Üretici Sahipsiz, Tarım İnişte…

Dostlar,

Van Atatürk Lisesi‘nden arkadaşımız sevgili Mustafa Sönmez bu gün de (29.12.12, Cumhuriyet) tarım sektörünü irdeledi.. Ardışık 4 yazıda 4 temel sektörü incelemiş olacak. Çarpıcı veriler ve ehliyetli çözümlemeler.. Okunup arşivlenmeli.

* Ülke genelinde yoksulluk %18, tarım çalışanlarında %40.

* Tarım çalışanları (6,5 milyon), toplam istihdamın 1/4’ü ama ulusal gelirden aldıkları pay %9..

* Tarımsal üretimde özyeterliğimiz giderek düşüyor ve dışalım artıyor;
çoook kaygı verici!

Teşekkürler sevgili Mustafa uyarıların için..

Bir de iyi yıllar diliyorum..

Sevgi ve saygı ile.
30.12.12, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

================================================

Mustafa SÖNMEZ

Üretici Sahipsiz, Tarım İnişte…

Neoliberal kasırganın 1980 sonrası Türkiye tarımında yarattığı yıkım, 2000’li yıllarda AKP rejiminde durmak bilmedi. Öncekiler gibi AKP de IMF-Dünya Bankası etkisinde, tarımı bütçeye yük gördü, destekleri azalttı, Batı’nın agro-endüstrilerinin yıkıcı ithalatından korumadı ve tarımın kan kaybı 2012’de de sürdü. Tarım alanları
hızla inşaat arsasına dönüştürülüyor, kırlar hızla boşalıp kent yoksullarına
her yıl yüz binler katılıyor
ve Türkiye tarımının en temel ürünlerinin karşısına milyonlarca dolarlık ithalatla çıkılıyor. Tarımda, gıdada kendine yeterliliği ile övünen Türkiye’de şimdi “enerji güvenliği” endişesinin yanına“gıda güvenliği” endişesinden söz eder olduk. Kendi kendini besleyememek korkusuna kapılmış durumdayız. Bu yıkımın 2012 göstergelerine dönelim…

AKP rejiminin 10 yılında, büyümenin yıllık ortalaması %5’i geçmezken, tarımdaki büyüme 3 puan geride kaldı ve yıllık %2yi geçemedi. 2003’te tarımın milli gelirdeki payı % 11 dolayında iken 2012’de % 9’larda ve 2 puan gerilemiş durumda.

AKP rejiminin, ekonomiyi her geçen yıl daha çok dış kaynak girişine bağımlı hale getirmesi, bunun için de TL’yi döviz kuru karşısında % 30’a varan oranda değerli hale getirişi, sanayide yarattığı tahribatı tarıma da taşıdı. Ucuz kur her geçen gün tarımsal ürün ithalatını çekici kılıyor ve pamuktan ham deriye, buğdaydan meyveye Türkiye’nin tarımda da verdiği dış ticaret açıkları hızla artıyor. 2010’da tarımın dış açığı 1.3 milyar $ iken 2011’de 3.5 milyar dolara çıktı ve 2012’nin 10 ayında da 2.2 milyar dolar. Bu yıl 6.2 milyar dolarlık tarım ithalatına karşılık ancak
4 milyar dolarlık ihracat yapılabildi. Sadece pamuk, buğday, sığır, soya ve ayçiçeği tohumu ithalatına bu yıl harcanan döviz 4 milyar dolara yaklaşıyor.

  • Güneydoğu’daki savaşın da etkisiyle hayvancılık çöktü. 

Son 30 yılda hayvan varlığı 85 milyondan 40 milyona düştü ve sonunda et fiyatları patlayınca terbiye için ithalata yeşil ışık yakıldı. 2010 ortalarından bugüne ülkeye yaklaşık 3 milyon sığır, koyun ve keçi girdi. İthal hayvan, et ve et ürünlerine yaklaşık
3 milyar $ ödendi.

***

Tarım ve hayvancılığa bütçeden sağlanan destekler göstermelik düzeyde. Fındık, çay, buğday, sığır, yem, pamuk yetiştiricilerine ödenen, mazot ve gübreyi de içeren tarım destekleri, toplam bütçe harcamaları içinde devede kulak gibi.
Örneğin 2012’nin 11 aylık tarım destekleri 7 milyar TL ve toplam bütçe harcamalarının % 2sinden ibaret. Nüfusun dörtte birinin geçimini sağladığı tarıma,
bütçeden % 2 destekle yetinmek, tabii ki adil değil. Ama AKP’nin de derdi değil.

Tarım ile yoksulluk sözcüklerinin geleneksel yan yanalığı 2012’de de değişmedi. 2012’de de eli iş tutan ya da işim var, diyenlerin % 25’i tarımda, ama ürettikleri tarımsal değer, milli gelirin % 9’undan ibaret. Dolayısıyla, tarımdakilerin kişi başına gelirleri,
yine düşük kaldı. TÜİK’e göre tarım sektöründe çalışıyor görünen 6.5 milyon kişiden % 40’a yakını yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Bunların yarısı, ücretsiz aile işçisi kadın ve sosyal güvencesi yok. Türkiye genelinde yoksulluk sınırı altında yaşayanlar nüfusun % 18’i olarak açıklanırken tarımdaki yoksullar tarım nüfusunun % 40’ına yakın. Bu makus talih 2012’de de değişmedi. (29.12.12, Cumhuriyet)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir