MÜLKİYELİLER BİRLİĞİ’NDEN DUYURU

MÜLKİYELİLER BİRLİĞİ’NDEN DUYURU

KAMUOYUNA DUYURU

Aylardır süren tartışmaların ardından birkaç gün sonra (AS: 16 Nisan 2017 günü!) Türkiye, Anayasa’nın değişip değişmeyeceğine karar verecek ve bu karar, ülkede yaşayan herkesin geleceği üzerinde etkili olacaktır. Yüz yılı aşan Anayasa geleneğine sahip olan bu topraklarda bir süredir tartışmalara neden olan fiili sürecin nasıl bir yöne evrileceğini de göreceğiz.

Rejim değişikliği eleştirileri eşliğinde “Cumhurbaşkanlığı sistemi” denilen,
– Bakanlar Kurulunu ortadan kaldıran,
– cumhurbaşkanının yasama, yürütme ve yargı erkleri üzerindeki yetkilerini artıran,
– tek bir kişiye kanun gücünde kararnameler çıkarma yetkisi veren,
– çoğulculuk yerine tekçiliğin tercih edildiği….
bir Anayasa değişikliği ve referandumu tartışıyoruz.

Anayasa değişikliği önerisinin Türkiye’nin yıllardır çözülemeyen ve artık kronik hale gelen sorunlarını çözmek üzere gündeme getirildiğine ilişkin bir işaret yok.

Türkiye’nin bir darbe girişimiyle karşılaşmasının ardından alınan önlemler, çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerin (AS: OHAL KHK’leri!) sorunların çözümünden çok derinleşmesine ve çözümün giderek güçleşmesine neden olduğu ortadadır.

  • Türkiye’nin birikimi, karşı karşıya bulunduğumuz bütün sorunları çözecek niteliktedir. 

Referandumdan hangi sonucun çıkacağından daha önemli bir konu, referandum sonuçları üzerinden oluşabilecek bir ayrıştırma, ötekileştirme, dışlamanın yol açacağı tahribattır.
Böyle bir olasılığın gerçekleşmesi durumunda, toplumun bütün bireylerinin
olumsuz etkileneceği bir ortamla  karşı karşıya kalabileceğimiz unutulmamalıdır.

Türkiye, referandum sonucu ne olursa olsun temel sorunlarını çözmek ve Parlamenter sistemin demokratikleşmesi ihtiyacıyla karşı karşıyadır. Ülkemiz, bu gereksinimi karşılayacak
birikime de sahiptir.

  • Ne mevcut Anayasa ne de Pazar günü oylanacak olan Anayasa değişiklikleri
    sorunlarımızı çözebilir. 

Çalışma yaşamı ve kamu personel sistemine ilişkin politikaları, eğitim sistemi, ekonomi politikaları, demokrasinin ayrılmaz parçaları olan ifade özgürlüğü, akademik özgürlük,
etnik ve dinsel ayrımcılık yerine diyalog ve eşitlik, milli gelirin paylaşımındaki adaletsizliğin giderilmesi, üretenlerin üretimden aldığı payın artırılması, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması, çevre politikalarının doğayı merkeze alarak oluşturulması, güçler ayrılığı ve özellikle yargı bağımsızlığı gibi alanlarda, toplumun ihtiyacı olan bir hukuk düzeni ve bu sorunların çözümünü önceleyen düzenlemeler içeren yeni bir anayasa hazırlıklarına, referandum sonucundan bağımsız olarak hemen başlanması gerekmektedir.

  • Yeni anayasa, siyasal partiler, sendikalar, demokratik kitle örgütleri, meslek odaları, üniversiteler gibi tüm toplumsal kesimlerin katılımıyla hazırlanmalıdır.

Referandumdan hangi sonuç çıkarsa çıksın, kaçınılmaz olarak gündeme gelecek bu sorunların çözümü yönünde atılacak adımlar, toplumsal gerilimi azaltarak Türkiye’yi rahatlatacaktır.

Mülkiyeliler Birliği Yönetim Kurulu

(AS : Bizim katkımız aşağıdadır..)
=========================================
Dostlar,

Bizim de üyesi olduğumuz Mülkiyeliler Birliği, 16 Nisan Halkoylaması çılgınlığından önce yukarıdaki açıklamasını kamuoyuna sunmuştu..
Kimi kez günümüzden geriye “ne demiştik, ne denmişti??” diye bakmakta yarar var.

“16 Nisan Halkoylaması çılgınlığı” dedik, çünkü halka sorulan;
– demokratik hukuk devletinden vazgeçiyor musun?
Bağsız – koşulsuz Egemenliğini kayıtsız – şartsız” tek kişiye devrediyor musun?

sorularıydı gerçekte! Diktatörlükler böyle kuruluyor genellikle.. Az eğitimli kitleler yoğun medya yönlendirmesi, politik – ekonomik baskılar, dinsel baskılar, devlet korkusu, çıkar vaadi, tehditler, tek yanlı çok yoğun propaganda, psikolojik istismar.. üzerinden ağır bir algı yönetimiyle kendi idamlarına evet dedirtiliyor adeta.. Yetmedi, her tür hile yapılıyor!
Sonra da hukuka aykırı katı anayasa normları ile apaçık yasa dışı uygulamalar Yargı organı tarafından denetlen(e)miyor.. Apaçık hukuksuzluk, sivil darbe ile halka hiçbir çıkar yol bırakmadan dayatılıyor..

Bu tablo yürütülebilir değildir. Toplumsal gerilimi azaltarak Türkiye’yi rahatlatmak herkesin kaçınılmaz sorumluluğu ve ödevidir.

  • AKP – RTE gerçekte %60’a yakın “HAYIR” oyu olduğunu çok iyi bilmektedirler.

Karnından konuşmaya gerek yoktur ve kimse de bu afra – tafrayı artık yutmuyor.

Oyların sayım – dökümünde çok açık ve kanıtlı – brlgeli hukuksuzluklar yapılmıştır.
YSK’nın yasa tanımaz yandaş tavrı tartışma dışıdır.

  • Herkes bir güzel anlamalıdır ki; YSK’nın bu kararı Danıştay, Anayasa Mahkemesi,
    AİHM.. tarafından herhangi biçimde yargısal olarak denetlenemezse, bu söz konusu kararın hukuka uygun ve hele meşru olduğunu asla göstermez.. Tersine, hukuka aykırı anayasa – yasa maddelerine özde değil görünürde – sözde uygun ve fakat meşru değil gayrı-meşru olur
    bu oylama sonuçları ve YSK’nın inadım inat kararı.

Tarih ve Toplumların vicdanı kendisine – adalet duygusuna dönük böylesine ağır örselenmeleri (travmaları) çok uzun yüzyıllar boyunca bağışlamamakta, bağışlayamamaktadır. Tipik örneklerinden bir Kerbela katliamıdır.. Neredeyse 1400 yıldır yası tutulmakta, lanetlenmektedir.

Anayasa’nın 79/2 maddesinde (son tümce) yer alan “Yüksek Seçim Kurulunun kararları aleyhine başka bir mercie başvurulamaz.” düzenlemesi isabetsiz bir Anayasa kuralıdır (normu, hükmüdür). Bir hukuk devletinde kural olan, İdarenin hiçbir eylem ve işleminin yargı denetimi dışında bırakılmaması, bırakılAmamasıdır. Eğer YSK kararı “idari” olarak değerlendirilecekse Danıştay, yargısal nitelikli sayılacaksa örn. Anayasal yargı denetimine açık bırakılmalıydı.

Çözüm                 : Yaratılan bunalımı – tıkanmayı aşmak gene siyaset kurumuna düşüyor. TBMM hemen toplanarak Anayasa md. 79/2/son tümceyi kaldırır ya da değiştirerek
YSK kararlarını da yargısal denetime açar.. Böylelikle YSK’nın son halkoylaması açık hukuksuzluğu yüksek yargıda temyizden / itirazdan geçer.. Hukukun – adaletin gereği yapılır.
Bu arada geçici bir anayasa maddesi ile 16 Nisan halkoylamasının sonucu kesinleşene dek yürürlüğünün ertelendiği düzenlenir.

AKP – MHP – RTE bu formülü gecikmeksizin, ciddi ciddi düşünmelidir.
Ya da “YSK’ya mesaj verilerek” (üzgünüm ama!?) üzerindeki siyasal baskı kaldırılmalı ve 2. kez itiraz yapılarak halkoylaması sonucu iptal edilip yenilenmelidir. Çok büyük olasılıkla “HAYIR” çıkacaktır ve bu sonuç, şimdikinden çoook daha fazla AKP – MHP – RTE ve Türkiye için hayırlı olacaktır. Zararın neresinden dönülürse “kârdır” atasözüne benziyor tablo.

Ülkeyi tehlikeli serüvenlere, girdaplara, bunalımlara sürüklemeye kimsenin hakkı olamaz.
Hele bunca ağır – dolambaçlı iç ve dış sorunlarla ülkemiz kuşatılmış iken..

Sevgi ve saygı ile. 25 Nisan 2017, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir