Etiket arşivi: Yani mezar açılması kesin sonuca götüremez.

Özal’ın otopsisi..

Dostlar,

Eski Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın geçekte pek olan olağan ölümü üzerinde fırtınalar koparılmaya ve yapay gündem yaratılmaya devam edilmekte..
Buna “erdem” dışı bir nedenle karar verildikten sonra, ne yapılsa sonuç alınır.
Hiçbir şey yapılmasa da.. Yaşananlar bu kapsamda..

Aşağıda, Prof. Dr. Siber Göksel meslektaşımızın (büyüğümüzün) bize ulaşan
e-iletisini paylaşmak istiyoruz. Çok yararlı olacağı ve ışık tutacağı kanısındayız.

Sevgi ve saygı ile.
3.12.12, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

============================================

ÖZAL’IN ÖLÜM SEBEBİ NE?

ACİL BİR HASTALIK MI, ZEHİR Mİ?
BİLİNEMEZ.
ÇÜNKÜ OTOPSİ SONUCU YOK, OLAMAZ DA…

Prof. Dr. Sİber GÖKSEL

Emekli Türkiye Yüksek İhtisas Hastanesi Kardiyoloji Klinik Direktörü   

 

Zehirlenme (!?) meselesinde tam da tahmin ettiğimiz sonuca ulaştık. “Ergenekon ya da, askerler zehirledi” denilebilir. Ona benzer birşeyler geveleniyor. Ben Özal’la sağlığında bizim hastanede bir yakınını ziyarete geldiğinde tanıştım. Özal’ın tedavisi için  Amerika’dan Kardiyolog değil, kalp cerrahı olan DeBakey’in beklendiği söyleniyordu.

DeBakey’nin telefon talimatı ile Nöroşirürjiyen ya da Nörolog olan Dr. Cengiz’in
(eşi de papatya) takip ettiği biliniyordu. Özal çok kıymetli olduğu için Kardiyologlara kaptırmadılar. Özal’ın kalp hastası olduğu herkesçe malumdu. Prof Dr Mehmet Özdemir (benden önceki TYİH Kl. Direktörü) refakatinde  Amerika’ya anjio olmaya gittiğini biliyoruz. Sonra kalp ameliyatı için tekrar gitti ve DeBakey ekibine ameliyat oldu,

Ankara’daki kardiyoloji çevresinde, hiçbir kardiyoloji profesörü meslekdaşımın O’nu muayene ettiğini duymadım ama, Özal’ın TV ekranlarındaki görüntüsü nefes darlığı içinde olduğu izlemini veriyordu, dudakları da mordu. O’nu Türki devletlerde ikram olsun diye yedirdiler, çok şişmanlamış olarak döndü. Türkiye’ye geldiğinde yürümekte bile zorlandığı görülüyordu. Öldüğü sabah da geniş kahvaltı ettiği söylendi. Duyumlara göre nefes darlığı olmuş ve Doktor Cengiz’e telefon etmişler, “ne yapalım?” diye sormuşlar. Dr. da “koşu bandını kullanmasını” tavsiye etmiş. O da  koşu bandında hemen vefat etmiş. Bu ölüm şekli muhtemelen ani kalp yetmezliği ya da aritmiden ölüme benziyor..

Ben o sırada Türkiye Yüksek İhtisas Hastanesi Kardiyoloji Klinik Direktörü idim.
TV’de haberi duyunca “belki bize  gelir” diye hemen Kliniğimi hazırlattım. Özal ise Gülhane’ye gidecekken, durum çok vahim olduğundan Hacettepe’ye götürülmüş. Hastaneye girdiğinde zaten vefat etmişmiş. Bu “zehirlenme hikâyesi?” ile bazı kişilere bir de bu suçlama  yüklenebilir, iftira atılabilir. Bu itibarla Özal’ın köşkteki “görevli” kardiyoloji profesöründen (sanırım Prof. Hilimi… soyadını hatırlayamadım)
“kalp hastalığının evresi” hakkında bilgi alınması gerekir. Ya da var ise Özal’ı en son gören Kardiyoloji Profesöründen bilgi alınmalı. Kalp hastası bir insanın zehirlendiği
ileri sürülüyor, O Adli Tıp Kurumu da tam objektif mi? O’nu en son muayene eden doktor muhtemelen asker olabilir. Mutlaka bilgi alınmalı.

Ben o sırada mesleğim gereği kardiyoloji camiasında duyduklarımı yazıyorum.
Ama bu konu çok önemli, yapılacak iş ÖZAL’IN KALP DURUMUNUN BİLİMSEL İZAHININ MUTLAKA HEKİMİNDEM SORULMASIDIR. Aksi halde ölüm sebebi belirlenmeyecektir.

Ayrıca Rapor “zehir var” diye çıkarsa. Bu zehirin dozu nedir, ne kadar öldürücüdür. Acaba Özal neden öldü, zehir bulunur ise zehirden mi öldü? Otopsi yapılmadığı için bunu kimse iddia edemez. Bu ani ölümde acaba kalp damarlarında ani bir tıkanma mı oldu, beyine, akciğere büyük bir pıhtı mı attı, ne oldu? Otopsi yapılmadığı için bu bilinemez. Otopsi yapmaya da olanak yok çünkü, organlar kalmamış. O zaman
iş eksiktir, tamamlanmamıştır, bu durumda da bir karar verilemez.

Yani mezar açılması kesin sonuca götüremez.
Hukukçuların da böyle düşüneceğine eminim.