Asker hastanelerinin başına gelenler

authorBAYAZIT İLHAN

Tarihi ve bilimsel birikimini, yaşamsal değeri olan kurumlarını yok etmekten çekinmeyen bir yönetim anlayışı ile karşı karşıyayız. Türkiye’de sağlıktaki gelişmeleri değerlendirirken asker hastanelerine yapılanları ele almazsak eksik kalır, çünkü birikimlerimizi silen, “dönüştüren” bir süreç yaşıyoruz.

Dünyanın pek çok yerinde olduğu gibi Türkiye tıp tarihinde ve eğitiminde de askeri hekimliğin yeri çok önemlidir. Gülhane Askeri Tıp Akademisi (GATA) gerek verdiği sağlık hizmeti, gerekse yetiştirdiği hekimler, hocalar, sağlıkçılar ile benzersiz bir yere sahipti(r). GATA dahil Türkiye’nin dört bir yanında kurulu 33 asker hastanesi 15 Temmuz Darbe Girişimi’nin hemen sonrasında bir OHAL KHK’si ile Sağlık Bakanlığı ve Sağlık Bilimleri Üniversitesi’ne devredildi. Bir toz duman içinde, nedenlerini ve sonuçlarını tartışmaya bile fırsat olmadan, konunun uzmanlarının görüşlerini almadan, bu hastaneleri yaşatmanın, geliştirmenin yollarını aramadan atılan bir adımdı. Amacı konusunda yapılan açıklamaların kamuoyunu tatmin ettiğini söylemek olanaksız. Çoğu tarihi birikimiyle öne çıkan, kentlerin kolay ulaşılabilir yerlerinde sadece askerlere değil, ihtiyaç durumunda sivillere de hizmet veren hastanelerden, oturmuş bir sağlık sisteminden söz ediyorum.

Buralarda çalışan hekimler ve sağlıkçılar ciddi hak kayıpları yaşadılar, meslek tanımlarıyla ilgisi olmayan görevlendirmelere maruz kaldılar.

Devredilen hastanelerin durumlarına bakınca üzülmemek mümkün değil. Devirden önce toplam yatak kapasiteleri 6500’den fazla idi. Hastanelerin ikisi kapandı, 24 tanesi bağımsız hastane özelliğini yitirdi, bulundukları illerdeki devlet hastanelerine bağlı “ek binalar” haline getirildi. Çoğu belli dallarda poliklinik hizmeti gibi sınırlı amaçlı sağlık hizmetleri veriyor, ameliyathaneleri kapandı, bazıları yataklı tedavi kurumu olmaktan çıkarıldı ya da yatak sayıları çok azaltıldı. Yedi hastane bağımsız hastane olarak değişik isimlerle varlığını sürdürüyor. GATA Haydarpaşa Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin adının ideolojik bir kaygıyla İstanbul Sultan 2. Abdülhamid Han Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne dönüşmesi dikkat çekiyor.

Ayrı hastane özelliği kalmayanların içinde tarihi kimlikleriyle öne çıkan, 1800’lerden beri sağlık hizmeti vermiş Gümüşsuyu, Elazığ, Kasımpaşa gibi asker hastaneleri var. Donanımlı özellikleriyle bölgelerine hizmet veren Ankara Mevkii, Çorlu, Eskişehir, Konya, Kayseri, Sarıkamış, Merzifon gibi asker hastanelerinin bu özelliklerinin kalmadığı görülüyor. Bir şekilde ayrı hastane olarak varlığını sürdüren Etimesgut Hava Hastanesi’nin yatak sayısı 600’den 250’ye, Bursa Asker Hastanesi’nin 217’den 150’ye indirilmiş durumda. Bir de bu 33 hastanenin dışında, Malatya Büyükşehir Belediyesi’ne devredilip yıkılan Malatya Asker Hastanesi var.

Neresinde baksak bu halkın vergileriyle yapılmış, yetkinliği olan hastaneler kapanıyor, küçülüyor, işlevleri azaltılıyor ya da usulen açık tutuluyor.

SAĞLIK HİZMETLERİ

Asker hastanelerinin verdiği sağlık hizmetlerinin özellikleri, uzmanlık gerektiren yanları, devirle birlikte kıtalardan başlayarak bu alanlarda yaşanan zorluklar konunun uzmanlarınca çok anlatıldı, ancak ne yazık ki görmezden geliniyor. Cerrahi hizmetlerden ruh sağlığı hizmetlerine kadar askeri sağlık hizmetlerinin özellikli yanları var. Eğitimden hizmete, organizasyona uzanan bütünlüklü sistem bozulmuş durumda.

Belli ki sağlık hizmetlerinin ve bilimin gerekleri, ülkenin ihtiyaçları, kaynakların doğru kullanılması değil başka siyasi ve maddi çıkar beklentileri bu alanda da karar alıcıları yönlendirmeye devam ediyor. Aynı koruyucu sağlık hizmetlerinde, sağlığın temel belirleyenlerinde, kadın sağlığı hizmetlerinden işçi sağlığı hizmetlerine kadar geniş yelpazede yaşadığımız gibi.

Bu ülkede sağlığı önemseyenlerin, dert edinenlerin gözden kaçırmaması gereken gelişmeler burada da yaşanıyor.

  • Tüm bu olup bitenler daha iyi bir sağlık sistemi için düşünmeye ve mücadeleye davet ediyor.

Asker hastanelerinin başına gelenler” hakkında bir yorum

  1. Gönül Pınar Atacı

    Kaleminize sağlık sayın İLHAN. Teşekkürler sevgili hocamız Prof.SALTIK. Bütün yurdun, tüm ulusun ve ATATÜRK ordusunun medarı iftiharı olmuş ve milyonlarca askere ve sivile yıllar boyu deva ve derman sunmuş olan ulu GATA’ya ve tüm öteki askeri hastanelere uzanan hayin ve zalim ellere ve dillere ise sonsuz nefret ve ebedi lanet. Bu ihanetin ve melanetin hesabının sorulacağı ve sorgulanacağı günler ergeç ama mutlaka gelecektir hatta yakındır.

    Cevapla

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir