Etiket arşivi: Çalışma Bakanı Faruk Çelik

Soma için Danıştay Kararı : “Devletin kusuru da araştırılsın”

Çok önemli Soma kararı:
“Devletin kusuru da araştırılsın”

Danıştay, Soma’da 301 işçinin yaşamını yitirdiği maden faciasında,
Bakan Çelik’in müfettişler hakkında soruşturmaya izin vermeme kararını kaldırdı.

SÖZCÜ Haber portalı, 02.03.2015
http://www.sozcu.com.tr/2015/gundem/cok-onemli-soma-karari-devletin-kusuru-da-arastirilsin-757695/

Danıştay, Soma’da 301 işçinin yaşamını yitirdiği maden faciasından önce, ocakta inceleme yaparak “olumlu” yönde rapor hazırlayan ve katliama çağrı çıkaran denetçiler hakkında soruşturma izni vermeyen Çalışma Bakanı Faruk Çelik’in kararını kaldırdı.
Sorumluların, denetim görevlerini yapıp yapmadıklarının belirlenmesi gerektiğini söyleyen Danıştay, kararın eksik inceleme nedeniyle kaldırılmasına hükmetti.

Çelik izin vermedi!

Soma Kömür İşletmeleri Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan, Genel Müdürü Ramazan Doğru ve İşletme Müdürü Akın Çelik’in de aralarında bulunduğu 45 kişi hakkında iddianame düzenleyen Soma Başsavcılığı, olayda sorumluluğu bulunan Bakanlık yetkilileri hakkında soruşturma izni istemişti. Ancak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, savcılığın
13 Mayıs 2014′te 301 işçinin can verdiği Soma’daki faciadan önce, maden ocağında yaptıkları inceleme sonucunda “olumlu” rapor vererek katliama adeta çağrı çıkaran iş denetçileri hakkında soruşturma izni istemine olumsuz yanıt vermişti. Bakan Çelik’in bu kararına hem Soma Başsavcılığı hem de Halkın Kurtuluşu Partisi (HKP) adına Av. Doğan Erkan’ın arasında bulunduğu 6 kişi ve kuruluş, itiraz etti.

Sorumluluğu bulunanlar belirlensin

İtirazı değerlendiren Danıştay 1. Dairesi, soruşturma izni verilmemesine ilişkin kararı
4 Aralık 2014’te oybirliğiyle kaldırdı. Soma Başsavcılığı’nın soruşturma kapsamında bilirkişilere hazırlattığı ve Çalışma Bakanlığı iş denetçilerinin “kusurları”nın anlatıldığı raporun anımsatılan kararda, şöyle denildi:

“Bu tespitler çerçevesinde 2009-14 arasında anılan maden ocağını denetleyen iş müfettişlerinin denetim görevlerinin kapsamı ve konuları dikkate alınarak raporda belirtilen aykırılıkları / olumsuzlukları tespit edip etmedikleri, düzenledikleri raporlarda bu tespitlere yer verip vermedikleri, anılan hususlarda işlem yapılmasını önerip önermedikleri veya işlem tesis edip etmedikleri, bu bağlamda söz konusu işlemleri tesis etmekle yetkili ve görevli birimler de belirlenerek iş müfettişlerinin görevleri kapsamındaki gerekli işlemleri yapıp yapmadıkları hususlarının ayrıntılı araştırılması, bilirkişi raporlarındaki tespitler ve belirtilen kusur durumlarına göre ön inceleme konusu eylemlerin ve bu eylemlerde sorumluluğu bulunanların belirlenmesi gerekmektedir.”

Eksik inceleme yapıldı

İtirazı kabul eden Danıştay 1. Dairesi, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı’nın soruşturma izni verilmemesine ilişkin kararının “eksik inceleme nedeniyle kaldırılmasına” hükmeden kararında şunları kaydetti:

“Yukarıda belirtilen şekilde yeniden ön inceleme yapılmak ve rapordaki tespitlere göre isnat edilen eylemler ayrıştırılmak suretiyle bu eylemlerde sorumluluğu bulunan bütün ilgililerin ismen ve görev unvanlarıyla tespit edilmesi, bu kişilerin isnat edilen eylemlerle illiyet (AS: nedensellik) bağları ve sorumlulukları irdelenerek bütün ilgililer hakkında soruşturma izni verilmesine veya verilmemesine ilişkin yeni bir karar verilmesi,
verilecek kararının türüne göre on günlük itiraz süresini ve itiraz yerini de belirten
gerekli bildirimler yapıldıktan sonra karar karşı itirazda bulunulması durumunda
yazılı bildirimlere ilişkin günlü ve imzalı bildirim alındıları ile itiraz dilekçelerinin de eklenerek dairemize gönderilmesi için dosyanın karar ekli olarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na iadesine, kararın birer örneğinin itiraz edenlere gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi.”

Bilirkişiler: “müfettişler kusurlu”

Savcılığın hazırlattığı bilirkişi raporunda, müfettişlerin

– Havalandırma planlarının uygulanması ve hava ölçümlerini denetlememek,
– Yangın riskine ve üretim zorlamasına karşı gerekli önlemleri almamak,
– Merkezi gaz izleme sistemi yönetmeliğini uygulaMAmak,
– Haberleşme aygıtlarının çalışmaması ve
– Merkezi alarm sisteminin bulunup bulunmadığını denetlememek,
– Yangına uygun olan terk edilen eski üretim yerlerine ilişkin risk değerlendirilmesi yapmamak, – Acil durumlarda tahliyelere ilişkin gerekli önlemlerin almamak..

gibi konularda “kusurlu” oldukları belirtilmişti.

Soruşturulacak eylemler de sıralandı

Danıştay kararında, soruşturulması istenen eylemler de şöyle sıralandı:

“13 Mayıs 2014’te Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. Eynez Kömür İşletmesi’nde meydana gelen ve 301 işçinin ölümü ile sonuçlanan maden kazasının yaşandığı maden ocağını denetlemeden önce işverene haber vererek ve denetlenecek güzergahı, ocağı, hangi panoda inceleme yapılacağını bildirerek yüzeysel olarak denetlemek, tünellere inmeden, sorunsuz ve havadar alanları incelemek, antigrizu malzeme olarak gösterilen panoları ve elektrik motorlarını yeterince incelememek, rastgele seçilen işçiler yerine önceden seçilen ve ne söylemeleri gerektiği bildirilen işçilerle görüşmek, gaz izleme ile ilgili kayıtların geriye dönük olarak incelenmesini yapmamak yoluyla usulsüz denetim yapmak.”

‘Sorumluları koruyan Erdoğan’a yanıttır’

Danıştay’ın kararıyla ilgili Halkın Kurtuluş Partisi SÖZCÜ’ye şu açıklamayı yaptı:

  • “Bu karar; Soma katliamını kapatmak isteyen – sorumluları koruyan ve kollayan başta
    Devlet Başkanı Tayyip Erdoğan
    olmak üzere resmi ve özel tüm yetkililere verilmiş bir cevaptır. Partimiz Soma Katliamı ve öbür katliamların takipçisi olmaya devam edecektir.”

===============================================

Dostlar,

Türkiye’de yargıçlar hala var..
Yer yarılıp da yok olmadılar ya’!
Danıştay 1. Dairesi üyesi ve bu kararda oybirliği ile imzası olan 5 yüksek yargıcı kutluyoruz.

Bakan Çelik neden o denetçilerin savcıya ifade vermesini görevini kötüye kullanarak engelledi?

Çünkü politik baskı altında görevlerini yapamayan Çalışma Bakanlığı denetçileri, Savcıya bu gerçeği söylemek zorunda kalacaklardı ve sorumluluk Bakan’a dek uzanacaktı. AKP iktidarı, TKİ eliyle tonunu 140 Dolara malettiği linyit kömürünü pahalı bulmuş, TKİ’ye borcu 3 milyar Dolara yaklaşmış, TKİ neredeyse fiilen iflas ettirilmişti. Yoksul bırakılan halka ucuz, kalitesiz kömür dağıtmak ve “oy” unu devşirmek gerekiyordu. İş Yasası çiğnenerek TKİ’ye ait Soma Eynez linyit ocaklarında asli iş olan ve taşerona devri olanaksız olan kömür çıkarma işi,
bildik yandaş şirkete peş keş çekilmişti. Islak, çamurlu, yıkanıp elenmemiş, ayıklanmamış düşük kalorili ve isli Linyitin tonu 25 Dolardan bu yandaş şirketten satın alınacaktı. Adı geçen taşeron şirket, maliyeti düşürürken en başta işçi sağlığı ve güvenliğinden çalacaktı ve çalmıştı!
AKP iktidarı bir de bunu denetleyip engel mi olacaktı!?
Hadi canım sen de..

Danışıklı döğüş.. ve resmi rakamla 301 madenci alçakça kurban edildi.
Geriye yaş ortancası 10 olan 432 çocuk yetim kaldı..
Dul eşler, evladını yitiren anababalar, kardeşler vd.

SOMA_da_toplu_mezarlar_15.5.14

Şimdi Çalışma Bakanlığı Denetçileri Soma savcılığına gerçekleri anlatmalıdırlar.

Bakan’ın sorgulamaya izin vermeyen kararına itiraz eden Soma Cumhuriyet Başsavcısı
yiğit hukukçuyu da kutlamak isteriz bu arada.

Böylece asıl sorumlu dönemin Başbakanı RTE’ye dek yasal sorumluluk uzansın.. Dokunulmazlık bugün var, yarın yok.. Fezlekeler hazırlansın.. TBMM’ye gönderilsin..

Kaldı ki, 12. CB – Yarıbaşkan Bay RTE 276 ile yargılanabilir durumda!

Haydi Türkiye, silkin ve kendine gel.. Sana yaraşır olmayan yönetici ve siyasilerden kurtul.
Pırıl pırıl yurtsever iktidarlar kur; ADALETE, AKLIN VE BİLİMİN AYDINLIĞINA YÜRÜ!

Sevgi ve saygı ile.
02 Mart 2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

ILO’nun “Madenlerde Güvenlik ve Sağlık Sözleşmesi”


ILO’nun “Madenlerde Güvenlik ve Sağlık Sözleşmesi”

Bianet’ten Elif Akgül’ün haberi                   :

13 Mayıs günü bu kez Soma’da karşımıza çıktı karanlık.

Soma’da yaşanan, yüzlerce insanın yaşamını yitirdiği, yakın tarihimizin
en büyük maden faciası ilk değil ama son olmasını sağlamak bizim elimizde. 

Türkiye, 19 yıldır masada duran, Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) 176 sayılı Madenlerde Güvenlik ve Sağlık Sözleşmesi”ni imzalasın ve
karar TBMM tarafından onaylansın.

Soma’da yaşananların son olması, bir daha hiçbir madende böyle faciaların yaşanmaması için Türkiye’nin “Madenlerde Güvenlik ve Sağlık Sözleşmesi” şart.

Bianet’ten Elif Akgül’ün haberinde verdiği ayrıntılara göre, bu Sözleşme,
maden işletmesi sahiplerine ve hükümetlere önemli sorumluluklar getiriyor.

1995 tarihli Sözleşmeyi 26 ülke imzaladı. 4 Haziran 2014’te Fas’ta,
19 Temmuz 2014’te de Rusya’da yürürlüğe girecek olan Sözleşmeyi ise
Türkiye imzalamıyor.

17 Mayıs 2010’da 30 maden işçisinin öldüğü Zonguldak’taki patlamanın ardından Türkiye ILO 176’yı yeniden gündemine almış ancak imzalamamıştı.

ILO 176’nın neden imzalanmadığı sorusu soru önergeleri ve Meclis
kürsü konuşmalarında birçok kez hükümetin önüne geldi. En son
11 Ocak 2012’de Cumhuriyet Halk Partisi Bartın Milletvekili Rıza Yalçınkaya da
aynı soruyu yöneltmiş, Çalışma Bakanı Faruk Çelik şu yanıtı vermişti:

176 sayılı ILO sözleşmesi Yeraltı ve Yerüstü Maden İşletmelerinde Sağlık ve Güvenlik Şartları Yönetmeliği ve Sondajla Maden Çıkarılan İşletmelerde Sağlık ve Güvenlik Şartları Yönetmeliği incelendiğinde bahse konu sözleşme ile paralellik
arz ettiği hatta çok daha kapsamlı hükümler içerdiği görülmektedir.”

Sözleşmede neler var?

* Sözleşmeyle işverenler kazaları önlemek için her türlü önlemi alma,
işçileri bilgilendirme ve eğitme yükümlülüğü altında.

* İşverenler riski kaynağında bertaraf etmek, güvenli çalışma sistemleri tasarlamak, kaza riskleriyle ilgili işçileri bilgilendirmek ve kaza olduğunda gerekli tıbbi yardıma ulaşmalarını sağlamak zorunda.

* İşverenler sözleşmeyle kaza sonrasındaki sağlık ve kurtarma etkinliklerinin kalitesinden de sorumlu hala getiriliyor.

* Sözleşme, hükümetlereyse teknik kılavuzların hazırlanması, denetimlerin düzenlenmesi, denetimlere ilişkin gerekli yasal düzenlemelerin sağlaması ve
kazaların etkili soruşturulması gibi yükümlülükler getiriyor.

* İşçilerin ve temsilcilerinin ise kazaları, riskli durumları bildirmek, güvenlik ve sağlıklarına ilişkin koşullara ilişkin bilgi edinmek, güvenlik ve sağlık önlemlerinin
karar süreçlerine katılmak gibi hakları ve yükümlülükleri var.

Sözleşmeyi imzalayan ülkeler şunlar:

Arnavutluk, Ermenistan, Avusturya, Belçika, Bosna Hersek, Botsvana, Brezilya, Çek Cumhuriyeti, Finlandiya, Almanya, İrlanda, Lübnan, Lüksemburg, Norveç, Peru, Filipinler, Polonya, Portekiz, Slovakya, Güney Afrika, İspanya, İsveç, Ukrayna, ABD, Zambiya, Zimbabve (EA)

======================

Sevgi ve saygıyla
15.5.2014, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net