Dostlar,
Kendi ağzıyla “emperyalizmin taşeronu maşa terör örgütü”nün başı APO’nun
ibretlik itirafları sürüyor..
BRAVO AYDINLIK!
Bravo AYDINLIK!
Helal olsun..
İşte gazetecilik tam da budur!
Sevgi ve saygı ile.
18 Aralık 2013, Ankara
Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net
GERÇEK GAZETECİLİK BU AKILSIZLIK İSE YERİN DİBİNE BATSIN!..
Üniversite öğrencisi olduğumuz 1970’li yıllarda Apo’nun çevresinde bir avuç adam vardı… Bu bir avuç adamın kendilerini Apocular diye adlandırmaları, kendilerini bir siyasal hareket olarak adlandırmaları da çoğumuza gülünç geliyordu.
Hemen hemen herkes “Bir avuç adamın, bir adamın arkasına takılmasından ibaret bir siyasal hareket ne kadar gelişebilir ve koca Türkiye’de ne yapabilir?” diye düşünüyordu.
Biz böyle düşünürken; ne aklımıza Dersim 3. Büyük Alevi Soykırımı geliyordu, ne Koçgiri Alevi Kırımı, ne sözde Ermeni Tehçiri, ne Mübadele, ne Süryani kırımı… Türkiye’de, her sorunun bir katliamla, olmazsa bir soykırımla çözüldüğünden de haberimiz yoktu.
Apocuların kendilerini PKK diye adlandıracağını ve bu üç harften birinin Kürdistan’ın kısaltması olduğu için; KADİM BÖLÜCÜLÜK PARANOYASI’NI UYANDIRACAĞINI, Kadim Bölücülük Paranoyasının birçok kişide KIRMIZI BEZ GÖRMÜŞ BOĞA ETKİSİ YARATACAĞINI aklımıza bile getirmiyorduk.
Biz aklımıza getirmesek de; PKK’nın Kürdistan anlımına gelen K’sı, kadim bölücük paranoyasını yeniden uyandırmış, kırmızı bez görmüş boğa etkisi yaratmış; TUNCELİ VE ALEVİLERDEN BAŞLAMAK ÜZERE OPERASYONLAR BAŞLAMIŞTI.
İlk operasyonlar, Tunceli’nde ve Alevi köylerinde yapılmış, Sünni Kürtler hedef alınmamaya çalışılmış… Bir Alevi-Sünni Çatışmasının çıkarılmasına çalışılmış; bunun için büyük provokasyonlar tezgahlanmış… PKK’yı Alevilere mal edip Sünni Kürtlerin güvenini yeniden kazanmak amaçlanmıştı… Ama, “KIRMIZI GÖRMÜŞ BOĞA MİSALİ” harekete geçenler; “BİR YERDE BİR SUÇLU VARSA, ORADA HERKES SUÇLUDUR!..” diyerek suçlu suçsuz demeden, PKK’nın olduğu ya da olabileceği her köyü operasyonlarla cehenneme çevirmişler!.. Ve sonunda DÖRT BİN KÖYDE İKİ MİLYON İNSANIN EVİNİ YAKMIŞLAR VE ÜÇ BEŞ KİŞİDEN İBARET PKK’YI büyük bir siyasal hareket haline getirmeyi başarmışlardır.
“Kürtler ve Türkler birbirine eşit Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarıdır!..” diyen aklı başında siyaset, fikir ve düşünce adamları olmadı.
“Bu devlet artık ne mutlu Türküm diyene kafasıyla yönetilemez,” diyen de olmadı.
“Allah’ın Kürt olarak yarattığı insan niye kendisine Türk desin!..” demek kimsenin aklına gelmedi.
Ama “dört bin köyde iki milyon insanın evini yakıldı, dört bin köy haritadan silindi!..”
Hatta, Onur Öymen adındaki CHP milletvekili; “bu evleri yakılan iki milyon insanın Dersim’deki katledilmesini, ” istedi… Ve hiç utanıp sıkılmadan “ANALAR AĞLAYACAK DİYE ATATÜRK DERSİM’DE DURDU MU?” dedi.
Evet… Ahmet bey, Apo yakalandıktan sonra vaktiyle üç beş kişiden ibaret küçük bir topluluğun başı olduğu dönemdeki psikolojiye geri dönmüş… Jack London; “hiç kimse en zayıf olduğu dönemi unutmaz!.. Sonradan ne kadar güçlü olursa olsun, bir insanın karakteri en zayıf olduğu dönemin endişeleriyle belirlenir…” demişti.
Sizin durumunuz da Apo’dan fazla farklı değildir… Buradaki güzel özgeçmiş, Dersim 3. Büyük Alevi Soykırımında hamile babaannesi öldürülen bir torunun özgeçmişi değil… Ama bu psikolojiyle bütün davranışları belirlenmiş bir torunun özgeçmişi…
Apo’nun yakalandıktan sonra taşeron örgüt iddiasında olmasıyla, sizin Türklük iddiasında olmanız arasında bir fark yoktur…
Aydınlık, yalan makinesi olarak çok çok iyi bir gazetedir… Ama bir gerçeği anlatabilecek bir gazete değildir… Yakalanma korkusu ve pisikolojisi içindeki Apo’nun sözlerinin kırk paralı değeri olmayacağını aklı başındaki herkes bilir…
Yakalanma korkusu ve psikolojisinden bile haberi olmayan gazete ise ancak bir yalan makinesi olabilir… Gazetecilik buysa yerin dibine batsın!..