İZMİR’in DAĞLARINDA AÇAN ÇİÇEKLER SOLMASIN…
Koca Nazım’dan sonra Memetçiğin İzmir’i kurtarışını anlatmak ne mümkün… En iyisi, sözü yine Nazım’a bırakmak…
saat beşe beş var.
topçu evvel mülâzımı Hasan’ın
yaşı yirmi birdi.
kumral başını gökyüzüne çevirdi,
kalktı ayağa.
baktı, yıldızları ağaran muazzam karanlığa.
şimdi bir hamlede o kadar büyük,
öyle şöhretli işler yapmak istiyordu ki
bütün ömrünü ve hâtırasını
ve yedi buçukluk bataryasını
ağlanacak kadar küçük buluyordu.
yüzbaşı sordu :
– saat kaç?
– beş.
– yarım saat sonra demek…
…
Teğmen dediğin böyle olacak, içi içine sığmayacak, yüzbaşı dediğin soğukkanlı…
98956 tüfek
ve şoför ahmet’in üç numrolu kamyonetinden
yedi buçukluk şnayderlere, on beşlik obüslere kadar,
bütün âletleriyle
ve vatan uğrunda,
yani, toprak ve hürriyet için ölebilmek kabiliyetleriyle
birinci ve ikinci ordular
baskına hazırdılar….
…
– beş otuz…
ve başladı topçu ateşiyle
ve fecirle birlikte büyük taarruz…
sonra.
sonra, düşmanın müstahkem cepheleri düştü.
…
sonra, 30 ağustosta düşman kuvâyı külliyesi imha ve esir olundu
…
sonra.
sonra, 9 eylülde izmir’e girdik
ve kayserili bir nefer
yanan şehrin kızıltısı içinden gelip
öfkeden, sevinçten, ümitten ağlıya ağlıya,
güneyden kuzeye,
doğudan batıya, türk halkıyla beraber
seyretti izmir rıhtımından akdeniz’i.
“Dünyanın hiçbir ordusunda Türk askeri kadar yüreği temiz ve büyük bir asker görülmemiştir.” / Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK