Rıfat Serdaroğlu; MİT : MİLLETİ İZLEME TEŞKİLATI


MİT : MİLLETİ İZLEME TEŞKİLATI

portresi3Rıfat Serdaroğlu

Türk Devletinin, Lâik Cumhuriyetin, Hukuk Devletinin, Atatürk İlke ve Devrimlerinin bekçisi olan
Türk Milli Ordusu
, Bademler ve onların

“Federe İslam Devleti” hedefi için ciddi bir tehlike idi.

Önce Türk Ordusu çökertilmeliydi!

Bunun için ABD Derin Devleti – CIA Tutsağı Cemaat ve AKP’li Bademler
bir araya geldiler ve bir plan üzerinde anlaştılar.

AKP Hükümeti ve Erdoğan, Cemaatin Amerika’da yetiştirilmiş elemanlarına
devletin en önemli koltuklarını ikram etti.

  • Cemaatin Polisleri, Cemaatin Savcılarıyla, Amerikalı uzmanların denetiminde çalışarak sahte dijital deliller, sahte belgeler ürettiler.

Bunlar tarafından bir yerlere bombalar-silahlar gömüldü ve imzasız ihbarlarla
bu silahlar, koyanlar tarafından bulundu ve suç Türk Subaylarının üzerine yıkıldı.

“Kasaptaki ete soğan doğramadığını” söyleyen zavallı paşalar ve koltuk meraklısı Tombalak paşalar, göz göre silah arkadaşlarını bademlere sattılar.

Türk Ordusunun Komuta Heyetinin yarıya yakını zindana atıldı.
Geri kalanlar ya sessizliğe büründüler, ya da Bademlerin emir eri oldular.

Sırada Polis Teşkilatı vardı.

Türk Ordusunun çökertilmesinde kullanılan Cemaat elemanları,
görevlerini yerine getirince bizzat Başbakan Erdoğan tarafından
“Paralel Devletin” elemanı olarak, “Başbakan’a böcek koymakla” suçlanmaya başlandı.

Bir gecede binlerce polis darmadağın edildi.
Tam bir kıyım yapıldı.

Kış günü Polis Sürgünü öyle bir hal aldı ki, kendi atadıkları İzmir İl Emniyet Müdürünü 31 gün sonra, yine kendileri görevden aldılar!

Türk Emniyet Teşkilatının yarıya yakını darmadağın edildi.
Geri kalanlar ya sessizliğe büründüler, ya da Bademlerin özel koruması oldular.

Yargının başı kel mi?

Kendi mesleksel bilgileri, becerileri, dürüstlüklerinde eksiklik olduğu için kendi güçleriyle bir yerlere gelemeyen kimi çapsız Yargı mensupları, Cemaatin ve Bademlerin adamı olmayı utanmadan kabul ettiler.

Badem-Cemaat işbirliği, bu kişilere, hiçbir namuslu ve erdemli Yargı mensubuna yaptıramayacakları işleri yaptırdılar.

Bu iki güç, bazı kişileri tetikçi olarak kullanıp, insanların yaşamlarını kararttı,
özgürlüklerini ellerinden aldı.

Bademlerin bunlarla işleri bitince, üstüne üstlük Bademlerin hırsızlıkları-yolsuzlukları ortaya çıkmaya başlayınca, bunlar da tu-kaka ilan edilip, kış günü Adalet Bakanı
Bekir Bozdağ’ın emrine girmekte bir sakınca görmeyen HSYK tarafından
darmadağın edildiler.

Sıra kendi elemanlarını darmadağın eden HSYK’nın dağıtılmasına gelmişti.
Bademler işi öylesine azıttılar ki, çaycıdan, temizlikçiye dek herkesi görevlerinden alacak yasayı, kokmayan Gül’e gönderdiler.

Türk Yargı Mensuplarının yarıya yakını darmadağın edildi.
Geri kalanlar ya sessizliğe büründüler, ya da Bademlerin özel elemanı oldular.

Darmadağın edilecek, çökertilecek neresi kalmıştı?

MİT! Eski adıyla Milli İstihbarat Teşkilatı.

Geçmişinde ülkemize çok sayıda şerefli hizmetlerde bulunan kurum, aslen Ağrı’lı olan ve Van’da akrabaları bulunan, Amerikan eğitimli, Kürtçe bilen (!) emekli Başçavuş
Hakan Fidan’a 2009 yılında “Paket Servis, yerinde teslim” formülüyle teslim edildi.

Fidan, PKK’ nın üst düzey yöneticileriyle Oslo’da yapılan görüşmeler kamuoyuna yansıyınca, Cumhuriyet Savcılarının takibinden Büyük Abileri, Gül ve Erdoğan’a sığınarak kurtuldu.
Erdoğan bir gecede yeni bir yasa çıkartarak Fidan’ı “şimdilik” korumasına aldı.

Şimdiki MİT Yasası ise, MİT’e demokratik dünyada hiçbir devlette olmayan “Denetimsizlik ve Yasal Dokunulmazlık” vermeyi amaçlıyor.

Eğer bu yasa böyle çıkarsa,
Türkiye’de hiç kimsenin yasal güvenliği kalmayacaktır.

Oslo’da PKK ile “Silahlı PKK güçlerinin, Diyarbakır’da ve bölgede Polis yapılması”
konusunda anlaşan Fidan’ın önünde, artık Türk Milletinden başka bir engel kalmadığı anlaşılıyor.PKK’nın bölgede özel kıyafetli, silahlı “Asayiş Güçleri” oluşturması
ve T.C. Devleti’nin tüm yöneticilerin trene bakar gibi bunları seyretmesinin
başka bir açıklaması olabilir mi?

Türk Milli İstihbarat Teşkilatı’nın, Bademlerin Kürtçü-Bölücü politikalarına karşı çıkan yönetim kademesinin yarıya yakını dağıtıldı.

Geri kalanlar ya sessizliğe büründüler ya da Badem Özel İstihbarat Kuruluşu’nun elemanları olmayı içlerine sindirdiler.

Tüm bu tahribatların, yıkımların tesadüfen olduğunu sananlar ya haindirler
ya da salaktırlar.

Hepsi bir büyük oyunun parçasıdır.

Gitmek istedikleri hedef, Kürtçülerin şimdilik özerk olacakları ”
Federe İslam Devletidir”
Sonra 4 parçadan oluşan yapıyı birleştirip, ikinci İsrail olacak

“Büyük Kürdistanı” kurmak çocuk oyuncağı olacaktır.

Başbakan Erdoğan’ın bu sıralar ağzına Öcalan’ı ve Esed’i almaması, dikkatleri sürekli olarak kendi kurdurduğu “Paralel Devlete” çekmesi, BDP’nin yolsuzluk ve hırsızlık olaylarında bile Bademleri desteklemesinin esas nedeni budur.

Başarabilecekler mi?
Elbette ki hayır.
Türk Milleti’nin direncini asla kıramayacaklar ve hepsi ama hepsi, mevkileri
ne olursa olsun, mutlaka gerçek Bağımsız Türk Yargısına hesap verecekler
ve cezalarını çekeceklerdir.

Şu an dahi panik halindedirler.
İçlerindeki sözü dinlenen, eli kalem tutan düşünce insanlarının bunlardan teker-teker kaçtıklarını ibretle görmekteyiz.

Maaşlı elemanları olarak ellerinde
Nagehan Alçı – Abdülkadir Selvi – Akif Beki – Rasim Ozan Kütahyalı kaldı.

Tıpkı Bekri Mustafa’nın imam olması gibi, Bademleri savunmak bu dörtlüye kaldıysa, bırakın hayal kurmaya ve istihbaratçılık oynamaya devam etsinler.

Sonları yakındır…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir