Etiket arşivi: Tüm çalışanların sözleşmeli

KAMU HASTANELERİNİ KAYBETTİK


Dostlar
,

Kamu Hastane Birlikleri adı altında altyapısı yine halka finanse ettirilerek iyileştirilecek, personel fazlası tasfiye ediecek, çalışanların giderek sözleşmeli kılınarak ucuz emek kölesi yapılacağı sözde “Birlik” yönetiminin elinin rahatlatılacağı, süreç içinde Hazine’den doğrudan-dolaylı aktarımların da (arsa, bina vb.) bu yapılanmalar, yani Milletin Hastaneleri, “toptan” satış için gelin kız gibi hazırlanıyor..

İşte “Adalet ve Kalkınma Partisi” diye kasılan AKP’nin sağlık politikası bu..

Bu konuda sitemizde epey yazı ve power point dosyaları var..

Ne diyordu Büyük ATATÜRK :

  • Devlet olma savındaki siyasal kuruluşların EN BİRİNCİ ödevi halkın sağlığı ve sağlığıdır.
  • Çünkü Cumhuriyet her bakımdan donanmış insanlara  gereksinir..

Bu temayı ters yüz edin, AKP’nin misyonunu bulacaksınız..

Bunun için iktidar yapıldı..

Kritik sorunu bir kez daha gündeme taşımak üzere, ayın Nihal Kemaloğlu‘nun 17.11.12 / AKŞAM makalesini sitemize taşıdık.

Sevgi ve saygı ile.
Ankara, 21.1.13

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

================================================

KAMU HASTANELERİNİ KAYBETTİK!

Nihal Kemaloğlu
AKŞAM
, (17.11.12)

Halkımızın haberi olmayabilir ama 3 Kasım 2012 itibarıyla tümü kamu kaynaklarıyla kurulan ve ‘anayasal hak’ sağlık hizmeti vermekle yükümlü
devlet hastanelerimize devlet memuru olmayan CEO/genel sekreterleri atanarak, ‘kârlılık’ temelli yönetim modeli yürürlüğe girdi.

Geçen yıl yasama organını yani halk iradesini hiçe sayarak gece yarısı çıkartılan 663 Sayılı Kanun Hükmündeki Kararname gereği, tüm devlet hastanelerinin temel hizmet felsefesi bütünüyle değiştirilmişti.

900’e yakın devlet hastanesi, yine ters gösterenli bir adla yani kamuyla ilişkisinin koptuğunu gizleyen ‘Kamu Hastane Birlikleri’ başlığında toplanarak, doktor ve devlet memuru olmayan ama iktidar partisiyle yakın organik bağları dolayısıyla seçilmiş CEO’ların yönetimine bırakıldı.

Neoliberal kit 

Kamu Hastane Birlikleri, 40 milyar TL’lik bütçesi, 100 CEO’nun oluşturduğu
10 bin bin dolyında kadrosuyla, devlete tek sorumluluğu ‘kârlılıkla’ ölçülen
yeni neoliberal KİT’imiz olacak.

Yani devlet hastaneleri, kapitalist felsefenin en düşük maliyetle en yüksek kâr elde etme esasına göre kendi aralarında amansız rekabete sokulurken, CEO’ların sözleşmeleri de, kattığı ‘kârlılığa’ göre yenilenecek.

Dolayısıyla rekabetin ‘nitelikli sağlık hizmeti/halk sağlığı idealiyle’ yer değiştirdiği bu sistemde, nereden tasarruf edileceğini, sağlık hizmeti bileşenlerinden neyin ‘ucuza’ çıkartılacağını ve ‘kâr’ adına nasıl ölümcül risklerle karşılaşacağımızı varın siz hesap edin!

Hükumetin on yıldır ‘benim vatandaşım parasız her hastaneye gidecek’ hamaseti ve doktorların ‘halkı değil, cebini düşünen meslek grubu’ söylemiyle kurulan devletin sağlık hizmetini, ‘hasta müşteriye satılacak sağlık paketine çevirme’ sürecinin en son noktası, Kamu Hastane Birlikleri’yle koyuldu.

Elbette ki devlete liyakat bağıyla değil, diğer devlet hastaneleriyle giriştiği rekabet doğrultusunda bilanço ‘kârlılığıyla’ bağlı CEO’lar, yönettikleri hastanelerin ‘sınıfını’ yani ‘gelirini’ yükseltmekle yükümlüler.

Devlet hastanelerinin ‘özelleştirme öncesi’ aşaması olacak bu dönemde CEO’ların başarısı, en ucuz sağlık emekçisini bulmak ve aşırı çalışma koşullarıyla hastaneyi minimum masrafla işletip yüksek karlılığa erişmek olacak.

Paranıza göre hastane

Tüm çalışanların sözleşmeli, taşeron elemanı, güvencesiz olduğu ‘tecrübe ve birikim sürekliliği olmayan’ hastanede acil, yaşamsal ve yerine koyulmayacak değerde bir kezlik sağlık hizmetinin teliğini doğrudan yaşayıp görecek ya da göremeyecektik…

A, B, C, D, E diye sınıflandırılan Kamu Hastane Birlikleri, katkı, katılım ve ek ücretler farklılıklarıyla toplumu 5 ayrı sınıfa ayırıp her vatandaşı parasına uygun devlet hastanesine yönlendirirken bu hastanelerin verdiği sağlık hizmetleri niteliğinin de doğal ki pahalıdan ucuza değişeceği kesindi.

Şimdi merak ediyoruz; yıllardır doktor karşıtı söylemle ‘biz biliriz, bıçak parası ister bunlar’ diyerek halk kitlelelerinin nazarında ‘doktorları’ sağlık sisteminin çarpıklığının tek nedeni gösteren anlayış, halkın parasıyla yapılmış hastaneleri ‘CEO-kârlılık’ şirket modeline çevirdikten sonra hangi popülist söyleme sığınacaktı?…