MIZRAK ÇUVALA SIĞMIYOR
Mustafa AYDINLI
Eğitimci – Yazar
Yerel seçimler 31 Mart’ta bittiği halde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi için yapılan tartışmalar ve sonuç olarak YSK’nın seçimi iptal etmesiyle tartışmalar bitmemiştir. Kolay da bitmeyeceğe benzemektedir.
İstanbul seçimleri doğal olarak çok önemlidir. İstanbul Türkiye’nin özetidir. Ancak hukuk her şeyden önemlidir. Uygar toplumlar hukukla yönetilir. Hukuksal kurallara uymak, ülkeyi hukukla yönetmek de toplumun ve toplumu yönetenlerin uygarlık ölçüsünü gösterir.
İstanbul seçimlerinin iptalinde gerek ülkede gerek dünyada kimseyi “adil bir karar” diye inandırma olanağı yoktur. Kezlerce sayıma, sondaja, onlarca yola başvurulmasına karşın seçimi Ekrem İmamoğlu kazanmıştır. İktidar, İstanbul seçimini içine sindirememiş, üzülerek belirtelim ki, “yan yollara” başvurmuştur. YSK’nın aldığı kararın inandırıcılığı toplumda karşılık bulamamıştır. Sosyal medyada ve halk arasında YSK “Yüksek Saray Kurulu ve Yandaş Seçim Kurulu” olarak anılır olmuştur.
YSK’nın aldığı kararın hukuksal ve mantıksal açıklaması yoktur. Ülkemizin hatırı sayılır hukukcularının görüşü bu yöndedir. Yüksek Seçim Kurulu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimini, sandık kurullarında memur olmayan üyeler de görev yaptığı gerekçesiyle iptal etmiştir. Oysa aynı üyeler, aynı zarfta kullanılan, öbür 3 oyun da sayımını yapmıştır.
Bilinen deyimle, dördüz doğuran annenin 3 çocuğu meşru, dördüncüsü gayr-ı meşrudur. İktidar gücünü kötüye kullanıp, yitirdiği seçimleri yenilemek için böylesine hukuka, mantığa uymayan, azıcık vicdan sahibi kimsenin kabul edemeyeceği yollara başvurarak, sayın Ekrem İmamoğlu’nun mazbatasını elinden geri almıştır.
Böylesine bir garabeti hiçbir akıl ve vicdan sahibi insan kabul etmeyecektir. Hatta öyle sanıyoruz ki AKP içinde de pek çok insanın tepkisine neden olamuştur. Sürekli mağduru oynayarak iktidar olan ve adında “Adalet” sözcüğü bulunan parti, bu kez adaletsizliğin katmerlisini yaparak büyük bir toplumsal mağduriyet yaratmıştır. Adında “Adalet” sözcüğü bulunan parti, adaletsizliğin baş mimarıdır.
İktidar bunu hep yapıyor. Örneğin Yargıtay Onursal Başkan. Prof. Dr. Sami Selçuk 16 Nisan 2017 halkoylamasının (referandumunun) geçersiz, yok hükmünde olduğunu belirtmektedir. Yine Binali Yıldırım TBMM başkanlığından istifa etmeden aday olmuştu (son güne dek istifa etmedi..). Bu durum da açıkça anayasaya aykırıdır; İktidarın çıkarı söz konusu ise dere tepe dümdüz gitmektedir.
İktidar, gücünü yitirme ve çöküş sürecine girmiştir. İnandırıcılığını yitirmiştir. Kendi dışındakilerin düşüncelerine saygı göstermiyorsanız asla demokratlıktan söz edemezsiniz. “Tek adam” olmanın gücü siyasal baskı aracı olarak kullanılmakta. Ekonomi baş aşağı freni patlamış kamyon gibi gidiyor. Halk açmış, susuzmuş, işsizmiş, kuru soğana muhtaçmış, Dolar 6,5 TL’ye dayanmış… iktidarın umurunda değil. İşi gürültüye getirip, ne yapıp edip, muazzam rantların merkezi olan İstanbul’da yerel seçimi kazanma telaşında.
- Ama kazanamayacak, yitireceksiniz!
- Hangi yönteme başvurursanız vurun, artık mızrak çuvala sığmıyor.
Başta sizi iktidara getiren AKP’ye oy veren akıl, mantık, vicdan sahibi AKP’li vatandaşlar böylesi bir garabete izin vermeyecek. Bu toplum her zaman mağdurdan yana olmuştur, haklıdan yana olmuştur. Göz göre göre İmamoğlu’nun mazbatasının elinden alınmasına izin vermeyecektir. İstanbul halkının emeğinin, vergilerinin, dinci vakıflar ve yandaş rantçılara insafsızca yağmalanmasına izin vermeyecektir.
Normal yollardan kazanma şansınız yok. Diyelim ki el çabukluğu veya hokus-pokus yaparak kazandığınızı varsaysak bile yitirmiş olacaksınız. Çünkü en kör vicdanlar, en sağır yürekler bile artık kıyam etmiştir (ayağa kalkmıştır)!
Bu artık İstanbul seçimi olmaktan çıkmış Türkiye’nin seçimi olmuştur.