VERGİ KİMİN SIRTINDA?

VERGİ KİMİN SIRTINDA?

Recep Yılmaz
MÜHENDİS
Cumhuriyet, 01.02.2020

Mustafa Kemal Paşa’nın 1 Mart 1922 tarihli Meclis açılış konuşmasında maliye alanında söylediği “halkı tazyik ve izrar etmekten içtinap” yani “halka baskı yapmaktan ve ona zarar vermekten kaçınmak” ilkesi günümüz vergi politikası nasıl olmalıdır sorusuna en iyi yanıt olabilir.

“Bundan dolayı mali yöntemimiz, halka baskı yapmaktan ve ona zarar vermekten kaçınmakla birlikte mümkün olduğu kadar dışarıya ihtiyaç duymadan ve yokluk çekmeden yeterli gelir temin etmek esasına dayalıdır.”

1924 tarihli Teşkilatı Esasiye Kanunu vergilerin ancak yasayla salınacağını ve tahsil edileceğini anayasal güvenceye kavuşturmuştu. Oysa Meclis aritmetiğinde parmak sayısından başka bir demokratik anlayışı olmayanlar halkın ödeme gücüne bakmadan istediği vergiyi istediği oranlarda salabiliyor.

Kolaya kaçmak

2019 yılı bütçesinde 961 milyar lira olan merkezi yönetim giderleri, Maliye’nin açıkladığı 2019 yılı gerçekleşmelerine göre 1 trilyon lirayı buldu. Bunun 100 milyar lirasını faiz giderleri. 2018 yılı gerçekleşmelerinde ise faiz giderleri 74 milyar liraydı. Yani faize ödenen para bir yılda %35 arttı. Ayrıca 2018’de faizin payı toplam giderlerin %8.9’u iken 2019’da bu pay %10’a yükseldi.

  • AKP, 17 yılda bütçeden faiz için toplam 932 milyar lira harcadı.

2019 yılı bütçe açığı 80.6 milyar lira olarak hedefleniyordu ancak hedef saptı ve %50 artışla 123.7 milyar lira oldu. Açığı kapatmanın en kolay yolu ise vergiyi ekonomik gücü olmayan halkın sırtına yıkmak. Çünkü,

  • Ekonomik güce erişen vergi ödememe gücüne de erişiyor.

Vazgeçilen vergiler buna örnek. Vazgeçilen vergileri tanımlayan “vergi harcaması” 2019 yılı için 178.7 milyar lira, 2020 yılı için 195.6 milyar liradır. Geniş halk kesimini ilgilendiren muafiyetleri bir kenara bırakırsak mükellefi olduğu vergileri bile ödemeyen bir de binlerce kalemde muafiyet tanınan sermaye kesiminden alınmayan vergiler bu ülkenin bütçe açığını gidermeye fazlasıyla yetecektir.

Buhar olan 83 milyar!

2019 yılı bütçesinde vergi geliri hedefi 756.5 milyar liraydı. Açıklanan gerçekleşmelere göre 673 milyar lira vergi toplanabildi. Sonuca bakılırsa hedeflenen vergi gelirinin ancak %89’u toplanabildi ve 83 milyar lira buhar oldu. Bütçe giderlerinin % 20’lik artışına karşılık vergi gelirleri onca tüketim teşvikine karşın yalnızca %8 arttı.

Verginin dolaylı ve dolaysız vergiler olarak iki ana başlıkta toplandığı bilinmektedir. Dolaylı vergiler, tüketilen mallardan ve hizmetlerden alınan vergileri içerir. Bunlar KDV, ÖTV, Özel İletişim Vergisi gibi ürün fiyatının içine eklenmiş vergilerdir. 1 milyon liralık konuttan %1 vergi alınırken simitte %8 alınan KDV gibi. Bu kış günlerinde moda haline gelmiş olan 700-800 liralık doğalgaz faturalarındaki %18’lik KDV gibi. Çiftçinin mazotunda yarıdan fazlası vergi olurken yatta, pırlantada sıfırlanan ÖTV gibi.

Geniş halk kesiminin ödediği bu dolaylı vergiler, vergi gelirlerinin %65’ine denk geliyor. OECD ortalaması ise %46! AKP dönemi boyunca %65-70 oranında bir paya sahip olan dolaylı vergiler, yaşanan krizin etkisiyle alım gücünün düşmesi sonucu 2019 yılında %58’e geriledi.

Vergi gelirlerinin küçük bölümünü oluşturan dolaysız vergiler ise kazançtan ve gelirden alınan Kurumlar Vergisi (KV) ile Gelir Vergisi (GV)’dir. Gerçekleşme rakamlarına göre aslında kimlerin vergi rekortmeni olduğuna biraz yakından bakalım.

KV, 2019 yılı için 74 milyar lira beklenirken, gerçekleşmede 78.8 milyar lira oldu. Bu rakam vergi gelirlerinin yalnızca % 11.7’sine denk geliyor. En son açıklanan 2018 yılının KV “rekortmenlerine” baktığımızda ilk on şirketin altısı bankalardan oluşmakta olup Merkez Bankası 10.6 milyar lira ile 1. sırada yer almıştı. Ziraat Bankası, Vakıflar Bankası listede ama ülkenin kaymağını yiyen holdingleri boşuna aramayın.

Rekortmen asgari ücretliler

GV ise 2019 yılı için 172 milyar lira beklenirken, gerçekleşmede 162.7 milyar lira oldu. Geliri az olandan çok oranda alınan GV, asgari ücrette %15, öbür ücretlilerde ise %15-20-27 ve ardından yıl sonuna doğru %35’e ulaşmaktadır. Örneğin bir memur maaşından rahatlıkla %27 oranında GV alınabilmektedir. Asgari ücretli işçi sayısının 8 milyon olduğunu düşünürsek, yalnızca asgari ücretliden alınan GV, 13 milyar lirayı bulmaktadır.

  • Bu düzende verginin gerçek rekortmeni asgari ücretli işçilerdir.

Dahilde Alınan Mal ve Hizmet Vergilerinden 257.4 milyar lira beklenirken, gerçekleşme 231 milyar lira oldu. Bu vergiler halkın doğrudan tüketmiş olduğu ürünlerden alınan yüksek oranlı KDV – ÖTV gibi vergiler olup, hedeflenen rakam 2019’da tutmadı. Çünkü alım gücünün düşmüş olması, pazar poşetini küçülttü. Yine de vergi gelirlerinin 1/3’ünü bu vergiler oluşturdu.

Hedefi tutmayan vergilerin faturasının 2020’de yine halka kesileceği açık. Çünkü neo-liberal dünyanın “halka baskı yapmaktan ve ona zarar vermekten kaçınmak” gibi bir ilkesi yok!

Tek kaçındıkları şey örgütlü bir toplum.

2019 yılı bütçe açığı 80.6 milyar lira olarak hedefleniyordu ancak hedef saptı ve %50 artışla 123.7 milyar lira oldu. Açığı kapatmanın en kolay yolu ise vergiyi ekonomik gücü olmayan halkın sırtına yıkmak.

  • Çünkü ekonomik güce erişen vergi ödememe gücüne de erişiyor. 

VERGİ KİMİN SIRTINDA?” hakkında 2 yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir