Prof. Dr. Ahmet Ercan’dan sarsıcı uyarı:
“Kanal İstanbul, Türkiye ve İstanbul’un çıkarlarını yok edici bir eylem”
Uğur Dündar
SÖZCÜ, 27.12.19
Sevgili okurlarım,
Bu yazıda Kanal İstanbul denince özellikle deprem konusunda zihinlere takılan soruları, bir uzmanın, Jeofizik Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan’ın görüşleriyle yanıtlandırmaya çalışacağım.
Prof. Ercan’a göre; Kanal İstanbul, Marmara Denizi altından, doğu-batı doğrultulu uzanan Kuzey Anadolu Kırığı üzerinde değil, ona dikey Küçükçekmece Gölü’nden Terkos’a doğru uzanan kara kesiminde olacağından, ana depremi yaratacak kırıkla bir bağlantısı bulunmuyor!..
★★★
Peki Kanal’ın, varolan kırıklar üzerinde deprem yaratma olasılığı var mı?
Hoca bu soruyu da şöyle yanıtlıyor:
“Kanal İstanbul, Küçükçekmece içinden geçen 3 tane ikincil kırıkta da deprem yaratacak bir yük oluşturmaz. Kaldı ki, yapılacak kazıyla 6 milyar tonluk kaya kaldırılarak, bunun yerine 1,5 milyar tonluk su yolu ağırlığı konacağından, ek yük getirmez. Tam tersine 4 kat ağır yükü üzerinden alır. Ayrıca Küçükçekmece ile güneyinde beklenen en sığ depremin odak derinliği 5 bin m ile 10 bin m arasında değişiyor. Kanalın derinliği ise yalnızca 25 m. Ek yük bindirmeyeceği gibi, en az 1/200 ile 1/400 oranında yükü azaltır. Bu devede bir tüy bile değildir…”
Prof. Ercan “Kanal İstanbul heyelanlara neden olur mu?” sorusuna ise sarsıcı yanıtlar veriyor:
“Karadeniz’in suyu Marmara’ya göre 30 cm daha yüksek. Dinyeper, Dinyester, Tuna, Kızılırmak, Sakarya nehirleri ile beslenen, göreceli olarak tuzu az, ayrıca daha soğuk olan Karadeniz’in suları, Türk Boğazları’ndan yaklaşık 5 ile 10 km/saat hızla akmakta. Lodosun estiği günlerde Karadeniz, 80 cm dolayında şişebiliyor. O nedenle gemiler lodoslu dönemlerde Karadeniz’e giderken adeta tırmanırlar. Karadeniz’e su getiren nehirlerin beslenme havzalarında yağışın %10 azalması, iki deniz arasındaki yüksekliği 25 santimetreye dek düşürebiliyor. İstanbul Boğazından suyun Marmara’ya akış hızı, mevsimlere ve koşullara göre 4 – 18.5 km/saat arasında değişiyor. Açılması düşünülen, Kanal İstanbul’dan geçecek su kütlesinin büyüklüğü 800 m3/saniyedir. Bu büyüklük ve hızda akışa geçecek su kütlesi, durgun, ayrıca yarı tuzlu, bir su kulağı (lagün) olan Küçükçekmece Gölü’nde, birdenbire bir devinime neden olacak. Bu devinim, Küçükçekmece Gölü’nün doğusundaki, Küçükçekmece Merkez, Kanarya, Cumhuriyet Mahallesi ile Menekşe kesimlerini, batı yönünde de Avcılar’ın, Firuzköy ile İstanbul Üniversitesi ve Esenkent’in Turan yöresindeki yerleşme birimlerini doğrudan etkileyecek. “Gürpınar birimi” diye anılan yamaç, killi, kumlu, gevşek, heyelan yapan topraklarla kaplı ve oldukça kaygan. Bir deprem anında ya da onu dengede tutan topuğunun aşınması sonucunda %13’lük eşik değerini aştığında heyelan oluşturabiliyor. Karadeniz’den, 4 – 18.5 km/saat hızla Küçükçekmece’ye gelecek su, deniz kulağını dingin durumdan, etkin duruma dönüştüreceğinden, heyelan alanlarının topuklarını aşındırarak, başta İstanbul Üniversitesi, Firuzköy ve Kanarya kesimlerine doğru heyelanın ilerlemesini tetikleyebilir. Bu durum da var olan yapılar için büyük tehlike yaratır…”
★★★
Prof. Ahmet Ercan, Kanal İstanbul’un Avcılar Depolama Limanı çevresinde heyelan yaratma riskinin yüksek olduğunu ve Küçükçekmece Deniz Kulağı’nın bir daha geri gelmemek üzere bozulacağını belirttikten sonra sözü “Beklenen büyük depremlerin Kanal İstanbul’a etkisi olur mu?” sorusuna getiriyor.
“Kuzey Marmara’da, Kuzey Anadolu Kırığı üzerinde iki yerde deprem bekleniyor. Bunlardan birinin Küçükçekmece’nin 10 ile 25 km açığında ve 6.4 ile 6.7 büyüklüğünde, ötekisinin ise Marmara Ereğlisi önünde gerçekleşeceği ve 7.0 ile 7.2 büyüklüğünde olabileceği hesaplanıyor. İkisinden çıkacak toplam enerjinin 7.3 olmasını beklemekteyim.
Böyle bir deprem çiftinin oluşma ihtimali bana göre %71’dir. Bu depremlerin etki alanları doğu batı yönünde 150 km, kuzey-güney yönünde ise 80’er km olacak. Dolayısıyla Kanal İstanbul da, öteki yapılar gibi sarsıntının etkisinde kalacak. Ne var ki, mühendislik yapılarının deprem çekincesi, büyük bir duyarlıkla yapıldığından, yapım sırasında önlemler alınarak en az etkilenecek bir su yolunu inşa etmenin bugünkü yöntemlerle güç olmayacağı kanısındayım.”
★★★
Ve çarpıcı bir soru daha:
Kanal İstanbul yer altı sularını kirletir mi?
“Kanal İstanbul’un 5.5 km’si Kırklareli Eosen kireçtaşları içinden geçecek. Bu kaya birimden Trakya’da doğalgaz ile az da olsa petrol çıkarılır. İstanbul’da ise yer altı suları… Kireçtaşları erime boşluklu, kırıklı, çatlaklı, gözenekli, ötesi içinde mağaralar bulunduran bir yapıdadır. O nedenle, Karadeniz dibinden süpürülerek gelecek kirli çamurların Kanal boyunca yeraltı sularını kirletmesi doğaldır. Kaldı ki İstanbul, İkitelli Organize Sanayi Bölgesi’nin kirli sularını yüzeyden taşıyan Ayamama Deresi’nin İkitelli, Güneşli, Sefaköy, Yenibosna ve Bakırköy dolayında yeraltı sularını kirlettiği göz ardı edilmemelidir…”
★★★
Ve en vahim (AS: ürkünç) saptama :
“Kanal İstanbul ile birlikte; yeraltı sularını besleyen 23 milyon m2’lik orman alanı ile 135 milyon m2’lik tarım alanı ve (2 milyar $ çıkış değerli) İstanbul suyunun % 10’unu sağlayan Sazlıdere Barajı da ortadan kalkacak. Kanal açılırsa, Terkos Gölü ve yeraltı suları hem tuzlanacak, hem de kirlenecek. Sazlıdere Barajı ile Terkos su biriktirme gölü ortadan kalkacağı için, Sazlıdere – Terkos birleşiminin İstanbul’un 1/3’lük kesiminde yaşayan yaklaşık 5 milyon kişiye sağladığı su da kesilecek!..
- Bundan daha önemli, daha vahim bir sakınca olamaz!..”
★★★
Prof. Ahmet Ercan sözlerine sarsıcı bir uyarıyla son veriyor:
“Uzmanlık konularımı kapsayan yukarıdaki açıklamalarımın yanı sıra, öteki nedenler de ortaya konulursa,
- Kanal İstanbul’un tam bir kıyım,
- İstanbul ile Türkiye’nin çıkarlarını yok edici bir eylem olacağı inancındayım…”