Hamza Saykan : ATALARDAN DERS!


Dostlar,

Çok değerli arkadaşımız, ADD’de dava yoldaşımız, ADD Batıkent Şubemizin
çok özverili ve çok üretken emekçisi…. Sayın Hamza Saykan,
Ankara Yenimahalle Gazetesi‘nde yazdığını bize ulaşan bu iletisinden yeni öğrendik..

Söz konusu yazısını izinleriyle paylaşmak isteriz..
(http://www.yenimahallegazetesi.org/content.asp?Mode=251&Yazar=25, 11.8.14)
Bundan sonra da yazılarına sitemizde yer vermek bize güç katar..

Sayın Saykan Matematik öğretmenidir.. Us yürütürken (Reasoning)
“matematiksel düşünce” yi kullanır ve sağlıklı – bilimsel sonuçlara ulaşır.

Bu yazısında bir dizi Atasözünü seçerek yapıyor benzer eylemi..
Okuyalım ve üzerinde düşünelim, sonuçlar çıkaralım diye..
Herkes kendine düşen dersi bu sözlerden alsın diye..

Sanırız çok değerli bulduğundan olacak,

“- Bitli baklanın kör alıcısı olur.” atasözünü 2 kez yazmış..

*****

Sn. Saykan ile çok değer verdiğimiz ve unutamadığımız bir anımızı paylaşmak isteriz..
Kendileri Batıkent ADD Şubemizin yönetiminde iken, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı
anmalarında bölgede bir ilköğretim okulunda konferanslar vermemiz bizden istendi :

  1. Cumhuriyet Ne Demek?                                                     Batıkent ADD, 19.10.06  Kentkoop İlköğr. Okulları 7. sınıflara
  2. Cumhuriyet Ne Demek?                                                     Batıkent ADD, 19.10.06
    Kentkoop İlköğr. Okulu 8. sınıflara

Yukarıdaki 2 konferans için adı geçen okuldaydık. İlgili sınıflar okulun konferans salonunda toplanmıştı. Biz de onların yaş ve eğitim durumlarını gözeterek, görsel ağırlıklı ve somut örneklere dayalı bir içerikle power point yansıları hazırlamıştık.
Ama çocuklar” başlamamız için gerekli sessizliği sağlayamıyordu.. Ya da birkaç dakika sonra kendi aralarında konuşmalarla yükselen gürültü, uğultu .. anlatımımızı sürdürme olanağı vermiyordu. Bizim de bu yaş dilimine eğitim konusunda çok eksiklerimiz vardı.
Bizim eğitim kitlemiz tıp fakültesi öğrencileri idi veya yetişkin halk kitleleri idi.
Çok zorlanıyorduk.. Küçük öğrenciler “ricalarımızı” dikkate almıyordu!??

Derken, bir okul yöneticisi gök gürültüsü gibi yüksek tonda gürledi ve salon tümden sessizleşti.. “Buruklukla” sevindik.. ancak yine çok sürmedi.. Çaresiz kalmıştık ve sürdüremeyeceğimizi düşünüyorduk ki; Sayın Hamza Saykan bizden mikrofonu rica etti ve çocuklara yumuşak bir tonla, sevecenlikle şunları söyledi (aklımızda kalan özüyle) :

– Sevgili çocuklar, ben Matematik öğretmeniniz Hamza Saykan..
Lütfen 1 dakika beni dinler misiniz?? 

Salon sessizleşti ve Hamza öğretmenimiz sözlerini sürdürdü :

– Bu gün burada Cumhuriyetimizin 83. kuruluş yıl dönümü için toplandık.
  Profesör Ahmet SALTIK öğretmenimizi size Cumhuriyetimizi anlatması için biz
davet ettik. O şimdi bizlerin konuğu. Siz evlerinizde konuklarınıza nasıl saygılı
oluyor iseniz, burada da konuğumuza aynı saygıyı ve özeni göstermemiz
gerekir değil mi? 

Salondan hep bir ağızdan “eveeet..” yanıtları yükseldi ve Sn. Saykan taşı gediğine koydu:

– O halde şimdi O’nu nasıl sessizce dinleyeceğinizi bana gösterir misiniz??

Salonda çıt çıkmıyordu.. Sn. Saykan devamla:

– Çok güzel.. Size teşekkür ederim.. Şimdi lütfen bu saygınızı sessizce dinleyerek
sürdürünüz, zaten çok uzun sürmeyecek.. 

Böylesi bir pedagojik diyalog ile Hamza öğretmenimiz bilgi ve deneyimi ile sorunu çözdü.

Biz de çok uzatmadan 15-20 dakika içinde sunumumuzu bitirdik..
Doğrusu çoook zor dakikalardı.

2 farklı öğretmenin tümüyle birbirine zıt yaklaşımlarının farkını düşünmek ise bizi terletiyordu..

Teşekkürler Sn. Saykan, 8 yıl sonra bir kez daha teşekkürler.
Bu örneği zaman zaman uygun ortamlarda paylaştığımızı da belirtelim.

Sevgi ve saygı ile.
13 Ağustos 2014, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

============================================

ATALARDAN DERS!

Hamza Saykan
Matematik Öğretmeni
10 Ağustos akşamı ay tam da dolunaydı. Işıl ışıl bize bakıyordu. 
Sanki gülüyordu halimize.
“Sizi bu kadar aydınlatmaya çalıştım; bundan sonrası sizin bileceğiniz iştir..”
der gibiydi.
Bu yazımı atalarımıza ayırdım. Bakalım atalar neler demiş?
Herkes kendine düşeni alabilir!…*****

– Kendi düşen ağlamaz.
– Denize düşen yılana sarılır.
– Aç tavuk kendini buğday ambarında sanır.
– Mahkeme kadıya mülk değil.
– Taşıma su ile değirmen dönmez.
– Minareyi çalan kılıfını hazırlar.
– Görünen köy kılavuz istemez.
– Ne oldum dememeli, ne olacağım demeli.
– Bana dokunmayan yılan bin yaşasın.
– Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az.
– Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer.
– Baykuşun kısmeti ayağına gelir.
– Keskin sirke küpüne zarar verir.
– Akıllı düşman akılsız dosttan hayırlıdır.
– Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar.
– Bitli baklanın kör alıcısı olur.
– Atı alan Üsküdar’ı geçti.
– Armut piş, ağzıma düş.
– Sen ağa ben ağa, bu ineği kim sağa.
– Son pişmanlık fayda etmez.
– Ne oldum dememeli, ne olacağım demeli.
– Sabrın sonu selamettir.
– Adam kıtlığında keçiye Abdurrahman Çelebi derler.
– Abdal ata binince bey oldum sanır, şalgam aşa girince yağ oldum sanır.
– Adam adamdır olmasa da pulu, eşek eşektir olsa da çulu.
– Araba devrilince yol gösteren çok olur.
– Arayan Mevlasını da bulur, belasını da.
– Başa gelen çekilir.
– Başını acemi berbere teslim eden cebinden pamuğunu eksik etmesin.
– Korkunun ecele faydası yoktur.
– Bana dokunmayan yılan bin yaşasın.
– Son pişmanlık fayda etmez.
– Bir musibet bin nasihatten yeğdir.
– Çok mal haramsız, çok laf yalansız olmaz.
– Çürük tahta çivi tutmaz.
– Balık baştan kokar.
*****

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir