WHO’nun raporuna göre, dünyada yaklaşık olarak altı kişiden biri kanser nedeniyle yaşamını yitirirken, bu kayıpların %70’i düşük gelirli ve orta gelirli ülkelerdendi.
Rakamlar pek umut verici değil: 2012’de yaklaşık 14 milyon yeni kanser olgusu saptandığı düşünülürse, önümüzdeki 20 yılda yeni kanser olguları “%70 artabilir”.
Örgütün raporuna göre, düşük ve orta gelirli olan beş ülkeden yalnızca birinde kanserle mücadele politikaları için gereken verilere ulaşılabiliyor.
Kanserle mücadelenin başlıca yolu ise, erken tanı mekanizmalarının geliştirilmesi olarak tanımlanıyor.
Türkiye’de kanser verileri
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Mayıs 2017 verilerine göreyse, Türkiye’de her 5 ölümden 1’i kanserden. TÜİK’in verilerine göre ülkelerin 65 yaş altı kanserden ölüm oranları incelendiğinde 2016 yılında bu oran %28 olarak belirlendi. 65 yaş ve üstü için kanserden ölüm oranları ise Türkiye’de 2014 yılında %17, 2016 yılında %16 olarak gerçekleşti.
Amerikan Kanser Derneği’nin 2015’te yayınladığı “Kanser Atlası”na göre, Türkiye’de kanser, her yıl ortaya çıkan 148 bin civarındaki yeni vaka ve 91 bin 800 kansere bağlı ölüm düşünüldüğünde, “önemli bir halk sağlığı sorunu“.
WHO’nun raporuna göre, kansere bağlı ölümlerin üçte biri beş temel davranış ve beslenme alışkanlığıyla ilgili:
- Yüksek vücut kitle indeksi,
- Meyve ve sebze alımının düşük olması,
- Fiziksel aktivitelerde bulunmamak,
- Sigara kullanımı
- Alkol tüketimi
Erken tanı
Kansere bağlı ölümlerde en büyük risk etmeni, tütünlü ürünlerin kullanımı ve ölümlerin %22’si, bundan kaynaklanıyor. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), ekonominin kansere olan etkisinin büyük olduğunu ve giderek bu bağlantının güçlendiğini söylüyor.
Erken tanı politikalarının güçlendirilmesi ise, milyonlarca insanın kanserden kurtulması için en önemli konu olarak niteleniyor.
HPV, rahim ağzı kanserinin en önemli nedeni. En çok kanser yapan bu gibi virüslere karşı Dünya Sağlık Örgütü, 9-13 yaş aralığındaki kız çocuklarına aşı yapılmasını öneriyor.
Güvenli cinsel ilişki konusunda gerekli eğitimlerin verilmesi de kritik konulardan biri olarak tanımlanıyor.
Son verilerle Türkiye’de geçtiğimiz yıl 175 bin insanda “yeni” kanser tanısı kondu. Nüfus 2017 sonunda 81 milyon alınırsa, (175 bin / 81 milyon) x 100 bin formülüyle yüz binde 216 (216 E-05) gibi bir yılık insidens hızı bulunuyor. Bu rakam, Türkiye’de giderek büyüyor.. Geçtiğimiz yıl her 100 bin kişiden 216’sında yeni kanser tanısı konduğu anlamına geliyor. Kadınlarda erkeklerden biraz daha düşük.
Dünya genelinde 14 milyon yeni olgu tanısı konmaktadır. 7,5 milyar dünya nüfusuna göre yıkarıdaki gibi yıllık insidens (yeni tanı) hızı hesaplanırsa, (14 milyon / 7,5 milyar) x 100 bin = yüz binde 187 (187 E-05) gibi bir hız bulunmaktadır giderek artmaktadır!). Bu rakam Türkiye için, yukarıda yüz binde 2016 olarak hesaplanmıştı. Dolayısıyla Türkiye’de yılda her yüz bin kişi için dünya genelinden 29 kişi daha fazladan kanser olmaktadır.
Türk Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu Derneği, ‘Dünya Kanser Günü’ nedeniyle basın toplantısı düzenledi
Dernek genel merkezinde düzenlenen toplantıda
Türk Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu Derneği Başkanı Prof. Dr. Şuayib Yalçın, Dünya Kanser Kontrol Örgütü (UICC) Gelecek Dönem Başkanı Prof. Dr. Tezer Kutluk ve
Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü Kanser Dairesi Başkanı Doç. Dr. Murat Gültekin önemli değerlendirmelerde bulundu. Prof. Dr. Tezer Kutluk, UICC önderliğinde bu yılki
Dünya Kanser Günü temasının
“Efsanelere inanmayın”
şeklinde belirlendiğini belirtti. Kutluk, bu efsanelerin
– “Kanseri konuşmak zorunda değiliz”,
– “Kanserin belirti ve bulguları yoktur”,
– “Kanserle ilgili yapabileceğim hiçbir şey yok”
– “Kanser tedavisine hakkım yok”
şeklinde sıralandığını ve bu efsanelerin dünya genelinde ele alınacağını bildirdi. Kanserin erken tanısının önemine dikkati çeken Kutluk,
– “Kanser sinsi bir hastalık değildir aslında, belirti ve bulguları olan bir hastalıktır.
Sinsi olduğuna inanırsanız ona kurban olursunuz. Kanser alınyazısı değildir.”
diye konuştu.
Birleşmiş Milletler Uluslararası Kanser Ajansı (IARC)’nın yeni raporuna göre
kanserin dünyada bir numaralı ölüm nedeni olduğunu ve
önümüzdeki yıllarda bunun patlama düzeyinde olacağını ifade eden Kutluk şöyle devam etti:
* “Kanser her yıl 8.2 milyon bireyin ölümüne sebep olarak, tarihinde ilk kez diğer ölüm nedenlerini geçmiş ve tek başına bir numaralı ölüm nedeni haline gelmiştir.
Son 4 yılda dünya genelinde kanser sıklığı % 11 artış göstermiş ve yıllık 14 milyon yeni olguya ulaşmıştır. Bu sayı yaklaşık
İstanbul’un nüfusuna eşittir. Önümüzdeki 20 yılda kanserin % 75 artışla her yıl için 25 milyon yeni olguya ulaşacağı öngörülmektedir.” diye belirtti.
TÜTÜN, ALKOL, OBEZİTE, HAREKETSİZ YAŞAM KANSER RİSKİNİ ARTIRIYOR
Kutluk, Dünyada her yıl 30-69 yas grubunda 4 milyon kişinin kanserden nedeniyle beklenmedik şekilde erken öldüğünü belirterek, 2025 yılında bu erken ölümlerin 6 milyona çıkacağı düşünülürse, önlenebilir bu ölümlere karşı planlı, kararlı, uygulanabilir stratejiler ortaya konulmalıdır diye belirterek açıklamalarını şöyle sürdürdü :
“
2014 Dünya kanser raporu, kanser kontrolü ve hizmetlerinde ülkeler arasındaki farkın açıldığını göstermektedir. Kanserden ölenlerin sayısının yoksul ülkelerde, kestirilenden daha yüksek rakamlara ulaştığı belirtilmektedir. 2025 yılında kanser ölümlerinin %80’inin düşük ve orta gelir düzeyindeki ülkelerde görüleceği kestirilmektedir. Gelişmekte olan ülkelerde
enfeksiyonların önemli bir kanser nedeni olduğu bildirilmektedir. Örneğin insan papilloma virusu (HPV), rahim kanserlerinin %75’inin nedenidir. Aynı zamanda bu ülkelerde yaşayanlar Batı yaşam biçimini benimseyerek
artan oranda tütün kullanımı, alkol tüketimi, obezite ve fiziksel aktivite azlığı gibi bilinen kanser nedenlerinden kanser risklerini katlamaktadırlar. Bu açıdan, sağlık alanında alınacak acil tedbirler ve yatırımlar gelişmekte olan ülkelerin ekonomilerine önemli katkılar sağlayacaktır. Orta ve düşük gelirli ülkelerin sağlık sistemleri ve ekonomileri kanser yüzünden zorlanmakta, hastalığın artması sonucunda kaynak ve alt yapı yetersizliği nedeni ile kanserle baş etmek giderek daha da zorlaşmaktadır.
Dünya sağlık Örgütü raporuna göre orta ve dar gelirli ülkelerin salt % 50’si Ulusal Kanser Kontrol Planlarını yapmışlardır.”
2014 DÜNYA KANSER GÜNÜ ANA TEMASI “EFSANELERE İNANMAYIN”
Prof. Dr. Şuayib Yalçın ise Dünya kanser raporunun verileriyle paralel olarak Dünya Kanser Günü’nün 2014 yılı ana temasının, yanlış bilinenlerin ve gerçek dışı efsanelerin maskesini düşürmeye yönelik olarak “Efsanelere İnanmayın” olarak belirlendiğini söyleyerek şöyle devam etti:
“Kanserle ilgili bazı önyargıların kırılması gerekiyor. Türkiye’nin kanser tedavisinde şanslı ülkelerden biri olduğunu, ülke çapında önemli faaliyetler yapıldığını söyleyebiliriz. Ancak, özellikle hasta yakınları hastalarının kanserle başa çıkamayacağını düşünüyor, kişiyle ilgili kararları hastanın kendisinin değil, hasta yakınlarının vermesi eğiliminin yüksek olduğunu görüyoruz. Bunların her yönüyle konuşulması gerekiyor. Genellikle birçok ünlünün hangi kanserden öldüğünü, hangi evrede olduğunu hiç bilmeyiz. Türkiye’de kanser ve ölüm o kadar çok yan yanana konmuştur ki, sanki ‘kanser’ demek ‘ölüm’ demek gibi oluyor. Göreceksiniz ki kanser tanısı konulan hastaların çoğu ölmüyor artık. Artık bunu bilmek lazım” dedi. Yalçın ayrıca,
* Kanserden korunmak için
– sigaradan uzak durmak,
– sağlıklı beslenme ve
– sporun yanı sıra
– kanser taramalarının zamanında yapılmasını önerdi.
DÜNYA GENELİNDE EN ÇOK ÖLÜM AKCİĞER KANSERİNDEN
Sağlık BakanlığıTürkiye Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü Kanser Dairesi Başkanı Doç. Dr. Murat Gültekin,
4 Şubat Dünya Kanser Günü vesilesiyle dünya ve Türkiye ile ilgili kanser verilerini açıkladı… Ülkemizde ölümlerde ilk sırada kalp, 2. sırada kanser gelmektedir. Türkiye’de kanserden ölüm oranı yaklaşık %20’dir. Yani
ölen 5 kişiden 1’i kanserden hayatını kaybediyor.
Her yıl 80 bin kişi kanserden dolayı hayatını kaybetmektedir.” diye konuştu.
Dünya genelinde, en çok ölüme neden olan kanser türünün
akciğer kanseri olduğunu bildiren Gültekin, “Türkiye,
Fransa,
Kanada, AB ortalaması,
İngiltere ve
Japonya ile kıyasladığımız zaman ülkemizde kanser görülme sıklığı daha azdır. Üzücü nokta ise Türkiye’de
önlenebilir kanserlerin ön planda olması. Burada
tütüne ve obeziteye bağlı kanserler önemli bir yer tutuyor. Bu konuda yürüttüğümüz kontrol programlarına sıkı sıkı sarılmak gerek ve vatandaşlarda
farkındalık yaratıp davranışsal değişiklikler oluşturmamız gerekiyor.” diye konuştu. Kanser sıklığının erkeklerde yüz binde 270, kadınlarda yüz binde 173 olduğunu aktaran Gültekin, kadın erkek ortalamasının her yüz bin kişide 221 olarak gerçekleştiğini anlattı.
Erkeklerde en sık %25’lik oran ile akciğer kanserinin, %11 oranında prostat kanserinin, %8 oranında mesane kanserinin, %7 oranında bağırsak kanserinin, %6,2 oranında mide kanserinin görüldüğünü ifade eden Gültekin; kadınlarda ise %24 oranında meme kanserinin, %8,5 oranında tiroid kanserinin, %7,9 oranında bağırsak kanserinin, %yüzde 5 oranında rahim kanserinin, %5 oranında da akciğer kanserinin görüldüğünü belirtti.
*****
Erken tanı amaçlı KETEM adlı Sağlık Bakanlığı Birimleri önemli. Ülkemiz genelinde sayıları 180’i aşıyor (Ankara’da 7).
Türkiye Ulusal Kanser Savaş Programı halen yürütülmekte. Bu bağlamda 50 yaşını geçen tüm yurttaşlara ücretsiz kolonoskopi taraması yapılarak kalın bağırsak ve anüs kanserlerinin (kolo-rektal kanserler) erken tanısı hedeflenmekte. Yurttaşların yukarıdaki önlemlere ek olarak bu olanakları da kullanması önerilmektedir.