Dostlar,
Sn. Prof. Dr. D. Ali Ercan‘dan çoook yaratıcı ve de bol (!) matematikli bir yazı daha.
Hacı adaylarını artırabilmek için Kâbe’yi dolanırken izlenecek rotanın matematikel eniyieştirilmesi (optimizasyonu) da içinde olmak üzere, dönüş (tavaf) hızını artırmak üzere yürüyen bantlar ve tunelle çıkış (iç kulakta olduğu gibi 3 boyutlu salyangoz kurgusu)…. tasarlaması..
Bu arada bantlar “hızla” (4 km/s’ten bir miktar fazla) dönerken Hacı adaylarının
baş dönmesi ve denge sorunları, düşmeler.. o yaşlarda sonuçları ciddi oluyor..),
Menieré hastalığının tetiklenmesi, yaşlılığa bağlı serebral arteriyosklerozise ikincil zaman – yer yönelimi bilincinin yitirilmesi ve konfüzyon.. gibi olası tıpsal (medikal) sorunları da biz anımsatalım ki; Ali hoca yaratıcı zekâsıyla bunları da tasarlasın..
Örn. acil tıbbi yardım ekiplerinin de konumlanması ya da dönen bant üzerinde
optimal aralık ve sayı – donanımda yer alması gibi..
Ali hocanın bu bağlamda tasarımını daha da geliştirmesini umarız..
Bu arada, Ali hocanın ek olarak iliştirdiği (bizim arşivimizde de bulunan) yansıları izlemeyi de unutmamak gerek..
MİLLİ MÜCADELEDE İŞBİRLİKÇİLER
Milli_Mucadelede_isbirlikçiler
Teşekkürler Sayın Ercan..
Düşündürerek öğrettiğiniz için, düşünmeyi – sorgulamayı öğrettiğiniz için..
Sevgi ve saygı ile.
Ankara, 11.10.13
Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net
====================================
Değerli arkadaşlar,
2 yıl önce 2011’de gönderdiğim “Haccın matematiği” konulu iletiyi güncelliği nedeniyle yeniden yolluyorum. Ayrıca Kurtuluş Savaşımız sırasında yabancılarla işbirliği içinde olanlarla ilgili bir sunum var ekte.
Sevgilerimle. æ
Prof. Dr. D. Ali ERCAN
(Mekke belediye başkanının işi çok zor olmalı; 3 milyon insanın 3 günde bıraktığı en azından 6 bin ton pislik üstesinden kolay gelinecek
bir iş değil; bunca zahmetlere karşın Mekke’nin Hac ziyaretinden yıllık kazancı da 5 milyar $ kadardır)
bir alanın ortasında bulunan 13 m x 12 m’lik Kâbe’nin çevresinde 7 kez dönerek
“tavaf eylemek” üzere bir günde en çok 1,2 milyon insan ‘hac fârizesini ifa’ edebilir. Dolayısıyla Kâbe’nin ziyaretçi sayısının gerçekten mutlak sınırına dayandığı anlaşılmaktadır. Kâbe’nin çevresinde 7 kez dönüşü en kısa zamanda sağlamak için yürüyüş yolunun dıştan içeriye doğru bir sarmal şeklinde olması (sonra Kâbe duvarına yakın bir alt tünelden çıkılması) en etkin çözümdür.
4 milyon insan hacı olabilir ve kabul edelim ki, Müslümanların sağlık durumlarında ve maddi durumlarında hiçbir sorun yok. Peki böyle olsa, Dünyadaki bütün Müslümanların ömürleri boyunca bir kezcik olsun Hacca gidebilmeleri olanaklı mı? Yanıt: HAYIR.
Bir insan reşit olduktan sonra, yani 15 yaşından (AS: 18 değil mi??) sonra
Hacca gidebilecekse, hac ziyareti için adam başı en çok 60 yıllık bir süre var demektir..
Kâbe ziyaret kapasitesi en çok 4 milyon kişi/yıl olduğuna göre, Dünyada ömür boyu hacca gidebileceklerin sayısı en çok (azami) 60 yıl x 4 milyon/yıl = 240 milyon kişidir.
Oysa bugün toplam nüfusları 1,5 milyara yaklaşan Müslüman ülkelerdeki
reşit müminlerin sayısı en azından 1,2 milyardır. Bu demektir ki, Müslümanlığın
5 koşulundan biri olan Hac görevini Müslümanların ancak %20′si yerine getirebilir!!
Yani Müslümanların %80 kadarı Hac’dan yoksun durumdalar..
Bugün için 7 milyarı aşkın olan Dünya nüfusu önümüzdeki 50 yılda 10 milyara doğru çıkarken, Müslümanların nüfusu, hızlı nüfus artışından dolayı, 3 katına çıkacak ve
2050’lerde gezegen üzerinde 4,5 milyar Müslüman bulunacak.
O zaman Hac koşulunun gerçekleştirilmesi tümden olanaksız duruma gelecek demektir..*
Tabii bu arada 60 milyon kişiyi 4-5 gün süreyle konuk edebilecek bir kent olabilir mi,
o da ayrı bir sorun..
BİR YANLIŞLIK VAR, AMA NEREDE?
Değerli arkadaşlar,
Hacca gitmeleri öngörülmüşse, o zaman da sormak gerekir:
Kâbe çevresindeki yürüyüş kulvarlarının saatte 60 km hızla hareket eden elektrikli yürüyüş bantlarına çevrilmesi gerekir..
İnsanlar bu hareketli yürüyüş bantları üzerinde 1,5 dakikada Hac görevlerini yerine getirebilirler…
Amacımız kimseyi kırmak değildir, gerçekleri göz önüne sermek ve insanları düşünceye sevk etmekten başka bir niyetim yok. “Hac gerçekten milyarlarca insana şart koşulabilir mi?” diye düşünsünler.
2050 lerde nüfusu ~ 3 milyar olacak Müslüman kitle içerisinde, “her mümine ömründe en az bir defa hac imkanı verebilmek için yıllık hac ziyaretçi sayısının 40 milyon” olarak planlanması gerekiyor. Bu durumda 1 gün içerisinde bitirilecek hac ziyareti için tek çözüm; 35 saniyede 7 tur (144 km/saat hızla) dönen bantlar üzerinde tutunabilmekten geçiyor. Bu ziyaret 3 güne yayılırsa bantlar (48 km/saat) 3 kere daha yavaş dönebilir.
Böyle bir düzeneğin riskleri, (Bant üzerine geçiş, banttan ayrılış) ve olumsuzlukları da sağlık uzmanlarının meselesi oluyor tabii. :))) Kolay gelsin.
TÜRBE ZİYARETLERİNİ YASAKLAMAK, HAC’CA GİTME ŞARTINI YENİLEMEK İÇİN DEĞİL MİYDİ?
Cumhuriyet sözde Devrim Kanunlarıyla Aleviliği, Dedeliği, Türbe Ziyaretlerini yasaklamış, Tekke ve Zaviyeleri kapatmış… Sünni Yezitçi bir Diyanet İşleri Başkanlığı kurmuş; Yezid’in dört mezhebini Laiklik iddiasıyla dayatmıştı.
Laiklik, Cumhuriyet, Uygarlık adına Yezid’in dört Mezhebinin dayatılması; OSMANLI’DAN BEŞ YÜZ YIL, ALEVİLİKTEN BİN YIL GERİDE ilkel bir sisteme yol açmış ve bu sistem Türkiye’yi daima geriye götürmüştür.
Hz. Ali ve Ehlibeyt’in Engizisyon’la yaptığı mücadele Kerbela Yenilgisi’yle sonuçlandıktan, Kabe Yezid’in eline geçtikten sonra Şia yüzünü Kerbela’ya dönmüş ve Mekke’ye Hac’ca gitmenin yerine Kerbela’ya gitmek adet olmuştur.
12 İmam Süreci tamamlandıktan sonra Kerbela, Alevilik aşamasına gelemeyen Şii’ler eline geçmiş ve Kerbela’ya gitmek de anlamını yitirmiştir… Kerbela’ya gitmek anlamını yitirdikten sonra; “YÜZÜNÜ NE TARAFA DÖNERSEN ALLAH O TARAFTADIR,” denilmiş ve Türbeleri ziyaret etmek etmek adet olmuştur.
Türbe Ziyaretlerinde buradan yola düşerek Mekke’ye gitmekle YAPILAN HER ŞEY FAZLASIYLA YAPILMAKTADIR…Çoluk çocuk, genç yaşlı, kadın erkek hep beraber, gidilmekte, kalınmakta, olunmakta, yenilmekte ve içilmektedir.
Ama Ankara’lı Cahil bir adam bunu bilmiyormuş… Bir de gerçekten Hac’ca gidip gerçekten Hacı olmak istemiş, yola düşüp Mekke’ye varmış…
Mekke’de “Hayrola, bu kadar uzak yoldan niye geldin?” demişler.
“Hac’ca geldim…” demiş…
“Ankara’da taş mı yoktu, Senin Allah’a inancın mı yok?” demişler.
Cahil adam cevap verememiş…
“Ankara’da Allah’ın yarattığı taş yoksa; al şu taşı Ankara’ya götür… Allah’a inancın varsa; bu taş sana yeter… Allah’a inancın yoksa; sana ne Hacer-ül Esvet kar eder, ne Kabe…” demişler.
Sözde Laik Cumhuriyet kurulduğunda insanlar bu seviyede düşünüyorlar… Arabistan’a Hac’ca gitmenin yerine “NE TARAFA DÖNERSEN ALLAH O TARAFTADIR!..” diyerek en yakın Türbeye gidiyorlardı… Sözde laik Cumhuriyet, Türkiye’yi Alevilikten bin yıl geriye götüren bir ilkellikten başka bir şey getirmemiş; Türbe Ziyaretlerini yasaklayarak “Hac Farizasını Yerine Getirme Şartı”na; 20. ve 21. Yüzyılın uçakları, otobusleri ve trenleriyle mutlaklık kazandırmıştır.
Bu nedenle, Fizikçi Ali Ercan’ın Matematiği; “Ankara’da taş mı yoktu, senin Allah’a inancın mı yok?” demenin yanında çocukça ve oldukça da mantıksızdır.