ARDINDAN

ARDINDAN

Konuk yazar :
Suay Karaman

Az zamanda çok ve büyük işler başaran büyük önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, ölümünün 80. yılında özlem ve saygıyla andık. Her yıl olduğu gibi, bu yıl da anma törenleri büyük bir coşku içinde yapıldı. Saat 09.05 olunca, yurdun her köşesinde saygı, sevgi, gurur, minnet gibi tüm duygular birlikteydi.

Toplumu, eşsiz liderimiz Atatürk’ten soğutma çabalarının büyük boyutlara ulaştığı günlerden geçmekteyiz. Atatürk’e hakaretler yapılırken, adının birçok yerden kaldırıldığı zaman dilimi içinde, ulusal bayramlarımız yasaklanırken, bu yıl 10 Kasım Cumartesi günü saat 09.05’te yapılması gereken anma töreninin, hafta sonu olduğu için Cuma ya da Pazartesi gününe alınması gündeme oturmuştur.

Atatürk’ümüzü anma programının ölüm yıldönümünde, 10 Kasım günü yapılması esastır. Dünyanın hiçbir yerinde anma programlarının günü ve saati değiştirilmez. Böyle bir değişiklik, bu günün anlam ve öneminin azalmasına neden olur. 79 yıldır her 10 Kasım’da, saat dokuzu beş geçerken tüm yurtta sirenler çalar, vatandaşlarımız o an işlerini bırakır kendiliğinden saygı duruşuna geçerler. Dünyada böyle bir sevginin ve saygının eşi, benzeri yoktur. İşte gözden düşürülmek istenen bu sevgidir, bu saygıdır ve Atatürk’e duyulan minnet duygusudur.

Ne denli baskı yapılırsa yapılsın, ulusal bayramlarda ve 10 Kasım’larda Anıtkabir’e koşan vatandaşlarımızın coşkulu görüntüleri, laik ve demokratik cumhuriyetimizin geleceğinin güvencesidir. Çünkü bu toplum, ülkemizi emperyalist işgalden kurtaranın ve yepyeni bir devlet kuranın Mustafa Kemal Atatürk olduğunu bilmektedir. İşte bu yüzden,

  • Atatürk’e her koşulda ve her zaman sahip çıkılacaktır.

Atatürk’ün;

  • “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye Halkına, Türk Milleti denir”

sözünden ırkçılık çıkaran zavallı beyinler, “Andımız” için de ayrılıkçılık yapıldığını var saymaktadırlar. Emperyalizmin oyuncağı olanlar “Türklük” diye bir şey olmadığını söyleyip, ulus devletin ortadan kaldırılmasını savunmaktadırlar.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk döneminde 1923-38 arasındaki 15 yılda yapılan büyük atılımları görmek istemeyenler, son 16 yıldır yapılan içi boş ve göz boyama amaçlı işleri başarı olarak sunmaktadır. Cumhuriyet tarihimizin en büyük ekonomik ve siyasal krizine neden olanlar, Atatürk’ten, ilkelerinden, devrimlerinden ve eserlerinden rahatsızlık duymaktadır.

10 Kasım günü Atatürk’ü anmayan Diyanet İşleri Başkanı, “keşke Yunan galip gelseydi” diyen Atatürk düşmanı Kadir Mısıroğlu’na geçmiş olsun ziyaretinde bulundu. Hakkâri Şemdinli’de resmi verilere göre 7 şehit verdiğimiz bir günün ertesinde, üstelik Atamızı andığımız bir günde yapılan bu ziyaret anlamlıdır, bir meydan okumadır.

Oysa ölümünden 80 yıl sonra bütün yurtta saygıyla anılan bir lidere sahip olmak, Türk milletinin gururudur. Ne yaparlarsa yapsınlar, bugün sağa sola adı verilenler, iktidarları bitince hiç anılmayacaktır, adları yok olup gidecektir. İşte bunun kızgınlığı bile, Atatürk’ten nefretin ve kompleksin kaynağıdır.

Bugün her türlü olumsuzluğa karşın Atatürk’ün bize bıraktığı vatanımızda özgürce yaşayabiliyorsak, laik, demokratik ve sosyal bir hukuk devleti olarak çağdaşlaşma arzusu içindeysek, bize emanet edilen cumhuriyetimizi sonsuza dek yaşatmak zorundayız. İşte bütün bunları borçlu olduğumuz yüce insan Atatürk’ümüzü anacağız, anısı önünde saygıyla eğileceğiz ve gösterdiği hedefe ulaşmak için çok çalışacağız.

  • Türk milleti ne Atatürk’ten, ne de eserlerinden asla vazgeçmeyecektir.
  • Kurtarıcımız ve kurucumuz büyük Atatürk’ü unutmayacağız, unutturmayacağız.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir