Dostlar,
AYDINLIK yazarlarından Sn. Naci Beştepe‘nin
“YENİLER” başlıklı yazısını mutlaka okuyalım diliyoruz..
Sevgi ve saygı ile.
24 Eylül 2014, Ankara
Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
=======================================
YENİLER
Naci BEŞTEPE
AYDINLIK, 22.9.14
Kimsenin etnik ve dinsel kökeni beni ilgilendirmez.
Vatanına, insanlığa hizmetine bakarım kişinin.
Tarihe bakarım bir de. Ders almak için.
Balkan Harbi öncesinde Osmanlı’nın Dışişleri Bakanlığına Ermeni asıllı
Kapriel NORADUKYAN getirildi.
“Balkanlardan saldırı olmayacağından dinim kadar eminim..” dedi.
Hazırlıksızlıktan Balkanları yitirdik.
Aynı kişi Lozan’da, Boğas NUBAR ile Türkiye’de “Ermeni Ocağı” yaratılmasına çalıştıkları gerekçesiyle kuruldan çıkarıldı.
Vatanın bütünlüğü ve milletin birliği dirayetli, inançlı, vatansever devlet adamları ile sağlanır. Tarih böyle diyor.
GÜNÜMÜZ GERÇEĞİ NE DİYOR?
Ege’de 16 adamız Yunanlarca işgal edildi!
Yunanistan Savunma Bakanı, Gnkur.Bşk., KKK adaları ziyaret etti.
Hava, kara ve deniz sınırımız ihlal edildi. Çıt çıkmadı.
Kıbrıs çevresinde münhasır ekonomik bölgemizde GKRY cirit atıyor.
Doğal gaz ve petrol çıkarıyor.
Ergenekon-Balyoz vb. davalardan önce denizcilerimiz adım atanın ayağını kırardı.
Şimdi sessizlik.
Güneydoğumuzda Kürtçe ana dilde eğitim verecek korsan okullar açıldı.
Emniyet mühürledi, söküldü.
Devlet okulları yakıldı!
Devletin iki bakanı bölgeye gidip;
“Başvuru yapın Kürtçe eğitime izin vereceğiz..” diye aman diledi.
Devleti yok sayana, yakıp yıkana tek kelime yok.
SOYKIRIM ONURSUZLUĞU
Yunanistan parlamentosu 9 Eylül 2014 günü Türkiye ve Türk Ulusu’nun onurunu kırıcı bir karar aldı.
Ermeni, Pontus ve Küçük Asya Helen soykırımlarını inkâr etmeyi
(AS: doğrusu “reddetmeyi”! Biz bir şeyleri inkâr etmiyoruz.. İftirayı reddediyoruz.
AİHM Kararının İngilizcesinde yer alan “denial” sözcüğünün bu bağlamda Türkçe’mize doğru çevirisi yadsıma – inkâr değil “reddetme” dir. Bu ciddi çeviri hatasından ve
neden olduğu ağır semantik çelişkiden kurtulmamız gerek.. Sn. Paşa’ya telefonla da bilgi verildi..) suç saydı.
AİHM’nin, benzer kararı nedeniyle İsveç’i (AS: İsviçre’yi) suçlu bulmasına karşın
hem de.
Neden?
Çünkü biliyor ki, karşısında ulusal sorunlara duyarsız bir T.C. Hükümeti var.
Tam zamanı diye düşünüyor.
İP Genel Başkanı Doğu PERİNÇEK, İP İzmir İl Başkanı Tugay ŞEN,
Talat Paşa Komitesi Başkanı İsmail Hakkı PEKİN art arda tepkilerini koydular.
Dışişleri Bakanlığı, on gün sonra açıklama yapmaya zorunlu kaldı.
İzlemiş, not almış, uygulamaya bakacakmış. Mış, mış…
Laf olsun, sepet dolsun.
“Böyle bir karar alamazsın. AİHM kararı var. Benim Ulusal Kurtuluş Savaşımı soykırım sayamazsın. Ben vatanımı savundum, işgalci sensin, soykırım varsa o da sana aittir.” diyemedi.
Bunu diyemeyen hükümet, “Bu konuda açıklama yapan Türk vatandaşlarının
kılına dokunursan karşılığını fazlasıyla veririm.” de diyemezdi elbette.
O hükümetin üyelerinin çoğunun Kurtuluş Savaşı’nı benimsediği bile kuşkuludur zaten.
Ulusal onura değer vermesi gerekir ki, korumaya uğraşsın.
YENİ MİLLİ HÜKÜMET
Başta söylediğime dönüyorum .
Şöyle bir bakın.
AKP Cumhurbaşkanı ve hükümetinin kaç üyesi Türk vatandaşı olmaktan mutludur?
Türk Ulusu’nun birliği ve beraberliği için ne çaba harcamıştır?
“Çözüm” denen bölünme yolundaki düşünce ve eylemleri nedir?
Dönün aynı gözle Kılıçdaroğlu’nun Y-CHP’sine bakın.
Başkanın çevresine bakın.
Parti yönetimine, yeni oluşan parti meclisine bakın.
“Yeni Ortadoğu Kürt Realitesi” çalışmasına katılanlara bakın.
Kararınızı verin.
Milli Hükümet olmadan çözüm olası mıdır?
Bu AKP, bu Y-CHP ve bu MHP’den umudunuz var mı? Yoksa;
Haydi! YENİ MİLLİ HÜKÜMET oluşturmak için eller taşın altına.
Şimdi, tam zamanı…