EĞİTİM-İŞ : EN BÜYÜK AÇLIĞIMIZ ADALETEDİR!

EN BÜYÜK AÇLIĞIMIZ ADALETEDİR!

(AS : Bizim katkımız yazının altındadır..)

OHAL’in okları haline gelen KHK’ların açtığı yaralar, iyileşmesi mümkün olmayan hale gelmektedir. Bu zulme karşı ise en ufak bir itiraz, iktidarın hışmına uğramaktadır. Ne yazık ki bunun son örneği, KHK ile ihraç edilen akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça‘nın işlerine dönmek için başlattığı mücadele ve karşılaştıkları zulümdür. Haksız yere mesleğinden edilen binlerce kamu görevlilerinden olan bu iki eğitimcinin, işlerine geri dönmek ve seslerini duyurmak için başlattığı açlık grevi, orantısız ve faşizan bir müdahaleyle karşılaşmıştır. Mahkemece verilen tutuklama kararı da hukuksuz ve dayanaksızdır.

GÖNLÜMÜZDEN GEÇENİN SÖZCÜSÜ NAZIM’DIR FAKAT…

Bilinmesini isteriz ki; özgürlüğü fiilen elinden alınmamış ve henüz mücadelenin diğer yollarına başvurmaya uygun koşullardaki insanların açlık grevi yapmasına gönlümüz razı değildir. Hele ki bizim canımızı, değerlerimizi hiçe sayan bir hükümete karşı, canımızı öne sürerek bir yaptırımda bulunabilmemiz, ne yazık ki mümkün görünmemektedir.

Eğitim-İş olarak, en zor koşullarda bile, aşkı ve kavgayı en güzel anlatan şairin, Nazım’ın dediği gibi “Düşmana inat bir gün fazla yaşamak” gerektiğini düşünüyoruz.

Tüm bunlara karşın, haksızlığa uğrayan bu iki eğitimci, kendi bedenleri üzerinde tasarruf sahibidir ve eylemleri de kendi kararlarıdır. İlerici kamuoyu olarak bizlere, bu kararlarına saygı duymak ve haksızlığa uğrayan bu insanların tarafından bakabilme çabası düşer.

ANCAK DİKTATÖRLÜKLERDE OLUR!

Hem kendilerinin, hem ona destek verenlerin polis şiddetine maruz kalması bir yana dursun, onlara destek için sosyal medya paylaşımlarında bulunan yurttaşlar dahi hedef haline gelmiştir.

75 gündür açlık grevinde bulunan iki insanı, evlerini basarak yaka paça gözaltına almak, sağlıklarından bu kadar olmuşlarken hücrede yerde yatırmak ve sonra tutuklamak, avukatlarını bile kargatulumba şekilde nezarethanelere tıkmak, onlara destek verenleri yaşlı, genç demeden darp etmek, en hafif tabirle ancak diktatörlüklere yakışacak bir manzaradır.

Eğitim-İş olarak; bu acı tablonun derhal ortadan kaldırılmasını, iki eğitimciye ve aynı şekilde haksız yere ihraç edilen binlercesine özgürlüklerinin ve mesleklerinin iade edilmesi, onlara destek verenlere uygulanmaya çalışan yaptırımların geri çekilmesi gerektiğini vurguluyoruz.

Tekrar tekrar söylüyoruz: bizim asıl açlığımız adaletedir ve bu açlığı hiçbir zulüm bastıramaz!

EĞİTİM-İŞ MERKEZ YÖNETİM KURULU
===================================
Dostlar,

KHK ile ihraç edilen akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça cezaevinde de açlık grevlerini sürdürüyorlar! Hapsedilmek daha da kışkırtıcı olmuştur.

Bu direniş, en yalın biçimiyle bile iktidarın gündeminde olmak zorundadır. Karanlıkta ıslak çalarcasına bu ciddi ve sonuçları çok ağır olabilecek eylemi hafife alma hafifliği kabul edilemez, bağışlanamaz bir politik gaf ve insani suç oluşturmaktadır.

AÇLIK GREVİ 80 günü aşmıştır ve tıbben çok kritik bir aşamaya gelmiştir.

Cezaevi koşulları genelde ağır olup, ülkemizde daha da ağırdır.. Hele bir de iktidar karşıtı siyasal eylem sergiledi iseniz koşularınız daha da zorlaşır. OHAL KHK’si ile görevden atılan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça için bu saptama net olarak doğrudur. Bu insanların her gün düzenli olarak tuzlu – şekerli sıvı ve B1 vitamini alması zorunludur. Cezaevinde bu olanak sağlanmakta mıdır, bil(e)miyoruz. 2 mağdur insan 10 ve 19 kg beden tartılarından yitirmiştir ve son derece ciddi bir ağırlık yitimidir. Hapishane koşullarında en küçük bir hijyen sorunu ağır ve ölümcül enfeksiyon hastalıklarına dönüşebilir.

Çözüm inatlaşmada ceberrut baskıyı sürdürerek topluma gözdağı vermekte değildir..
İktidarın her şeyden önce, koşulsuz olarak yurttaşlarının YAŞAM HAKKINI koruma yükümü, can güvenliği sağlama sorumu vardır. Bir ayraç açılmalı, bu insanlar işe iade güvencesi verilerek ölümün – kalıcı engelliliğin (Wernicke-Korsakoff sendromu) ramak kala eşiğinden alınmalıdır. Yargılama tutuksuz sürdürülmeli, adil ve bağımsız olmalı ve ulusal – uluslararası kamuoyu gözetimine açık yürütülmelidir.

AKP iktidarı çok ağır bir sorumluluğun daha altına girmektedir. Yaptığı hatalar zaten toplumda patlamalara yol açacak düzeyde iken yeni hatalar eklemenin mantığı yoktur. Atılacak insancıl adım AKP’ye prestij ya da politik kararlılık eksilmesi değil tersi olarak yansıyacaktır.

AKP-Erdoğan’dan İVEDİLİKLE  İNSANCIL ADIM BEKLİYORUZ.. 
Hemen, bu gece, sabaha bırakmadan.. Yarın çok geç olabilir..
İnanınız kendi hayırlarına da olacaktır.

Sevgi, saygı ve derin endişe ile. 29 2017, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK
Halk Sağlığı – Toplum Hekimliği Uzmanı
AÜTF Halk Sağlığı AbD
EĞİTİM-İŞ Üyesi    Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net    profsaltik@gmail.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir