Etiket arşivi: çeşitli “Kürtçeler”

Mümtaz SOYSAL : ULUS DİLİ


Ulus Dili

PORTRESİ


Prof. Dr. Mümtaz SOYSAL
mutazsoysal@gmail.com 
Cumhuriyet
, 4.10.13

 

ULUS varsa, o ulusun hep birlikte benimseyip kullandığı bir dili olmalı.
Doğru konuşup düzgün yazmayı öğrendiği, sonuçta yaygınlaştırdığı, güzelleştirdiği, bilimselleştirdiği, sürekli işleyerek kavramları, nüansları eksiksiz ifade eder duruma getirdiği bir dil.

Kısaca, “ulusun ve devletin dili” anlamına “ulusal ve resmi dil” diyerek kapatalım
bu konuyu ve gerçekten köklü, canlı, elverişli, verimli bir dil olan Türkçeyi yüceltelim. Hangi etnik kökenden gelirlerse gelsinler bütün vatandaşlara ve çocuklarına, gelecek kuşaklarına bırakacağımız en değerli miras bu olacaktır.

Konunun ırkçılıkla, koyu ulusalcılıkla, ülkedeki anadillere, Kürtçeye, Lazcaya, Arapçaya, Gürcüceye karşı olmakla, düşmanlıkla da ilgisi yok. Yakın geçmişin bir döneminde Kürtçenin yasaklanması, yazıp yayınlayanların cezalandırılması büyük bir siyaset yanlışı olmuş.

Çünkü anadili, adı üstünde, insanın anasından öğrenip yakınlarıyla konuştuğu, sevdiği, geliştirmek isteyebileceği ve kişiyle bütünleşen dildir; onu yasaklamak bir insan hakkının çiğnenmesi demektir.

  • Bu nedenle, anadili “öğrenimi” ile
    anadilinde “öğretim” birbirine karıştırılmamalıdır.

Zaten asıl konu da tam bu değil.

Konu, yetmiş beş milyonu aşkın nüfuslu bir ulusta eğitimin Kürtçe olmasını isteyip istememe sorunudur. Kürtçeyle öğretim, anadili Kürtçe olan milyonlarca vatandaşı
çok memnun eder elbet. Ama memnun olanların şu soruyu kendi kendilerine sormaları koşuluyla: Ne pahasına?

Pek zengin olmayan Türkiye Cumhuriyeti’nde eğitime ayrılabilmiş sınırlı para kaynağını her bilim alanı için çeşitli “Kürtçeler”le ders verebilecek kalabalık bir öğretmen kitlesi yetiştirmek gibi pahalı bir yola harcamak yanlış olur.

Doğru olan, Kürt kökenli vatandaşların Türkçe dil bilgilerini yükselterek tek “ulus dili” ile derli toplu bir öğretim sistemi kurmaktır. Böylelikle Kürtçeyi çeşitli etkinliklerle yaşatmanın ve o kültür enstitülerini geliştirmenin yolu da tıkanmamış ve o dil
güdük kalmamış olacaktır.

“Anadilinde öğretim” bayrağı altında savunulan dava, bazı politikacılar için Kürtçeyi yurdun çeşitli bölgelerinde resmen öğretim dili durumuna getirme davasıdır ve artık hiçbir dilin yasaklanmadığı bir Türkiye’de bunun insan haklarına saygıyla ilgisi yoktur. Ama birtakım demagoglarca ucuz propaganda malzemesi olarak sık sık gündeme getirilir.

Öyle olduğu için, o tür bozguncu çabalar, bu köşeyle gözlem altında tutulmaktan kurtulamayacaktır.