Etiket arşivi: Hilmioğlu: “Üzerimizi toprakla mı örteceksiniz?”

Hilmioğlu: “Üzerimizi toprakla mı örteceksiniz?”

Dostlar,

Çalışkan, üretken arkadaşımız Sn. Serdar Bolat‘ın yazdıklarını paylaşalım;
kendisine teşekkür ederek..

Sevgi ve saygı ile.
15 Ocak 2014, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

============================================

Ali Serdar Bolat
13 Ocak 2014

Hilmioğlu: “Üzerimizi toprakla mı örteceksiniz?”

Ölüm döşeğindeki Ergenekon tutuklusu Prof.Dr. Fatih Hilmioğlu, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof. Metin Feyzioğlu’nun önerilerine destek verdi.

Hilmioğlu, “Gündemi değiştiriyorlar” eleştirisini yapanlara ise “Yolsuzlukları örtmeyelim diye, bizim üzerimizi toprakla mı örteceksiniz?”
diye sordu.

Hilmioğlu özetle şunları söyledi:
“Yolsuzluk soruşturması tabii ki ayrıca yürümeli. Üzeri örtülmemeli, konuşulmalı, tartışılmalıAncak yolsuzlukları örtmeyelim diye, bizim üzerimizi toprakla mı örteceksinizYolsuzluğun da, bu hukuksuzluğun da üzerine gidilsin.”
“Kendi deneyimlerim ışığında kumpasın unsurları şunlar:
– Soruşturma ve kovuşturma aşamasında yer alan savcı, polis ve hâkimler,
– Deliller konusunda sürekli olarak sorunlu bilimsel raporlar veren TÜBİTAK,
– Ve ağır hasta tutuklular için üniversite hastanelerinin raporlarını bile gözardı eden Adli Tıp Kurumu.”
**********
Aydınlık gazetesinin “Hilmioğlu’na özgürlük” kampanyası çığ gibi büyüyor.
**********
Ahmet Mümtaz İdilchange.org internet sitesinde imza kampanyası başlattı. Aşağıdaki bağlantıyı tıklayarak imza verebilirsiniz.
**********
Timsah gözyaşları
Aydınlık, 12 Ocak 2014
**********
Utku Erişik‘in “İtin Kumpası ile Kopuğun Paspası” başlıklı yazısından bölümler:
(İlk Kurşun, 13 Ocak 2014)
Önce iki kötü polis oyununu oynadınız memlekette. Nice hanenin içine sabahın seherinde dalıp, PKK’lılara yapmaya bir tarafınızın yemediği ne varsa, PKK ile mücadele eden yiğitlere yaptınız. 
İki kötü polistiniz…
Ağzınızın suyunu o hanelerimizin halılarına akıta akıta delil aradınız. Uyduracak delil bulamadığınızda, bir çocuğun çizgi film CD’lerine bile el koyacak kadar kör olası gözünüzün döndüğünü bu yaşlı gözler gördü. O çocuk, babası “Cumhuriyet” Savcısı İlhan Cihaner’in çocuğuydu.
Havaalanlarının tuvaletlerinde milyon dolarları sayan çocuklara iyi, ergenlik sivilcesini patlatmadan internet üzerinden ticareti patlatan çocuklara iyi, geminin kıçı kadar aklı olmadan gemi şirketinin başına geçen çocuklara iyi, askere gitmemek için akrobasinin her türlü taklasını bürokraside atan çocuklara iyi… Bir bizim çocuklarımıza kötüydünüz!… Yani Mustafa Kemal’in çocuklarına!
Kadınlarımızı sütyenlerine varana dek X-Işınları aygıtlarında soyan siz değil miydiniz, ahlâksızlar? Cezaevlerindeki ağababalarınıza kokoreç makinelerine varana kadar her türlü metali sokarken ötmeyen elektronik kapılarınız, bizim kadınlarımızın sutyen kopçalarıyla mı öter oldu?
Şimdi birdenbire oluverdiniz “iyi polis – kötü polis”… Beş para etmeyen ciğerinizle üç kuruşluk rantın kavgasını verirken, hiç utanmadan “iyi polis – kötü polis” oldunuz… Ben sizin en iyinizin içine tüküreyim!

Neymiş? Masum insanlar yıllardır hapisteymiş… Siz beylerle beyzadelere günaydın” diyeceğim; ama ben sizin en aydın gününüzün de içine tüküreyim! Ne hayatları kararttınız aşağılık yaratıklar!…
Maaşlarını kestiğiniz o yiğitlerin çocukları ne durumda, hiç düşündü mü o kalın kafalarınız? Maaşlarını kestiğiniz o yiğitlerin kadınları o evleri nasıl çekip çevirdi, bir an olsun aklınıza geldi mi? Yok… Ama şimdi, “iyi polis”in aklına geliverdi durduk yere… Sevsinler senin “iyi”liğini… Şeytanı ters çevirip onu bile “Allah ile aldatacak” kadar iyi lâf yapar kopası dilin!

Fatih Hilmioğlu geceleri duvarlarla konuşmaya başlamış. Bre vicdansız köpekler, “siroz” denildi, olsun” dediniz; “kanser” denildi, “ölsün” dediniz… Nodül birdi, iki oldu; ikiydi, şimdi üç oldu. Hâlâ yok
“Şu yasayı da değiştirelim!”, yok “Bu yasayı da değiştirelim!”… Sizin yapacağınız en iyi yasanın içine tüküreyim ben, adam gibi bir adam ölüyor!

Ölüyor, anlıyor musunuz? Ölüyor…

Kumpas kurulmuşmuş da, yeniden yargılama olabilirmişmiş de, falanmış da, filanmış…
Bir şey sorabilir miyim? Siz kimsiniz?
Hani Nâzım soruyor ya, “İnsan olan vatanını satar mı?” diye, siz insan mısınız? Kumpası yapan siz, 
“Kumpas var!” diye öten siz, bizi üzen siz, bize üzülen siz… Ne yavşak bir zihniyetsiniz ki, gözümüzün içine baka baka yavşıyorsunuz şimdi bize…
Kan kustuk, kan… İçerdekimiz ayrı, dışardakimiz ayrı…
İki “kötü”nün kavgasından asla “iyi” kazanmaz. “İyi” olan iyiliğin devrimini yapmadıkça, kötü hep şekil değiştirerek varlığını sürdürür. Biz, bunu çok iyi biliyoruz.
Ağzımıza sürdüğünüz bir parmak bala
karnımız tok. Bir defolup gidin artık!
Hepsinin hesabını ikiniz de vereceksiniz, iki
“kötü polis”… 
Er ya da geç, ama mutlaka vereceksiniz. O günlerin geleceğine tüm yüreğimle inanmasam, bir saniye bile ikinize karşı bu mücadeleyi vermezdim. Birinizi diğerinizden daha “ılımlı” görüyorsam namerdim… En ılımlı halinizin tam orta yerine tüküreyim ben!
Yazının tamamı için tıklayınız:
**********
Silivri’de bir cinayet daha işleniyor:
Prof. Hilmioğlu, 11 Ocak 2014
Zekeriya Öz’ün işlediği Okkır cinayetinin belgesi,
12 Ocak 2014
Mahkeme, Tuğg. Ersöz’ü öldürme azim ve kararlılığındadır
12 Ocak 2014