SANA NE …. !


SANA NE …. !

Naci_Bestepe_portresiNaci BEŞTEPE

12 Eylül Çarşamba günü saat 20 00 dolaylarında, TÜİK ve Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan toplam sekiz kişi Ankara’da bir sitenin kapısına gelirler.

Dairelere girip anket yapmak istediklerini belirtirler.

Yönetici, ancak telefonla onayı alınanlara gidebileceklerini söyler.

Bunun üzerine görevliler, izin verilmezse daire başına 2 000 TL ceza kesileceğini
ve polisle birlikte gelip zorla girecekleri tehdidini savururlar.

Yönetici yemez.

Anayasa’nın konut  dokunulmazlığı ile ilgili 21inci, din ve vicdan hürriyeti ile ilgili
24. maddesini (kimse dini ve inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz) anımsatır.

Sert kayaya çarpınca geri dönerler.

RESMİ YAZI

İki gün sonra; TÜİK Başkanlığı Ankara Bölge Müdür Vekili Nurettin Kaya imzalı
bir görevlendirme yazısı ile tekrar gelirler. Bu kez gelenler TÜİK’tendir.

Siteden 20 adres belirlenmiştir.

Yazıya göre ;

–        Sosyal yapıdaki değişimleri tespit etmek TÜİK ‘in görevidir.
–        Dinsel yaşam bütün çeşitliliği ile incelenecek; gündelik yaşamda dinin hangi statü, sembol ve dillerde var olduğu saptanarak, hizmet alanları hakkında doğru ve nesnel bilgiler sunulacaktır.

 NELER SORULUYOR?

Neler sorulmuyor ki? İşte bazıları;

–        Dini bilgilerinizin gelişmesini teşvik edenler,

–        Dini nitelikli konuyu kime danışırsınız,

–        Dindarlık hissinizi yansıtan ifade,

–        Ailenizin dindarlık bakımından tanımı,

–        Ailenizin dini,

–        Dindarlığın en önemli kriterleri,

–        Dini bilgilerinizi nasıl geliştiriyorsunuz,

–        Zekat, fitre verme ve kurban durumunuz,

–        İslam’ın, evlilik öncesi iletişimin sınırlarını belirlemesi konusunda fikriniz,

–        Eş seçiminde dindarlık,

–        Başınızı örtmenizin en önemli sebebi,

–        Komşu ve akrabalarla ilişkide dini inancın belirleyiciliği,

–        Erkek kadın ayrı oturma tercihiniz,

–        Hayatı dinin emirlerine göre şekillendirme,

–        Namazları ne sıklıkla kıldığınız,

–        Cami ve mescitte kılınan namaz adedi,

–        Oruç ve hacla ilgili düşünceniz…

ANAYASAL SUÇ

Her ne denli soruların kimilerinde “cevap vermek istemiyorum” seçeneği olsa da,
işin özünde dayatma, zorlama vardır.

Site yönetimini polis ve para cezası ile tehdit edenlerin hane halkına neler  yapacağını kestirebilir misiniz?

Zorlama yapılmayacağından emin olabilir misiniz?

Anketin kendisi zorlamanın ta kendisi değil midir?

Yapılan iş Anayasa’mıza aykırıdır.

Laikliğin anayasa ve yasalarla belirlendiği ülkemizde kişilerin dinisel inancı sorulamaz, sorgulanamaz.

NE İŞE YARAR?

Kişilerin dinsel inancı kimi neden ilgilendirir?

İnsanlar, dinsel eğitim gereksinimi varsa bunun yolları, kurumları vardır.

Herkes tercihini özgürce kullanabilir.

Yeni eğitim-öğretim kurumları mı oluşturulacaktır?

Yoksa din ve mezhep fişlemesi mi amaçlanmaktadır?

Tarikat ve cemaatlere yardımcı olmak mı istenmektedir?

Din-mezhep-cemaat ayrılıkları her alanda gözümüze sokulurken yapılanlar
yetmemiş midir?

Sivas, Çorum, Kahramanmaraş katliamlarının sebebi bu tür gerici, ayrılıkçı düşünceler değil midir?

Tencere çalanları birbirine şikayet ettirenler şimdi de aile bireylerini mi
birbirine düşürmek istemektedir?

Ailede herkes birbirini izleyerek; dinsel inancına, ibadet biçimine yerine, sayısına göre değerlendirme mi yapacaktır?

NE YANIT VERMELİ?

Böyle bir anket elime geçse bütün soruları 2 kelime ile yanıtlarım.

SANA NE ….!

(AYDINLIK, 18.9.13)

SANA NE …. !” hakkında bir yorum

  1. Rıza GÜNER

    SANA NE OLUR MU TÜRKİYE VATANDAŞI OLAMAYAN NACİ BEŞTEPE?

    Özgürlük ve Demokrasi Mücadelesi, bitti!.. Yerine Kale Gibi Sağlam Mümin Ailesi Kurma Mücadelesi geldi…

    Kale Gibi Sağlam Mümin Ailesi Kurma Mücadelesi’nde adet böyle… Artık inancın kişisel olduğunu söyleyemezsiniz… Önce Sünni Yezitçi Halifelik Örgütü Diyanet İşleri Başkanlığı’nın görevlendirdiği bir din alimine bağlı olacaksınız… Sonra o din aliminden din bilgisi alacaksınız ve onun gösterdiği ibadetleri yapacaksınız.

    Bu sorular Kale Gibi Sağlam Mümin Ailesi Kurma Mücadelesi’nin başlangıcında sorulması gereken sorular… “Sana ne?” diye cevap vermek, “Türk Vatandaşı” olmak kadar yanlış bir sorudur…

    “Türkiye Cumhuriyeti toprakları üzerinde doğan ve yaşayan herkes eşittir!” denilmesi gerekirken; “…Türk denilir…” denilerek; Türk ve Sünni olma mecburiyetinin getirilmesi, Türkiye’nin Ermeni, Süryani, Alevi ve Rumlardan temizlenmesi Türk ve Sünni Ulus Devlet saçmalığı Türkiye’yi bu noktaya getirmiştir.

    “Herkese insan, her insana vatandaş, bütün Vatandaşlara eşittir!..” demek varken, “Türk Vatandaşlığı”yla Sünni Yezitçi Ortaçağ Karanlık Düşünce Irkçılığını hortlattınız…

    Bu sonuç sizin eseriniz Türkiye Vatandaşı olamayan ancak Türk Vatandaşı olan Naci Beştepe!..

    Eğer Türk ve Sünni ilkel bir ulus devlet düşünecek yerde; koca Almanya Federal Cumhuriyeti’ne rağmen Almanlardan, Büyük İtalya Cumhuriyeti’ne rağmen İtalyanlardan, büyük Fransa Cumhuriyeti’ne rağmen Fransızlardan oluşan “İsviçre Milleti” gibi uygar bir millet yaratmaya çalışsaydınız; böyle olmayacaktı.

    Evet Türkiye Vatandaşı olamayan, ancak Türk Vatandaşı olan Naci Beştepe, Kale Gibi Sağlam Mümin Ailesi Kurma Mücadelesi geliştikçe; siz önce apartmanlarınıza, sonra sitelerinize, sonra mahallelerinize, daha sonra da kasaba ve şehirlerinize giremeyeceksiniz…

    Önce, Türk ve Sünni olmayı yüceltmekten, bu yüceltmeye dayanan Türk ve Sünni Ulus Devlet yaratma saçmalığından vazgeçeceksiniz, sonra Eşit Yurttaşlık İlkesini kabul edecek ve Alevilik Aracılığıyla uygarlığa bir kapı açacaksınız….

    Ve gerçekten uygarlığa bir kapı açmak için bütün yanlışlardan, bütün hatalardan vazgeçeceksiniz… Ermenilerden, Süryanilerden, Rumlardan ve Alevilerden özür dileyeceksiniz…

    Ama, Türk Vatandaşlığıyla, Mümin Ailesi Kurma Mücadelesi arasında da aşılmaz dağlar yoktur… Önünde sonuında kapınızı çalacak olan şeyh efendiye “ben Sünni Türk Vatandaşıyım,” diyebilirsiniz.

    Cevapla

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir