de, torba yasalarla daha belirsiz hale getiriliyor. Maden ruhsatları ve orman kırımları ile ülkenin yağmalandığı, termik santral ve HES’lerle doğal alanların kuşatıldığı, tarihsel ve kültürel değerlerin yok edildiği, kamu makamlarının sürekli çevre suçu işlediği bir ortamda, çevre alanında, birbiriyle ilgisiz birçok yasa tek bir torbaya tıkıştırılarak çevresel bilgi kirliliği yaratılıyor.
Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4471 sıra sy.- 40 madde/ Dijital Mecralar -tali- ve Adalet -asıl- K.): Basın ve sosyal medya özgürlükleri üzerinden demokratik toplumu baskılamayı amaçlayan torba önerinin sakıncalarına “Ya resmi dezenformasyon?” yazısı ile dikkat çektim.
Hâkimler ve Savcılar Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4484 – 24 madde/ Adalet K.): Hâkim ve savcı yardımcılığı öngören yasa önerisi, sınavlar için nesnelliği ve saydamlığı sağlayıcı ölçütler öngörmemekte ve birçok konuyu yönetmeliklere bırakmakta.
İstanbul Finans Merkezi Kanunu Teklifi (2/ 4478-12 madde –Plan ve Bütçe K.) : Merkez, Türkiye Varlık Fonu tarafından kurulacak özel hukuk hükümlerine bağlı şirketçe kanun kapsamında verilen görev ve yetkiler çerçevesinde yönetilecek. Yönetici şirket, bağımsız alan ve bölümlerin kiralanması dâhil, umumi hizmetlere ayrılmış alanlara dair yönetim faaliyetlerini 20 yıl süreyle gerçekleştirecek. Merkezdeki birçok iş ve işlem, harçlar dâhil birçok vergiden muaf (bağışık) tutuluyor. Mecburi (zorunlu) Türkçe kullanımına tabi (bağlı) olmama, sözleşmelerde hukuk seçimi serbestliği ve yabancı uyruklu istihdamı konusunda istisnai (ayrıksı) değerlendirilme gibi ayrıcalıklar tanınıyor. Parselasyon, kentsel tasarım projeleri gibi işlemleri yaptırma ve onaylama yetkisi, İBB’ye değil, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na veriliyor. Merkez alanı içerisindeki (içindeki) BDDK ve SPK mülklerinin tapu kaydı, kurulacak özel şirkete geçirilecek. Özetle, bir tür mali özerk alan ve serbest bölge kurulacak.
Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4485-14 madde/ Plan ve Bütçe K.): Sağlık çalışanlarının çalışma hayatına (yaşamına) ve emeklilik dönemlerine ilişkin sayısal yükseltmeler öneriliyor. Aile hekimliği eğitim sürecindeki uygulama 2029 yılına uzatılıyor. Sözleşmeli personel statüsüne geçiş kolaylaştırılıyor.
MUHALEFET BİLİNCİ
“Şu gerekçelerle Anayasa’ya aykırı ve AYM’nin konuyla ilgili şu kararlarına aykırı :
Yasanın etki analizi yok; yasalaşması, şu sakıncaları yaratacak; bu konuda CHP’nin hazırladığı yasa önerilerini gündeme alın vb.” itiraz ve öneriler, AKP-MHP vekillerince yalnızca el işareti ile reddediyor. 6 Haziran haftasının yasama gündemini oluşturan 6 yasa önerisi, belki de 6 virgül değişikliği yapılmadan yasalaşacak. Buna karşın, CHP-HDP-İYİ Parti, olumlu yönde düzeltici önerilerinde sonuna kadar (dek) dayanışma içinde olabilmeli. Dayanışmacı demokratik muhalefet, gelecek kuşaklara karşı tarihsel bir sorumluluk.
===================================================
Dostlar,
İç acıtan (hazin) görünüme Sn. Kaboğlu, çok kıdemli bir Anayasa hukukçusu ve Parlamenter olarak ayna tutuyor. Usuma (aklıma) bir soru üşüştü :
- Antik Yunan Meclislerinde acaba, bu süreçler daha mı demokratik ve yurtseverdi??
Sevgi, saygı ve KAYGI ile. 11.06.22
Dr. Ahmet SALTIK