3-5 Kuruş..

Üç Beş Kuruş…

LÜTFÜ KIRAYOĞLU

Bir polis yakaladığı suçluyu kurtarmak için akıl öğretebilir mi?
Ya bir Başkomiser “şöyle şöyle ifade verirsen kurtarırsın” diyebilir mi?
Ya bir Emniyet Müdürü… Emniyet Genel Müdürü?
Herhangi bir demokratik ülkede böyle bir şeyi aklınıza bile getiremezsiniz. Bazı filmlerde senaryo gereği belki.
Ama bizde oluyor. Hem de İçişleri Bakanı düzeyinde oluyor. Elbette AKP döneminde…
İçişleri Bakanı, evi polislerce basılmış bir zanlıya poliste vereceği ifadeyi öğretirken telefon dinlemesine takıldı.
CHP lideri Kılıçdaroğlu Salı günkü gurup toplantısında mahkeme kararıyla yapılmış bir telefon dinlemesinin bant kaydını dinletti. 17 Aralık sabahı başlayan ve bakan çocuklarını da kapsayan büyük yolsuzluk operasyonunda evi basılan Barış Güler, İçişleri Bakanı olan babası Muammer Güler ile telefonla görüşme yapıyor. Barış Güler’in telefonuyla ilgili dinleme kararı olduğundan görüşme kaydediliyor.
Ülkemiz açısından ibret verici bir görüşme aynen şöyle:
“Barış Güler: 6 buçukta geldiler Celal Kara diye bir savcı arama kararı çıkarmış…
Muammer Güler: Ne var oğlum senin evinde?
Barış Güler: Hiçbir şey yok baba..!
Muammer Güler: Para ne var.?
Barış Güler: Kendi param, üç beş kuruş kalan param.
Muammer Güler: Kaç para?
Barış Güler: Sen biliyorsun…
Muammer Güler: Kaç lira oğlum?
Barış Güler: 1 trilyon civarı param var o kadar…
Muammer Güler: Evet evet. Tamam oğlum. El koydular mı paraya?
Barış Güler: Yok arama yapıyorlar.
Muammer Güler: Senin şimdi anladığım kadarıyla Rıza Zarrab’la bir rüşvet ilişkisinden bahsediyorlar. Diyeceksin ki bir danışmanlık işim var. Gayr-ı resmi yapıyorum. Benim alacaklı olduğum dayımın oğlu bunların yanında çalışıyor.”
Buradan sonrasını kamuoyu zaten biliyor. Barış Güler’in evinden para sayma makinesi,
7 adet şifreli çelik para kasası ve onların deyimiyle “üç beş kuruş” yani “bir trilyon civarı” para çıktı.
Paranın miktarı o kadar çok ki, net bir rakam bile verilemiyor. Aslında çıkan paranın miktarı Türk lirası ve Euro olarak 1 milyon 421 bin Türk Lirası. Yani yine onların ölçüsü ile 1 trilyon 421 milyar.
O tarihten bu yana Euro’daki değer artışı hariç…
Kaynağı belirsiz ve hesapsız olunca miktarını bile bilemiyorlar.
Aynı Muammer Güler’in İstanbul Kapalıçarşı Halk Bankası Şubesindeki hesabından çalınan 906 milyar lirasının peşine düşmediği yolundaki ciddi iddialara da henüz yanıt gelmedi.
Bakan bey baskın sırasında paranın kaynağı olarak Rıza Zarrab’ın yanında çalışmakta olan dayısının oğlundan alacaklı olduğunu ve “gayr-ı resmi” danışmanlık yaptığını söylemesini öğretiyor. Ancak bu görüşmeden sadece 4 gün sonra gazeteci Candaş Tolga Işık’la görüşüyor ve bu sefer paranın kaynağı olarak oğlunun İstanbul Bahçeşehir’de sattığı villanın karşılığı olduğunu söylüyor. “Güvenilir” gazeteci Fatih Altaylı’ya ise oğlunun “pinti” olduğunu bu nedenle paralarını evinde sakladığını söylüyor.
İşte bunların üç beş kuruş dediği para kendi deyimleriyle “1 trilyon civarı”
On yıllardır yoksulluk ve işsizlikle boğuşan çilekeş yurttaşlarımız maaşlarına yapılacak gerçek anlamda
üç beş kuruş zamma sevinçten göbek atıyor. Bir paket makarnaya ya da 1 torba kömüre namusu olan oyunu satmak zorunda kalan milyonlarca vatandaşımız var.
Aslına bakarsanız soyup soğana çevrilen halkımız o kadar çaresiz bırakılıyor ki,
elinde makarna ve bulgurla değişeceği oy’dan başka paraya dönüştüreceği bir şey kalmıyor.
Bir de elindeki oy silahını diktatörleri devirmek için kullanabileceğini öğrenseler…

http://add.org.tr/index.php/basindan/1330-uec-bes-kurus, 13 ŞUBAT 2014

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir