Mehmet Bedri Gültekin
ulusalbakis.com
mbgultekin@ip.org.tr
Ergenekon’da koşar adım karara!
Adına “Ergenekon davası” denen yüzyılın en büyük kanunsuzluk olayında
son aşamaya geldik.
17 Kasım günü yapılan duruşmada, Mahkeme, Savcı’nın Esas Hakkındaki Mütalaası’nı hazırlamak için istediği “süre” talebini kabul etti. Savcı, 13 Aralık tarihinde Mütalaa’sını okuyacak.
Böylece, bugüne kadar yaklaşık 120 milyon sayfaya ulaşmış olduğu tahmin edilen Dosya, 16 gün içinde incelenmiş olacak (!)
16 gün ve 120 milyon sayfa… Başka söze gerek kalmıyor.
DAVA’NIN ŞİFRELERİ
Ergenekon Davası, bilindiği üzere Tuncay Güney’in 2001 yılında Emniyet’te verdiği mülakat ile başladı.
Bugün Kanada’da ikamet eden “Haham” Tuncay Güney, mülakat öncesinde Amerika’ya gitmiş, 10 yıllık “Gren Card”ı cebine koymuş, CIA’ya çalıştığını söylüyor, MİT içinde Mehmet Eymür ile ilişkili, eşcinsel, yasadışı bir oto işi dolayısıyla Emniyet’e götürülmüş ve sorulmadan “Ergenekon”u anlatıyor…
Tuncay Güney, Mayıs 2012’de gazeteci Mustafa Mutlu’ya gönderdiği e-posta’da; “Ergenekon bir oyun ve bu oyunda bana verilen rolü oynadım.” diyor.
Sadece bu notlar bile “yüzyılın davası” hakkında yeterli bir fikir veriyor.
GİZLİ TANIKLAR
Ergenekon Davası’nda tam 44 gizli tanık bulunuyor.
Hikmet Çiçek bugünlerde Aydınlık gazetesinde Ergenekon’un gizli tanıklarını yazıyor. Herkese okumasını öneririm.
Her önemli dava, bir özelliği ile anılır. Ergenekon’da “özellik” çok,
ama gizli tanıkların özel bir yeri var.
- Uyuşturucu ve cinayetten hükümlüler, erkek çocuğa istismarda bulunanlar, cinayetten hükümlüler, öz yeğenini pazarlamaktan mahkûm olanlar…
- Ve Şemdin Sakık gibi PKK itirafçıları…
İşte bütün bunlar, Ergenekon’un gizli tanıkları.
- Haham Tuncay’ın mülakatı ile başlayan dava,
çöplükten toplanan gizli tanıklarla yürütüldü.
PKK TANIK, TSK SANIK
- Ergenekon Davası, emperyalizmin Türkiye Cumhuriyeti’ne ve
Atatürk Devrimleri’ne karşı gerçekleştirdiği nihai saldırının davasıdır. - Hedef, Türkiye’yi parçalamak ve Cumhuriyet Türkiyesini sonlandırmaktır.
“Bin yılın meydan okuması”nda (Millenium challenge) , önce hedefler belirlendi.
Ordu bertaraf edilmeden, amaçlanan hedeflere ulaşılamaz. Doğu Perinçek’in
22 Mart 2008 günü İstanbul Emniyetinde sorgusunun hemen sonrasında büyük bir isabetle saptadığı üzere, hedefte olan TSK idi.
Emekli Astsubay Oktay Yıldırım’dan başlayan operasyon, en sonunda
Genelkurmay Başkanı’na kadar uzandı. TSK bir bütün olarak “zanlı” oldu.
Tarihin tanık olduğu en büyük psikolojik savaş operasyonunun hedefi haline getirildi.
Sonuçta “aranan savcılar” bulundu. Tayyip Erdoğan’ın savcı,
PKK’nın tanık ve TSK’nın sanık olduğu dava bugüne kadar geldi.
İŞÇİ PARTİSİ VE YURTSEVER AYDINLAR
Emperyalizm, sadece TSK’yı hedef alarak hedefine ulaşamazdı.
İşçi Partisi başta olmak üzere, ülkemizin bütün antiemperyalist devrimci birikimi
hedef alındı.
Aydınlık ve Ulusal Kanal yöneticilerine defalarca operasyon yapıldı.
Amaç, korkmuş, sinmiş ve teslim alınmış bir toplum yaratmaktı.
Dava da buna uygun olarak planlandı.
“Bulunmuş” hâkim ve savcılarla İstanbul’un100 km dışında hapishane içinde bir özel görevli Mahkeme. “Ayak uyduramayan” hâkim ve savcılar bu arada tek tek ayıklandı.
Birbiriyle ilgisiz tam 21 ayrı dosya tek bir Ergenekon torbası içine dolduruldu. Gözlerden uzak, bırakın sıradan insanı, yargılananların bile takip edemeyeceği bir dosya yığını.
Bu arada “terör” ve “darbecilik” iddialarına inandırıcılık kazandırmak için hem sanık, hem tanık, ham de gizli tanık olan “Osmanım”ın iddialarına dayanılarak
Danıştay cinayeti dosyaya eklendi.
Üç yıl geçti. Savcılar, iddiaları destekleyen tek bir kanıtı dosyaya koyamadılar.
Olsun, “ne yaparsak oluyor” mantığı yürürlükte.
Hepsi tek bir amaca hizmet ediyor.
Herkesin bıkkınlık ve teslimiyetle kabulleneceği karmaşık bir yargılamayı
kabul ettirmek…
PLAN’DA YENİ AŞAMA
Şimdi Mahkeme “Delillerin değerlendirilmesi” safhasını atladı ve savunma aşamasına geçti. Oysa daha bir iki duruşma önce, sanıkların konuşmaları,
“delillerin değerlendirilmesi sırasında konuşursunuz.” denilerek engelleniyordu.
- Bu Dava’nın düğmesine 5 Kasım 2007 günü Vaşington’da Oval Ofis’te, Bush-Erdoğan görüşmesinde basıldığını, Fehmi Koru daha o zaman söylemiş ve yazmıştı.
Operasyon Merkezi anlaşılan şimdi yeni bir karar almış.
- Türkiye’nin parçalanmasını öngören plan,bilindiği üzere AKP-PKK anlaşması ile sona doğru ilerliyor.
Türk kimliğinin Anayasa’dan çıkarılması, anadilde savunma ve eğitim,
Eyalet Yasasının (özerklik) yanı sıra bir diğer madde af.
KCK tutuklularını ve Öcalan’ı yalnız başlarına affetmeyi millete kabul ettirmek zor. PKK’lıları, Ergenekon ve Balyoz tutukluları ile aynı torbaya doldurmak ve topluma
“bakın sadece PKK’lıları değil, askerleri, İşçi Partilileri ve aydınları da içerden çıkarıyoruz. Türkiye’nin barışa ihtiyacı var.” diyecekler.
Onun için artık “yüzyıl” sürecek davaya ihtiyaçları kalmadı.
En azından planları bu…
Bu Plan’ın Türkiye gerçeğine uyup uymadığına halkımız karar verecek.
==================================
Dostlar,
“Ergenekon davası” bundan daha iyi özetlenemezdi..
Dostumuz Gültekin’in kalemine ve yüreğine sağlık.
Evet, son sözü halkımız söyleyecek..
Bu arada ADD, 13 Aralık 2012 günü Silivri’de yapılacak olan
“karar duruşmasına” toplu katılım çağrısı yaptı..
Çağrıya vargücümüzle katılalım..
Sevgi ve saygı ile.
1.12.12, Ankara
Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net
SAYIN GÜLTEKİN’İN İDDİALARI VE SAVUNMASI KENDİ AYAĞINA KURŞUN SIKMAK ANLAMINA GELMEKTEDİR!..
Kur’an, 6236 Ayettir ve yaklaşık üç yüz senede profesör düzeyinde öğrenmek mümkündür.
Sünnet, sekiz yüz bin civarında Hadis’le, on binlerce menkıbeden oluşturmaktadır; Sünnet’te otuz kırk bin senede öğrenilir…
İçma ve Kıyas Hükümleri ise Milyonlarca ve Milyarlarcadır; İcma ve Kıyas hükümleri de, yüz binlerce senede öğrenilebilir…
Bu nedenle, Sünni Engizisyonu’nun birinci amacı devleti ve milleti, yüz binlerce senede öğrenilmesi mümkün Kur’an, Sünnet, İcma ve Kıyas Hükümlerinin altına yatırmak, aciz bırakmak, devletin ve milletin olası çaresizliğinden yararlanmaktır.
Mehmet Bedri Gültekin ne diyor?.. “Ergenekon’da Koşar Adım Karara..”
Anlaşılıyor ki; Ergenekon Davası’nın sanıkları, Fidel Kastro gibi “TARİH BENİ BERAAT ETTİRECEKTİR!” seviyesinde ciddi bir savunma yapamamışlar…. Haklı ya da haksız, bir Ağır Ceza mahkemesi’nin huzurunda olduklarını anlamamışlar. Ciddi bir savunma yapmayı da düşünmemişler… Balyoz Davası’nın sanıkları gibi, “şu delil incelenmedi, bu tanık PKK’lı,” diyerek ciddi bir savunma yapmayı da düşünmemişler. “Sonra bizi PKK ve KCK’lılarla birlikte affederler,” diye herkes için adalet istemeyi de düşünmemişler. Yalnızca, “biz vatanseveriz, terörizme, bölücülüğe ve bölücü teröre karşıyız,” diye kendilerini aldatmışlar.
Hakkınızda, binlerce sayfalık bir iddianame düzenlenmiş, aleyhinize yüz binlerce sayfalık delil bulunmuşsa; bir iki delilin incelenmemesi, tanıkların eski terörist ya da terörist olması, davanın kararını etkilemez. Mahkeme Huzuruna sanık olarak çıkmış kişilerin eski meslekleri, eski kariyerleri, eski rütbeleri, eski mevki ve makamları da adil bir Mahkeme heyeti tarafından dikkate alınmaz.
Sayın Gültekin, bu savunma anlayışıyla; PKK ve KCK’lılara af çıksa bile Ergenekon Davası sanıklarına af çıkmaz… Hiç merak etmesin… Adalet istemeyenlere adalet dağıtılmadığı gibi, “şunları affetmeyin,” diyenlere af çıkarmayı da kimse düşünmez…