Suay Karaman : HADDİNİ BİLDİRMİŞ

Suay Karaman

HADDİNİ BİLDİRMİŞ
İlk Kurşun Gazetesi, 8 Ekim 2012

AKP Genel Başkanı Tayip Erdoğan, partisinin 4. olağan kongresini izlemek isteyen bazı medya kuruluşlarına yasak getirdi. Bu yasağı “onlara haddini bildirmek de bizim cevabımızdır” diyerek gerekçelendirdi. Kendisini ve iktidarını eleştiren medyaya haddini bildirince, dağ gibi biriken tüm sorunlar çözüldü mü?
AKP’nin kongresini konuk olarak izleyenler arasında, Irak’taki emperyalizmin en aktif iş görenlerinin önde gelenlerinden Mesut Barzani’nin olması şaşırtıcı değildi. PKK terör örgütünün üyelerini Türkiye’ye teslim etmesi istendiğinde Barzani’nin yanıtı şöyle olmuştu; “Türkiye’ye bir Kürt kedisi bile vermem.” Suriye’deki Kürtleri eğittiğini açıklayan ve PKK terör örgütüne destek veren Barzani’ye kongrede bulunanlar “Türkiye seninle gurur duyuyor” şeklinde bağırdılar. Kongrenin konuklarından bir başkası kendi ülkesinde idama mahkum edilen Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık Haşimi idi. Hakkında interpol aracılığıyla arama kararı çıkartılan Tarık Haşimi, AKP Genel Başkanı’nın Davos’taki çıkışını unutmadığını söyledi. Kongrenin bir diğer konuğu ise, AKP Genel Başkanı’na “sen öndersin” diyen CIA tarafından devşirilen Filistin İslami Direniş Hareketi’nin (Hamas) sürgündeki lideri Halid Meşal idi.
Kongreye CHP ve MHP gibi muhalefet partilerinin yöneticilerinin çağrılmaması dikkat çeken bir durumdur. Ayrıca bazı medya kuruluşlarına ‘haddini bildirmek” amacıyla yasak getirilmesi de demokrasi dışı bir tutumdur. Bütün bunların yanında Barzani gibi emperyalizmin maşalarıyla gurur duyanlar, ‘ileri demokrasi’ masallarına inanan, bilinç yoksunu zavallılardır.

PKK terör örgütünü destekleyenlerle gurur duyanlardan, aynı ülkede yaşayan bizler de utanç duymaktayız.

Bazı medya kuruluşlarına haddini bildirmek isteyenler, yıllardır terör can alırken, neden PKK terör örgütüne haddini bildiremedi? Neden has ile başlayıp, haslı bir küfür eden Diyarbakır Anakent Belediye Başkanı’na haddini bildiremedi?
Haslı küfürü sineye çekenler, HAS Parti (Halkın Sesi Partisi) Genel Başkanı Numan Kurtulmuş’un AKP’yi yerden yere vuran eleştirilerine karşı neden haddini bildirmedi? “AKP’nin riyakâr davranan, millete tepeden bakan, saltanat heveslisi bir parti olduğunu, kamplaşmacı ve gerilimli bir siyaset izlediğini” söyleyen Kurtulmuş, AKP’yi Kemal Derviş’in ekonomik programını izleyerek bu politika ile Türkiye’deki herkesi borçlu hale getirmek, fabrikaları kapatmak, çiftçi ve esnafın işlerinin bozulmasına neden olmak, Türkiye’yi işsizlik ve fukaralık sürecine sürüklemekle itham ederek, özelleştirmelere karşı çıkmıştı. Bu ağır eleştirilerin ardından Numan Kurtulmuş iktidar partisine katıldı ve genel başkan yardımcısı yapılarak, ödüllendirildi. Haddini bildireceklerine, kurtulmuş gibi devşirerek susturdular.
Demokrat Parti eski Genel Başkanı Süleyman Soylu, geçmişte hükümet, iktidar partisi ve başbakan için çok ağır sözler kullanırken neden haddini bildirmedi? Şu soylu söylemler, Süleyman Soylu’ya ait: “Başbakan padişah olmak istiyor… Bu hükümete zıkkımın kökünü göstereceğiz… Hükümet yolsuzluk çukurunun içinde… Başbakan rantın babasını getirdi… At üzerinde duramayan ülkeyi de yönetemez…” Bu ağır eleştirilerin ardından Süleyman Soylu da, iktidar partisine katıldı ve genel başkan yardımcısı yapılarak, ödüllendirildi. Haddini bildireceklerine, soylu bir şekilde devşirerek susturdular.
Yangın yerine dönen ülkemiz, iç savaşın tam içindedir ve emperyalist isteklerin ‘sıfır sorun’ politikası sayesinde Suriye ile savaşın tam ortasındadır. İşsizlik, açlık, yoksulluk, yolsuzluk ve sürekli yapılan zamlar alıp başını gitmektedir. Subaylarımız, yurtsever aydınlarımız Silivri’de zulüm altındadır. Kahraman ordumuz, terör örgütü olarak gösterilmektedir. ‘İleri demokrasi’ aldatmacasıyla faşizmin içine çekilen ülkemiz, yıllardır emperyalizmin oyunlarıyla bölünme ve parçalanma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Sivilleşme ile ihanet birbirine karıştırılmıştır. Bu çetin koşullar altında yaşamaya zorlanan halk, siyasi iktidara haddini bildireceği günü büyük bir özlemle beklemektedir.
Siyasal iktidarlar, sona yaklaşıldığını anlayınca hırçınlaşırlar. Bu hırçınlık siyasal iktidarı demokrasi dışı tutum ve davranışlarda bulunmaya zorlar. Bunun sonucunda siyasal iktidar, kendilerine muhalif olanlara haddini bildirmek için ‘ileri demokrasi’ adını verdikleri faşizme sarılırlar.
‘İleri demokrasiye’ sarılanlar kendilerini usta olarak görseler de, deliğe süpürülmekten korkarlar.
Ancak yolun sonuna gelinmiştir ve korkunun faydası yoktur, süpürülecek delik çoktur…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir