RUSYA’NIN MESAJI?
Türker Ertürk
E. Amiral, Araştırmacı – Yazar
Mart 2011’de Suriye’de başlatılan dış destekli savaşta 4,5 yılı geçmiş bulunuyoruz. Suriye, Büyük Ortadoğu Projesi’nin halledilmesi gerekli önemli başlıklarından biriydi. Proje gereğince Esad düşürülecek, BAAS Partisi tasfiye edilecek, rejim değişikliği yapılacak ve ülke etnik, dinsel ve mezhepsel olarak atomize edilecekti.
Suriye politikasında ani bir rota değişikliği ile “kraldan çok kralcı” oldular.
Ama Rusya, Libya’da yaptığı hatayı tekrarlamadı çünkü bu gidişin
nereye geleceğini görmeye başlamıştı.
Ama nereye dek! Öldürdükçe dışarıdan yenilerini getiriyorlar. Teröristlerin arkasında sınırsız mali ve lojistik olanaklar var. Ayrıca 911 km ortak sınırı olan Türkiye bu savaşta teröristlere kucak açmış ve her türlü olanağı sunuyordu.
iç kamuoyu desteği de yoktu!
İsrail ile birlikte çıkarları nedir konusunu anlattıktan sonra yazımızı aşağıdaki gibi bitirdik.
tüm hızıyla sürmektedir. Bu savaşta ülkemiz toprakları Suriye’ye yönelik olarak
gizliliğe bile ihtiyaç duymadan çok açık olarak kullanılmaktadır. Suriye’ye
Türkiye olmadan, Türkiye’nin aktif desteği sağlanmadan müdahale mümkün gözükmemektedir. Savaşın engellenmesi için 2 yol vardı/vardır. Birincisi bölge ülkeleri olan Türkiye, İran, Suriye ve Irak’ın dayanışmasıdır. Türkiye gizli işgal altında olduğundan ve rejim değişikliği yolunda epey mesafe kat ettiğinden,
bunun yolu, emperyalizmin başarılı öngörüsü ile kesilmiştir. 2. yol bölgesel güç olan Rusya’dır.” Yoksa Suriye çözülürdü! Evet, Çin ve Rusya, askeri, ekonomik ve siyasi olarak verdikleri desteklerle müdahaleyi engellemeye çalışmaktadır. Hatta
bu iki ülke müdahalenin meşruiyetini sağlayacak kararları BM’de veto etmektedir. Fakat bu yetmez. Özellikle Rusya, bu konuda savaşı bile göze alabileceğini ve kararlılığını göstermek zorundadır. Yoksa ABD kararlıdır. Rusya ve Çin’in muhalefetine rağmen bir oldubitti yaratarak ve işbirlikçilerini devreye sokarak müdahale edecektir. Sadece zamanlama ve yöntemi konusunda şüpheleri vardır.”
oyuna giren harp gemileri ile Suriye harekat alanına girdi ve savaşmaya başladı.
Yoksa bu gidişle Beşar Esad düşer Suriye çözülürdü.
ele geçirilişini zamana yaydı, oyalama ve dilimleme siyasetinin yanında oyuna kendisine durum üstünlüğü ve oldubitti sağlayacak enstrümanlar soktu. Bunların en önemlileri IŞİD ve PYD idi. Bunlar sayesinde Suriye’ye fiili olarak müdahale edebilmenin bahanesini buldu ve kamuoyu desteği aldı.
1 milyon insan sakat (AS: Engelli) kalmış, 2011’de 22.5 milyon olan nüfusun yarısı
evini barkını terk etmiş, dörtte biri ise 2 milyonu aşkını Türkiye’ye olmak üzere
yurt dışına mülteci olarak göç etmiştir. Yine bu süre içinde Suriye’de taş üstünde taş kalmamış, farklı alt kimliklerin (Etnik, dinsel, mezhepsel) bir arada beraber ve barış içinde yaşama koşulları kısmen yok olmuştur. Ayrıca Esad yönetimi halen ülkenin ve nüfusun yarısını kontrol edemez durumdadır. İşte Rusya’nın Suriye’de işin içine
aktif olarak girmesine bu koşullar neden olmuştur.
- – “Suriye konusunda savaşı göze alıyorum. Artık Suriye’nin kuzeyinde uçuşa yasak bölge ve güvenlikli bölge tartışmaları kapanmıştır. Suriye’nin çözülmesine müsaade etmeyeceğim. Türkiye NATO’nun kışkırtmasına gelir tek taraflı bir girişim yaparsa
iki ateş arasında kalır, bu konuda çok ciddiyim.”
Rusya’nın niyetlerini bu şekilde okumak lazım!
Rusya bizi tehdit ediyor bahanesi ile NATO’yu, dolayısıyla Amerikan askerini güneydoğumuza konuşlandırmamız çok sakıncalıdır.
Terörle mücadelemizi bile sekteye uğratır.
Türk Silahlı Kuvvetleri NATO’dan destek almadan ülkemizi koruyabilecek durumdadır.
============================
Evet dostlar,
Rusya’nın artık tüm sabır sınırlarını aşan Suriye’deki haklı ve meşru savunma müdahalesine ilişkin 4/4’lük bir okumayı (irdelemeyi) Sn. E. Amiral Ertürk’ten alıyoruz.
Bu olgu, BOP’un artık uygulanamayacağını da ortaya koyarken,
tek kutuplu – ABD merkezli küresel tasarımında sonunu net olarak vurgulamaktadır.
Dünya artık çok kutupludur ve Rusya – Çin ekseni Asya’dan Atlantik ötesine “dur” demektedir.
ABD’den küresel baron neo-con‘ların AB’yi de dümen suyuna alarak, ölçüsüz ihtiraslarının ve mutlak dünya egemenliği paranoyak hegemonik tasarımının
sonu gelmiştir. Zaten BRIC adımı (sonra Güney Afrika’nın da katılımı ile BRICS; Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika) ), öncesinde Şanghay İşbirliği Örgütü ekonomik – ticari ağırlıklı politik dayanışmayı getirmiş ve ABD’nin
DÜNYA İMPARATORLUĞU sanrısının (hezeyanının) önüne set çekmişti.
Suriye laboratuvarındaki güncel gelişmeler, üst paragrafta yazdıklarımın sağlamasıdır.
Türkiye ne yazık ki bu süreçte onursuz – kişiliksiz – yüz kızartıcı – emperyalizmin maşası.. bir politika izleyerek 911 km sınırı olan, nüfusunun çoğu Müslüman komşusunu vurmuştur. Bu bir utanç tablosudur ve Büyük ATATÜRK‘ün dış politikasıyla taban tabana terstir. Rusya’nın uyarısı çok nettir.. Türkiye 2 ateş arasında kalabilir.
Hava sahası ihlalleri bilinçlidir ve Türkiye’ye birşeyler söylenmektedir.
Yersiz efelenmeler ve NATO‘nun şımarık çocuğu rolünü oynamanın anlamı yoktur.
İnsan hakları – insan onuru – YURTTA BARIŞ DÜNYADA BARIŞ adına AKP iktidarıyla sürüklendiğimiz utandırıcı konumdan hızla kurtulmalıdır Atatürk’ün onurlu ve barışçı Türkiye’si! Bunun ivedi çaresi;
09.10.2015, Ankara
Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com
“…Rusya bizi tehdit ediyor bahanesi ile NATO’yu, dolayısıyla Amerikan askerini güneydoğumuza konuşlandırmamız çok sakıncalıdır…”
Bu tespit çok doğru. Beğendim.. æ