Etiket arşivi: Nanometrik bir protein sarmalı

EVRİMİN GÖRKEMLİ GÖSTERİSİ

EVRİMİN GÖRKEMLİ GÖSTERİSİ

Dr. Ceyhun Balcı

Covid-19 Küresel Salgını aklın ve bilimin rehberliğinin önemini anımsatması bakımından önemli ders verdi. Her düşünceden, inançtan ve eğilimden olup can derdine düşenlerin akla ve bilime kulak vermeye zorunlu olmaları kuşkusuz değerli bir gelişme.

Çokça sorulan bir sorudur!

Özellikle de, evrimi küçümseyenler, böyle bir şeyin gerçek olamayacağını savlayanlar için kendilerini kurtarma sorusudur!

Her ne kadar bilimin dinle bir derdi yoksa da dincilerin bilimle derdi olduğu muhakkaktır.

Soruya dönersek!

Gelişmiş canlı insan ya da ona eşdeğer gelişmişlikteki bir başka canlıdaki evrimi gözlemlemeye yaşam süremiz yetmez. Hatta, kuşaklar boyunca süren evrime tanıklık için en azından yüzbinlerce yıl gerekir.

İşte bu ayrıntıdan güç alan çok bilmiş dinciler ya da evrim karşıtları kendilerince karşıtlarını zor durumda bırakacak soruyu patlatırlar.

“Evrimle ilgili örnek verir misiniz?”

Tek hücreli canlılar ya da virüsler gibi hücresel canlı bile olmayanların evrimi ilk akla gelen örneklerdir. İnsan yaşamı bu ve benzeri canlılardaki evrimleşmeleri gözlemeye fazlasıyla yetse de gözle görülmeyen, elle tutulmayan bu canlılarla ilgili örnekler de evrim karşıtlarını doyurmaya yetmez çoğu kez.

Covid-19’un etkeni olan virüs yarasadaki yaşamını bir yana bırakıp insana geçerek evrim gerçeğini gözümüzün içine soktu.

Mutasyon geçirerek evrimleşti. Ne ki, bu evrimleşme virüsün yararına insanın zararınaydı. Unutulmamalı! Canlıların evrimi hemen değişmez şekilde kendi yararlarına olmayabilir. Bugün yeryüzünün egemeni olan insanın da mükemmel sayılamayacak pek çok evrimsel değişim gösterdiği bir gerçektir.

Şimdilerde ne aşısı ne ilâcı olan virüsten beklentimiz kendisi zararına, insan yararına mutasyonla evrimleşerek başımıza dert olmaktan uzaklaşması biricik umudumuzdur.

Başka deyişle, evrimleşerek bizi hastalandıran mikroorganizmanın yine evrimleşerek bizi hastalandırmaktan vazgeçmesini diliyoruz. Elbette, virüs ne bizim çektiklerimizin farkında ne de bizi duymakta!

Gerçekte virüsün tek derdi kendi yaşamını sürdürmek! Bunu başardığı sürece kendisini yaşatacak, bizi ise şanslıysak hastalandırmakla yetinecek! Daha kötüsü ölümümüze yol açacak. Virüsün bizi öldürmesi virüs açısından başarılı bir eylem gibi görünse de; yaşamını sürdürmek için bir başka insan bulma zahmetine de girmesi anlamına gelecek!

Korku yaratan, ürküten ve sonu ölümle bitebilen bu yolda biz insanların önemli bölümünün evrimin görkemli gösterisini fark etme gibi bir seçeneği yok.

Çinliler yarasa yemeseydi türünden yerlerde sürünen bir söylentiye kulak asan insanlığın evrim gerçeğiyle tanışma fırsatıdır aynı zamanda Covid-19 küresel salgını!

Bilim için de fırsat doğmuştur böylelikle!

Ancak, bu fırsatı dinle hesaplaşmak için değil de çok daha akılcı kullanmak gerekir.

Bir de bilimin ve evrimin görkemli gösterisinden kaynaklı fırsat kullanılırken BİLİMCİLİK sapkınlığına düşülmemelidir.

Unutulmamalıdır ki; toplumların kültürel eğilimleri bir olayla farklılaşma gösterecek denli köksüz değildir. Buna karşılık, Covid-19 küresel salgını kültürel düzlemde iz bırakacak boyutta etkiye sahiptir.

Nanometrik bir protein sarmalının yarattığı onca olumsuzluğa karşılık bırakacağı derin iz olduğunu da görmezden gelmemek gerek. Bu izi olumluya dönüştürmek de bilimciler başta olmak üzere akıl ve bilimin yol göstericiliğini rehber edinmişlerin elindedir.

Dinciliğin karşısına dikilirken dinciliğin hatasına düşmeden akıllıca davranmakta sayısız yarar var!

Tersi durumda bağnazlık duvarına çarpmak kaçınılmaz olur!

Okuduğunuz yazının esin kaynağını aşağıdaki bağlantıdan okumanız dileğiyle.

Karantina ve sonrası Türk toplumu… Bilim, din ve kültür çelişir mi?