ŞİİR KÖŞESİ…
YALNIZLIĞIM
. . . . . .
Ilık bir su gibidir içimde yalnızlığım,
Yalnızlıgım, ruhumda uzak bir ses gibidir.
Her sabah ufuklardan mavi şarkılar gelir,
Ve her sabah ürperir içimde yalnızlığım
Güneşim aydan sarı, yarınım dünden zorsa,
Sarsın artık ömrümü tunç kandillerin isi
Üşüyen ellerimden tutmalıydı birisi,
Eğer benim gözlerim onları görmüyorsa.
Bir camın arkasında açılıyor güllerim,
Havuzum pırıl pırıl… yıkar bakışlarımı.
İşler temiz ziyalar suya nakışlarımı;
Ruhumun dünyasından eser tahayyüllerim
Rüya rüzgarlarında bir yaprak yalnızlığım
Düşüncem bir neydir ki ürperir perde perde
Belki bu mısralarım esecek gönüllerde
Fakat herkese uzak kalacak, yalnızlığım.
Fazıl Hüsnü DAĞLARCA
Büyük ozan Fazıl Hüsnü Dağlarca’yı doğumuun 100. ylında özlemle anıyoruz…
Ozan Dağlarca, ölümünden (2008) 2 yıl önce hastalığı sırasında hastaneye ziyarete gelenlerin hep “geçmiş olsun” demesinden yakınır.. Söyleşiyi yapan gazeteci şaşırır ve “ne demeliydiler?” diye sorar. Dağlarca’nın yanıtı çok ama çok öğreticidir : “Kimse, Fazıl Hüsnü iyileş de gelecek olsun!” demedi.. der.
Kurtuluş Savaşımızdaki tarif edilmez ağır yokluklar karşısında şu dizeleri yazar :
Atım acından hasta, çalmışlar kılıcımı
Üşürüm
İçimde silah sesleri,
Sabaha kadar, tövbe tövbe,
Gecelerle dövüşürüm.
“Birbirimizi yaşamamız” sözleri, olabilecek en derin özdeşim = empati çağrısı
ve de tanımı değil mi?
Sevgi ve saygı ile.
15.10.2014, Ankara
Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net