Dikkatle okunmöası gereken cesur ama dengeli bir söyleşi..
Gerçekler bir bir ortaya saçılacak ve ülkemiz bu deli gömleğini de yırtacak..
Sevgi ve saygı ile.
16.11.12, Ankara
Gazeteci Ahmet Şık, 12 Mart’ta tahliye olmasının ardından ilk kez konuştu.
375 gün tutuklu kaldıktan sonra 12 Mart 2012 tarihinde tahliye edilen gazeteci Ahmet Şık, SKY Türk 360’ta yayınlanan Şimdi Söz Sizde programına konuk oldu.
TÜBİTAK’ın Odatv davası için hazırladığı ikinci rapor hakkında konuşan Şık, 2. raporun ilkinden daha anlaşılmaz olduğunu söyledi.
‘Komplo’nun devlet içinde bir çete tarafından kurulduğunu vurgulayan Ahmet Şık,
“Bu çetenin Gülen cemaati kaynaklı olduğunu düşünüyorum.” diye konuştu. Cemaate karşı olmadığını söyleyen Şık, “Herkes inancını serbestçe yaşamalı.
Fakat cemaat içinde yer alıp çete faaliyeti yürüten kamu görevlileri var” dedi.
Şık’ın programdaki konuşmalarından satırbaşları şöyle:
– Bir aracı vasıtasıyla cemaatle görüştüm. Tutuklanmam dolayısıyla Fethullah Gülen’in
çok üzüldüğünü söyledi. Ben de ‘madem öyle Fethullah Gülen bir açıklama yapsın’ dedim. Açıklama yapamaz dendi.
- Bir iyilik hareketi olduğunu söyleyen Cemaat; neden Orduda ve yargıda kadrolaşmayı bu kadar önemli buluyor??
– Bu ülkede geleneksel olarak her iktidar birilerini fişliyor.
– Kitapta iddia ettiğim şeyler yalansa bana dava açsınlar. Fişleme kayıtlarının soruşturulmasını istiyorum.
– Ergenekon örgütüne üye olmadan örgüt adına faaliyet yürütmekle suçlanıyorum… Kimsenin haddine değil bana talimat vermek. Ben bağımsız gazeteciliğe her zaman
önem veririm. Gazetecilik cesaret ister.
– İktidarlar değişse de bu ülkede anlayış değişmiyor. Mesele sopayı kimin tuttuğu değil, sopanın kendisi.
– Bizi tutuklayan savcı çok büyük hukuk katliamlarına imza atmış birisidir. Açıklayamayacağımız deliller var demişlerdir. 13 imzasız word belgesi, 212 haber
ve yorum, 247 telefon görüşmesi ve yayınlanmamış kitaptan oluşuyor deliller.
Gazete haberleri delil olarak gösteriliyor. Hüseyin Gülerce’nin yazısı bile suç delili… Ortada bir suç yok ve gazeteci arkadaşlar 22. aylarını dolduruyorlar içeride.
Kanaat üstüne hüküm giydiren bir anlayış var. Bu Tutuklu Öğrenciler ve KCK
davalarında da böyle…
- Polis-yargı eli ile faşizan bir sistem oluştu.
– Tahliye olduğumda ilk zamanlar çok sevindim. 16. adımım vardı artık…
Ama ben utanıyorum dışarıda olduğuma.
İnsan özgür olduğu için utanır mı…
– Kozinoğlu’nun cezaevinde ölümünü karanlık buluyorum.
– Haklı olduğum bir durumda hiçbir zaman kavgadan kaçmadım,
bu sefer de kaçmayacağım.
– Fenerbahçe davası da haksızlıklar barındırıyor.
– Tandoğan Meydanı’nda ‘Ordu Göreve’ pankartı açanlara Ergenekon savcıları dahil
kimse dokunamadı. Irkçı, darbe çığırtkanlığı yapan Türk Solu dergisi çevresinin gerçekten mercek alınmasını istiyorum.
– Tehdit almadım, dinlenildiğimden ise kuşkum yok.
– Hepsi birbirinden değerli 5 avukatıma minnettarım.
– Dışarıdaki Gazeteciler adıyla örgütlenen ve mücadeleye devam eden arkadaşlarımın çabasını çok değerli buluyorum.
– İnsanlar KCK basın davasını da mutlaka takip etmeli.
– Bu süreç içinde kırıldığım insanları söylemeyeceğim, onlar kendilerini biliyorlar.
Kimin dost, kimin hain olduğunu öğrendik.
– Cezaevlerine yapılan Hayata Dönüş operasyonu için sadece Ertuğrul Özkök değil
tüm basın suçlu.
– Ben BirGün’de köşe yazarlığı değil muhabirlik yapacağım.
– Çetelere karşı bir insanım ve bu komployu kuranların yargılanmasını istiyorum.
– Kimseye gazetecilik öğretmek kimsenin haddi değil.
– Gönlümden geçen bütün gazetecilerin tahliye olması.
– İnsanlar kendilerini açlık grevi yaparak ifade etmeye çalışıyorsa sistemi sorgulamak gerekiyor. (Cumhuriyet Haber Portalı, 15.11.12)