555K’dan 101010K’ya Ankara

 

1960 yılında meşhur 555K eylemi vardır. 5. ayın 5. gününde saat 5’te Ankara Kızılay’da zamane diktatörü Adnan Menderes’e karşı Cumhuriyet tarihinin ilk büyük protesto gösterisi yapılır. Aslında Adnan Menderes’in mitingi vardır o gün o saatte. Ancak özellikle üniversite gençlerinden oluşan örgütlü ve geniş bir topluluk Ankara mitinginde Adnan Menderes’in yakasına yapışırlar ve “Hürriyet istiyoruz” derler. Bir rivayete göre Adnan Menderes “yakama yapıştınız. Bundan fazla hürriyet mi olur?” der. Tam 22 gün sonra 27 Mayıs 1960 askeri darbesi gerçekleşir.

55 yıl sonra garip bir rastlantı gerçekleşti yine Ankara’da. Ne var ki bu kez çok acı oldu. Osmanlı’da bile olmayan, Cumhuriyet tarihinin en acımasız kıyımı gerçekleşti.
2015 yılında 10. ayın 10. gününde saat 10’da Kızılay’ın bir durak öncesinde Sıhhiye yönünde bu kez başka türlü bir diktatörlüğü protesto etmek için toplanan on binlerce gösterici arasında özellikle HDP taraftarlarını hedefleyerek kalleşçe saldırıldı. Ne var ki CHP’lisi de katledildi. Kemalisti de katledildi. Siyasal görüşleri ne olursa olsun yalnızca bu talihsiz ülkenin değil bu talihsiz dünyanın en güzel insanları tıpkı Suruç’taki gibi katledildi.

Bütün bir siyasal geçmişleri travmatik bir aşağılık kompleksi ve aslında önünde sonunda kendilerini kahredecek olan aptalca bir intikam hırsı ile dolu olan birtakım nefsine tapan egoist sosyopatların iktidarın orasına burasına uzunca bir zamandır sülük gibi yapıştığı bir ülkede yaşıyoruz. Hala Adnan Menderes öncesi tek parti CHP rejimiyle uğraşarak siyaset yapılan bir ülke burası. 555K’yı unuttular mı sanıyorsunuz? Peki, 10 Ekim’den 22 gün sonra ne vardı bu kez? Endişe etmeyin darbeperest darbecilerin korktuğu gibi bir darbe yok bu kez. 7 Haziran’ı saymadılar ya. 1 Kasım seçimi var.

Şimdikine göre pek daha masum bir diktatörlüğü olan Adnan Menderes’e karşı düzenlenen 55 yıl önceki 555K protesto eylemine karşılık,

  • 10 Ekim 2015’te 101010K katliamı taammüden yapılmıştır.

Olay yerinden 3 km ötede kendini zeki zanneden birtakım profesyoneller tarafından çok önceden hazırlanmış bir plandır bu. 10 Ekim tarihini bile seçtirebilir onlar. Saat 10’da buluşulması gerektiğini bile tavsiye edebilir onlar. Onların elleri kulakları her yerdedir. Malum sosyopatlar gibi dış güç, üst akıl aramanın alemi yoktur. Bir NATO ülkesiysen için dışın mı kalmış, üstü altı mı kalmış mercimek aklının kardeşim?

Yıl 1998. Asteğmen okulundayım. 28 Şubat dönemi. Bir hafta sonu uyduruk yere ceza verdiler bana. Ajan olduğu bilgisi bana ulaşan bir arkadaş geldi bana hayatımı anlattı. Hem solu hem sağı hem İslamcılığı, İslam’ı ve hem de Kürtleri bildiğimi bana çatır çatır anlattı. Beni bana anlattı. Heavy metalciliğimden başladı, astronomi merakımdan çıktı ve bana açıkça ajanlık teklif etti. İstersem Ankara Genelkurmay’da ailemin kentinde 1 yıl kebap askerlik yapabileceğimi söyledi. Ben ona “İstemez kalsın, gerekirse Van’a giderim ben.” dedim ve bana atılan zarfı açmadım. Sonra evet her nedense kader bu ya, Van, Erciş’e gittim. Fakat 1 yıl kebap yaptım orda. Dünyanın en rahat ve en güzel askerliğini yaptım. Şansım mıydı, kaderim miydi, bana saygı mı duydular o vakit bilemedim?

1998 yılında sosyal medya yoktu. İnternete bile henüz işyerlerim dışında giremiyordum ama benim hakkında her şeyi biliyorlardı. Şimdi o bombaların patladığı yerden 3 km ötede olanı bilemeyecek bunlar ha..! 555K’ya karşılık 101010K hesabınızı bile bilen var merak etmeyin.

101010K katliamı sonrası yaşanan en dramatik vicdansızlık ve beyinsizlik örneği özellikle kaçak iktidar çevrelerinden ve sempatizanlarından gelen “HDP kendini bombaladı” iddiaları oldu. 13 yıldır iktidar olup Ordu’yu, polisi, MİT’i elinde oynatıp en sonunda bütün bu kurumları sıhhi tesisat gibi, kaçak elektrik hattı gibi kaçak saraya bağlayanlar gerçekten deli olmalı. Bırakın benim gibi köşe yazarlarını, parkta oturanları bile Cumhurbaşkanı’na hakaretten soruşturup HDP’yi kendi kendini bombalasın diye kendi hallerine bırakmış olmaları gerçek bir çılgınlık olsa gerek. HDP iki de bir hobi olsun diye kendini bombalatsın, bu arada oyları artmaya devam etsin ve siz bunu trene bakan öküz gibi seyredin! İftiracılığı yüzsüzlüğü bırakın, münafıklık sanatının bile içine ettiniz. Nebtel bin Harisleri mezarında döndürdünüz.

Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Bazı korkunç olaylar olduğunda bıkmadan usanmadan “Aha da bu Türkiye’nin 11 Eylül’ü” demeye bayılan köşe yazarları gördük. Türkiye’nin 11 Eylül’ü yoktur ve olmamıştır. Türkiye’nin 10 Ekim’i vardır artık. Mermer NATO kafanıza yazın bunu artık. Bir topal ördek diktatörlüğün mutlak çöküş sürecinde hazin ve çok acılı bir gündü 10.10.2015. Doğrusu benim bile aklıma gelmedi bu kadar şeytan askeri olacakları. Uyaramadık. Özellikle Haziran ayaklanmasından beri kendilerine karşı olan herkesi ve her şeyi cezalandırmak için kırk takla atanların 55 yıl önceki 555K eyleminden sonra Ankara’nın görebileceği en büyük protesto mitingine verdikleri izinden kuşkulanmalıydık. Yaşamını yitirenlerin yakınlarına ve yoldaşlarına sabırlar, yaralananlara acil şifalar diliyorum. Bütün acılara karşın asıl Yeni Türkiye, 11. ayda başlıyor. Bu acıları yaşatanlara yer yok o Yeni Türkiye’de. Yıkılacak bu topal ördek sultanlığı.==================================

Dostlar,

Acı olaydan 1 hafta sonra okunduğunda daha serinkanlılıkla değerlendiriyoruz bu makaleyi.
Bütün yollar elbette AKP – RTE’nin mutlak politik sorumluluğuna çıkıyor.
Devletin neredeyse tüm hücreleri yılardır elinizde ve bu çapta büyük bir kanlı komployu
haber alamıyor ve önleyemiyorsunuz öyle mi?
NATO üyesi olsanız ve onyıllardır, belalı bir gladyonuz olsa bile!
Bir de bu mağdur edebiyatına inanılmasını bekliyorsunuz!?..

Bir halk, hatta dünya kamuoyu, tarih önünde ancak bu denli aptal yerine konabilir..
Peki, bu vahşi katliamı yapanların aklı – sağduyusu – kör hırsı – dinci kinciliği nicedir acaba?

Bu kanlı mızrak hangi çuvala ve kaç vakte dek sığar ki?

Sevgi ve saygı ile.
19 Ekim 2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir