Dostlar,
Aşağıdaki fotoğraf çoook düşündürücü olsa gerek..
BDP’li milletvekili Gültan Kışanak elinde bölünmüş bir Türkiye haritası gösteriyor
Genel Kurula..
Biz de soruyoruz : Anayasada yer alan milletvekillerinin yasama dokunulmazlığı sınırsız mı?
Örn. ülkenin bölünmesini isteme “hak ve özgürlüğünü” (!?) içeriyor mu?
Milletvekili yemini örneğin Kışanak’ın bu vatan bölücüsü davranışına elveriyor mu??
4. Yasama dokunulmazlığı
- Madde 83 – Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, Mecliste ileri sürdükleri düşüncelerden, o oturumdaki Başkanlık Divanının teklifi üzerine Meclisce başka bir karar alınmadıkça bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu tutulamazlar….
Pekii..14. madde ne diyor ??
III. Temel hak ve hürriyetlerin kötüye kullanılamaması
Madde 14 – (Değişik: 3/10/2001-4709/3 md.)
- Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve lâik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz.
- Anayasa hükümlerinden hiçbiri, Devlete veya kişilere, Anayasayla tanınan temel hak ve hürriyetlerin yok edilmesini veya Anayasada belirtilenden daha geniş şekilde sınırlandırılmasını amaçlayan bir faaliyette bulunmayı mümkün kılacak şekilde yorumlanamaz.
- Bu hükümlere aykırı faaliyette bulunanlar hakkında uygulanacak müeyyideler, kanunla düzenlenir.
Ya milletvekili andı ??
2. Andiçme
Madde 81 – Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, göreve başlarken aşağıdaki şekilde andiçerler:
- “Devletin varlığı ve bağımsızlığını vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma; hukukun üstünlüğüne, demokratik ve laik Cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma; toplumun huzur ve refahı, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden ve Anayasaya sadakattan ayrılmayacağıma; büyük Türk milleti önünde namusum ve şerefim üzerine andiçerim”.
Kışanak’ın davranışı açıkça yasama dokunulmazlığı dışındadır ve en azından Anayasa’nın 14. ve 81. maddelerine aykırıdır. Üyeliğinin Gelel Kurulca düşürülerek
Türk Ceza Yasası‘nın ilgili hükümleri (başta md. 302!) uyarınca hakkında yasal işlem başlatılması gerekir.
Türk Ceza Yasası madde 302 – (1) (Değişik fıkra: 29/06/2005-5377 S.K./36.mad)
- Devlet topraklarının tamamını veya bir kısmını yabancı bir devletin egemenliği altına koymaya veya Devletin bağımsızlığını zayıflatmaya veya birliğini bozmaya veya Devletin egemenliği altında bulunan topraklardan bir kısmını Devlet idaresinden ayırmaya yönelik bir fiil işleyen kimse, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır….
Hatta, ağır cezayı gerektiren suçüstü hükümleri bile uygulanabilir (Anayasa md. 83/2).
Bayan Kışanak hangi provokasyonu kim ve ne adına, ne amaçla sergiliyor??
Türk ve Kürt ateşle mi sınanıyor??
Ayrıca konuşmasını Partisi BDP adına yaptı ise ki kendileri BDP Grup Başkan Vekili’dir, bu davranış parti tüzel kişiliğini de bağlar ve Anayasa md. 69 uyarınca kaptama gerekçesidir
Başta, Yüksek Yargıtay’da oturur Cumhuriyet Basavcısı olmak üzere
Cumhuriyet’in savcılarını göreve çağırıyoruz. Yarın geç olmadan..
Sahi; CHP milletvekilleri Balbay, Haberal hangi suçtan yıllardır tutuklu yargılanıyorlar ve MHP milletvekili Engin Alan neden hüküm giydi??
Sevgi ve saygı ile.
Ankara, 10.5.13
Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net
NAMIK KEMAL “MUKTEDİRSEN İDRAKİ KALDIR ADEMİYETTEN,” DEMİŞTİ.
Darağacında Üç Fidan’dan söz edildikten, bu üç gencin asılmasına dair sayfalarca üzüntü edebiyatı yapıldıktan sonra; “Gülten Kışanak’ın ne amaçla olduğu belirsiz Meclise bir resim göstermesinden dolayı AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBETLE CAZALANDIRILMASINI (Denizlerin dönemiminde olsaydı idam edilmesini) istemek hiçbir akıl mantığın, Türkiye’ninki de dahil hiçbir Hukuk’un kabul edeceği bir şey değildir.
Ortaokula başladığım sene anlatılan bir olay vardı. Bizden önceki yıl üç çocuk kendi aralarında Kürtçe’nin Türkçe gibi yazılıp yazılmayacağını tartışmışlar… İçlerinden biri, k,n ve y harflerini ters çevirek, kendi kafasına göre Kürtçe bir alfabe hazırlamış ve tartıştığı arkadaşlarına Kürtçe’nin de Türkçe gibi yazılacağını kanıtmalamaya kalkışmış… Daha sonra da bu çocuk, “ÜSTÜNDE KÜRTÇE ALFABE’YLE YAKALANMIŞ” VE ORTADAN KAYBOLMUŞTU.
Gülten Kışanak’ın da böyle Bölücü bir haritayla yakalanması, aynı akıbeti mi gerektiriyor?
Üstünde kendi icadı olan bir Kürtçe Alfabeyle yakalanan çocuk da; Meclise
bir harita gösteren milletvekili de yok edilmesi ortadan kaldırılması gereken suçlular mı kabul edilmelidir?
Doğru, bugün ortaokul çocukları Kürtçe Alfabe’yle yakalanmıyor. Onların yerine milletvekilleri yargılanıyor…Ama bu kafa Türkiye’ye pahalıya olmuş ve otuz yıllık düşük yoğunluklu bir içsavaş yaşatmıştır.
Gene de akılsız başların cezasını ayaklar çekmiş; altmış bin kişi ölmüş; İKİ MİLYON İNSANIN EVİ VE KÖYÜ YAKILMIŞTIR.
Artık, ortaokul çocuklarını kendi icatları Kürtçe Alfabelerle yakalamak da, Gülten Kışanak gibi milletvekillerini asmak da faydasızdır.
Hele Deniz Gezmiş’i, Yusuf Aslan’ı, Hüseyin İnan’ı asan 12 Mart Faşizminin semboolü olan; “DEVLETİ VE MİLLETİYLE BÖLÜNMEZ BÜTÜNLÜĞÜ”NE vurgu yaparak, Gülten Kışanak’ın büyük bir suç işlediğini iddia etmek; Namık Kemal’in “MUKTEDİRSEN İDRAKİ KALDIR ADEMİYETTEN” demesini anımsattı.
Kürtçe diye bir dil olduğu sürece; Kürtçenin yazılıp yazılmaması da düşünülecektir.
Kürt Milleti diye bir millet olduğu sürece de bu milletin nerede yaşadığı sorulacaktır!.. Ama adamiyetten idraki kaldırırsanız… Ne Kürt Milleti’NİN NEREDE YAŞADIĞI SORULUR, NE KÜRTÇE’NİN YAZILIP YAZILMADIĞI…