Etiket arşivi: Karadon grizu patlaması

MERHABA ERMENEKLİ RECEP AMCA

MERHABA ERMENEKLİ RECEP AMCA

Selam ederek başlamak en iyisi…

“Acı yıllandı. Yürek küllendi… Hatırladım gene derdim dillendi!” derdi ninem.
Ve ardından da derin bir of çekerdi yaşamındaki acı bir kareyi hatırlayınca…
O ihmalin kara tablosu senin ve Ayşe Teyze’nin yüreğini hala nasıl yaktığını kendi yüreğimden biliyorum. İnsanlık erdeminden nasiplenememiş olanların bile bile başımıza bela ettikleri
bu acı tablonun yasal ve de sosyal yaraları sarılabilmiş değil hala…
Halini sormayı düşüremiyom üzerime. Sen nasıl olsa, nasılsın’a şükürle cevap verirsin. Arzetmezsin halini. Cebinde kuruşun yokken oğlunun borçlarını yüklenmeyi ahlakın gereği bilirsin. Bilmezsin ki katrilyonluk saraylar senin ezilmişliğin üzerine dikilmiş birer “onur(!)” anıtıdır… Yaşını bilmiyorum. 100’ünde gibisin. Ben 70’indeyim. Daha önce görmüşlüğüm
yok seni.  Lanet olsun ki o güne; o kokuşmuş kahrolası soygun düzeninin kara haberiyle
tanıdık sizleri.

Deryayı bilmeyen balıklar kadar kör; körelmiş vicdanlar kadar duyarsız, ve duyarsızlığa
kayıtsız kalacak kadar arsız bir toplumun bir ferdi olmaktan utanmıştım o gün…
O kahrolası günde dünya tanıdı seni ve “Yüzme de bilmezdi Tezcan’ım” diye dert yanan
Ayşe Teyze’yi. O yırtık kara lastiklerin içinden bir çift ayak olup çıkıverdin önümüze…
Kokuşmuşluğun son aşamasıydı izlediklerimiz. Görünen o ki; sonuncusu da olmayacak. Bugünden belli. Karavicdanların, aldırmazlığı kara habere dönüşerek sürecek karartma. Soma’nın hangi derdine çare olundu ki; Ermenek için umut var olsun…

Dertler sıradanlaşınca, kaşarlanmış siyasetin kanamıyor nasırlı vicdanı!…

Oysa; salt bir Ayşe Teyze – Recep Amca görüntüsü değildi gündeme düşen.
Kahreden yoksulluğun acı faturasının kimlere ödetildiğinin resmiydi o.
TOKİ borcuyla kurulan kaç-ak sarayların da tam boyut resmi de vardı orada!..
Birilerinin adına kara paraya çevrilen o sömürünün bedeli, kara haber olup ulaşınca vicdanlara; çürüme aşamasına gelmiş kokuşmuşluğun boyutu bir kez daha serildi gözler önüne!…

“Kim denetledi orayı!..?.. Kim yapmadı – savsaklandı görevini!?..
Ve asıl önemlisi; siyasetin kiriyle yiten canların hesabını verecek, daha da önemlisi sonuna dek soracak var mı?” diye sormuştuk o gün de… Hala soğumamışsa yürek henüz sorular yanıt
bulmamış demektir. Hesapsız bırakılmış acılar ne yazık ki başka acılara davet anlamı taşır!…

Hak aramanın yolları tıkanıp, köleliğe mahkum kılınan çaresizlik kader midir!?..
Ermenek’te bir kez daha pusuya düşürüldü emek, … Dün Soma’daydı o hain pusu..
Daha önceleri  de; Küre’de, Dursunbey’de, M. Kemalpaşa’da, Zonguldak’ta, Kozlu’daydı.
Ve Türkiye; Dünya’nın en büyük (!!) 17. eknomisiy(miş)(!).
Ölümlü iş kazalarında Avrupa 1.si; Dünya 3.sü… Bizden öncekiler de Afganistan, Pakistan…

Canı korumaktan aciz 17. büyük ekonomiyi al başına çal eyyy kirli siyaset(!?)…

Senin payına yoksulluktan gayri ne verdi o 17. büyük ekonomi; Ermenekli Recep Amca!…
Somalı Ramazan’a sor bakalım… ne vermişler eline!…?
Feleğin Recep’lere farklı muamelesi ilahi adalet emrinin gizliden tecellisi mi acep?..
Sadece, göz kulak, ağız, burun, ciğer çürümezmiş meğer, vicdanlar da çürürmüş.
Kazalar fıtratın gereğiymiş…Yani; bilesin ki Ermenekli Recep amca; madenin ekmeği, ölümcül(müş). Bu vicdan çürümüşlüğü altında hangi hukuk korur ki seni!..
Yağma Hasan’ın böreğinden yağlı kuyruk kapma yarışında adın yok senin!..
Kara bahtın, kem talihin; kömür karasıyla buluşurken,  bir çift kara lastik senin payına düşen!…
Eskiyenin yerine, utancından kendi elleriyle devletin giydirdiği yeni bir çift kara lastiği de;
milli hasıladaki sanal hesabından payına düşen 15.000 $’a say!..
Anlaşılan o ki; hırsız doymadan senin payına daha fazlası yok!…
Ne var ki; onun da doyası yok!.. Keşke aşinası olabilseydin şu güzel beyitin!..
(AS: Tevfik Fikret’ten..)

Yiyin efendiler yiyin; sonu gelmez iştah sizin!..
Han sizin, hamam sizin, şeref sizin şan sizin.
*
ERMENEKLİ RECEP AMCAYA MEKTUP

Kokuşmaya neden olan unsurları sistem kendisi üretir. Besler-büyütür.
Kara para; kara haberlerle bereket bulur. Vicdanını karartmazsa; 3’ü; 5 olamaz ki sömürgenin.
İşte o kokuşmuş soygun düzeninin; kader diye yutturduğu, takdir-i ilahi diyerek çıkarı için kirlettiği inanç da; sömürü adına kurulan tuzağın ta kendisi..
Senin de, senin gibilerinin de… tüm emekçilerin de kurtuluşu ancak bunu kavrayabildiğin gün gerçekleşecek Ermenekli Recep Amca!.
Ağacın kurdu kendi beslemesidir. Toplumun hırsızı, arsızı-soysuzu-egoisti-çıkarcısı-aymazı-haini toprakta bitmez; kendi bireyleridir…İhanet yerli malıdır. Hain ithal edilmez yani…
O doymaz iştahın, bir çift kara lastiğe mahkum ettiği “Recepler” in hep mi kalacak ah’ları yerde!?.. Kokuşmuşluk sür-git hayat bulsun!?.. Niye!!… Reva mı bu ucuz ölümler!?…
*
Sabır taşı çatlar bir gün!.. Çatlamalı da!.. Bu dünyada kurulmalı huzur-u mahşer.
Madem ki kul hakkıyla huzuruma gelmeyin demiş Tanrı; Memetler; Aliler, Recepler de
bu dünyada hesaplaşmalı… Yani ki; “Uzun çöp kırılmalı; kısa çöp hakkın amalı!”

Biliyorum Recep Amca… Sözlerim sana ulaşmayacak. Ulaşsa da senin için çok bir anlam taşımayacak!.. Bunu bilerek yazıyorum. Keşke; bir tek şunu bilebilseydin: Senin adına verilen savaşın zaferiyle “insanlık” kurtulacak!… Önünde sonunda olacak bu!… İnan!..
Senin ve Ayşe Teyze’nin ellerinden öperim. Tezcan’a da ışıklar dilerim.
*
KARA… KAPKARA!….

Bir kara bahtın mahkumu kılınmışsa ömür;
vız gelir yaşam…
Baretin ışığı kör kandil…
kazmanın sapı yoldaş!…
Sabahın köründe çöker.. ocakta akşam!…
Derin dehlizlerin yalnızlığında nefes…
tek arkadaş….

Kara bahtına yanmayı bilmez ki, isyana dursun…
Hep karadır onun gözünde dünya..
Güneş kara, yazgı kara, haber kara… bahtı kara.
Tesellisi kömür karası.. karşılığı ekmek parası…
Ve her sabah helallik verir; evden çıkarken madencinin karısı…
Yaşam ile ölümün dost olduğu yer, tam da burası!…
Yüz karasından olmasın da; varsın, kömürden olsun karası…
Kömür karası, can yarası… ekmek parası….
Zonguldak, Soma…Kozlu… Ermenek burası!…
Ve bir çift kara lastik bedeli kadar ucuz ölüm,
Dönülüp bakılmaz ki; neresindeyiz ömrün!…
Buralarda yaşanır acının hası!…
Dün de o yırtık kara lastikle dolaşırdı madencinin babası!…
Görmemek ayıp, bilmemek aymazlıktan öte…
Bilmezmiş gibi davranan o sahte surat!…
Sahtekarın dik alası!…
Öleni olmayan için ne kolaydır tesellisi ölümün…
Fıtratında varmış madencinin ölümcül iş kazası!…
**
Yüzme de bilmezmiş Tezcan’ı. Öyle dedi anası…
Tezcan neyse de; devlet babanın onurunu kırdı..
Baba Recep’in; kara lastik, yırtık ayakkabısı
Tam da babalığı göstermenin sırası…
Baba kesildi devletin kaymakamı valisi,
Eskiyen kara lastiğin yerine…
yine bir çift kara lastik en iyisi….
**
Bir çift kara lastikle ödendi ölümün can bedeli
**
İbret alınsın diye…;
Ve görenler tükürsün diye…
Tam da maden ocağının önüne;
Kara lastiği can bedeline eş görenlerin;
Boylarınca; heykelleri  d i k i l m e l i  …

Mehmet Halil Arık
Emekli eğitimci – DENİZLİ
mehmethalilarik@gmail.com

===================================

Dostlar,

Ermenekli Recep Amca ve onlar gibi milyonlarcanın acısını yüreğimizde duyumsayarak,
bunun onların acısını dindirmeyeceğini de bilerek; insanımıza yaşatılan acılardan
bir örneği sizlerle paylaşıyoruz. Denizli’den dostumuz Sayın Mehmet Halil ARIK’a
yüreğine ve aklına sağlık.. diyoruz, Sayın Arık’ın şiirlerine bu sitede daha önce yer verdik.

Facianın 1. yılında Ermenekli Baba Recep Amca’ya, Maden Şehidi oğul Tezcan’a,
“yüzme de bilmezdi Tezcan’ım” diyerek vicdanları titreten Anne Ayşe Teyze’ye selam olsun!

yasli-cift-icin-ermenek-kaymakamligi-nin-6705831_x_7999_o

Madende her şeyin sorunsuz olduğunu raporlayan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın
İş Güvenliği Denetçileri ile onların ifadesine başvurmak isteyen Savcılığa izin vermeyen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanını (Urfa Yüksek İslam Enstitüsü mezunu Faruk Çelik)
tarih önünde kınıyoruz. Bakan izin ver(e)miyor, çünkü sermayenin güdümündeki iktidarlar özellikle yandaş sermayeyi denetleyemiyor, denetlemek işine gelmiyor. Denetçilere de bu yönde politik baskı yapılarak “gitmeyin üstlerine..” deniyor. Bu denetçilerin savcı tarafından ifadesi alınabilirse, ister istemez gerçekleri belirtecekler, bu da AKP için ağır bir siyasal fiyasko olacak..

Bu durumda, Ermenek maden faciasının kurbanı 18 maden şehidinin gerçek katili kim?
Soma’da verilen 301 maden şehidi için durum farklı mı??

AKP’nin 13 yılı doldurmak üzere olan kesintisiz tek başına iktidarında 2015 Ekim ayı katılmadan 16.058 işçinin iş cinayetlerine kurban verilmesinin sorumlusu kim?
Üstelik Ermenek için İstanbul Tabip Odası’nın bu madeni su basabileceğine ilişkin
yazılı uyarılarna karşın, açanlardan hesap sorulamayacak mı?
Sorulamıyorsa, nedeni AKP’nin yargıyı da ele geçirmesi deği midir??

Karadon grizu patlamasında feci biçimde can veren 30 emekçi için “güzel öldüler” diyen
AKP’li Prof. Çalışma Bakanı kim?
Madenci kıyımlarını “.. bu işin fıtratında var..” diyen Başbakan Bay RTE değil miydi??

Davalar neden ilerlemiyor? Sorumlular neden ceza almıyor??

Halkımız, özellike emekçiler bu soruları sormalı ve yanıtını bulmalıdır..
Bu cinayetlerin sorumlusu, yerli – yabancı sermaye yanlısı hatta onun mutlak güdümünde olan AKP iktidarıdır.. 1 Kasım seçiminde AKP iktidardan indirilmezse bu acılar artarak yaşanacaktır!

Sevgi ve saygı ile.
30 Ekim 2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com