Maraş, Sivas ve Çorum’da Alevilere Karşı
Soykırım Suçu İşlenmiştir
Sefa Yürükel
Sosyal Antropolog ve Etnograf
Soykırımlar ve terörizm araştırmacısı
Uluslararası, BM 1948 Soykırımı Önleme ve Cezalandırma Sözleşmesine Göre:
- Maraş, Sivas ve Çorum’da Alevilere Karşı Soykırım Suçu İşlenmiştir. İşlenen suç katliam suçunu aşar. Bu hukuken sabittir. Bu konuda hukuken bir zaman aşımı olmaz ve yoktur.
12 Eylül öncesi ve sonrası Gladio (Kontrgerilla) tarafından, belli bir grubun menfati için, bir dini grubun hedef seçilerek (Alevilerin), planlı, propagandalı, icraatlı ve delilli olarak Alevileri kısmen ya da tamamen yok etmeye için gerçekleştirilen: Maraş, Sivas, Çorum’daki olaylar ve neticeler, Türkiye’nin de altında imzası olan BM 1948 Soykırımı Önleme ve Cezalandırma Sözleşmesine göre bu durum hukuken ‘katliam’ suçunu aşan, bir soykırım suçudur! Bu suça göre zaman aşımı yoktur! Mağdurlar ve millet, hukuken bu durumun uluslararası soykırım yasasına göre yargılanması gerektiğini bilmediği için, olayı gerçekleştiren soykırımcı grubun üyeleri ve tetikçileri hakkında SOYKIRIM suçundan bir dava açılmamıştır. Devletin içindeki soykırımcı bu güç odakları ve üyeleri de bu konuda millet içindeki bilgisizlikten dolayı mevcut durumdan gayet memnundur!
Ama bu suçta zaman aşımı olmadığı için suçlu olan gerçek şahıslar tekrar yargılanabilir. Bunda hukuken bir engel yoktur. Bu konuda bilimsel bilirkişi raporları ile hukuka başvurulmalıdır ve uluslararası standartlara göre, ulusal ya da uluslararası yetkili bir mahkemede hukuki süreçler başlatılarak ve takip edilerek yargılama başlatılmalıdır. Soykırım hukukunda geç kalındı diye bir durum söz konusu değildir! Çünkü zaman aşımı maddeleri bu suç için geçerli değildir.
Bu soykırıma yönelik olaylar ve soykırımların failleri gerçekten soykırım mahkemesinde yargılandıkları zaman, aynı zamanda da ne amaçla, neden, nasıl, niçin, hangi metodlar kullanılarak, kimler tarafından (tek tek kişiler) soykırımın yapıldığı ortaya çıkartılacak ve Türkiye’nin yakın tarihindeki bu karanlık sayfa aydınlatılacaktır. Ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları da bundan ders alıp, bu tür propaganda ve icraatlara karşı ön alacak bir mücadele gerçekleştirerek, bilinçli bir şekilde vatandaşlık görevlerini yerine getirmiş olacaklar, ilerde olası soykırımları da daha önceden önleyecekler ve bu tür soykırımcılar, insanları galeyana getirerek bir daha asla bu soykırımcı cürümlerini gerçekleştiremeyeceklerdir.
Türkiye artık bu gibi soykırımcı olayları bünyesinde bir daha yaşamayacaktır.
Yaralar kapanacak, aileler ve Aleviler rahatlayacaklardır. Türk vatandaşları arasına dini, ırki, etnik ve milli kökenden dolayı bir şüphe, düşmanlık, kin yayılamayacak, ayrımcılık, ırkçılık yapılamayacak ve bu kavramlar bir daha icraata dönüştürülüp enstrüman olarak soykırım için bir daha kullanılamayacak ve kardeşlik bu şekilde perçinlenecektir.
Bu konuda içtenlikli ve gerçekçi olunmalıdır. Bu konu hafızalardan asla silinmemiştir. Kimse ve hiçbir güç bu konuyu zamana yayarak unutturamaz. Hiçbir şey unutulmamıştır, unutulmamalıdır da. Yara hala kanamaktadır. Soykırıma uğrayan ailelerin ve Alevilerin olaylara ilişkin yargıları ve kanaatleri kendilerine haksızlık, adaletsizlik ve hukuksuzluk yapıldığı konusunda değişmemiştir. Olaylara ilişkin oluşturulan mahkemelerdeki sonuçlar asla aileler, Aleviler ve millet açısından da gerçekte tatmin edici değildir. Olayların her yıl dönümünde ve soykırımdaki kurbanları anma günlerinde bu her geçen yıl yeniden tazelenmektedir ve yaralar hep gün yüzüne çıkmaktadır. Bu durumun bundan sonra da devam edeceği aşikardır.
Hiçbir şey kendiliğinden gelişmez ve değişmez.
Bu konuda ailelere, Alevilere, Sünnilere, Hıristiyanlara, Yahudilere, değişik etnik gruplara ve Devlete büyük bir sorumluluk düşmektedir.
Bir devlette barış içinde bir arada yaşamanın koşulu, insanı yaşatmak, ayrımcılık ve ırkçılık yapmamak, eşit davranmak, adaleti savunmak ve hukukun üstünlüğüne inanmak ve bunları icra etmek, vatandaşlık bilinci, duygusu, görevleri, hakları ve uygulamasıdır.
Milletin ortak paktı olan Anayasanın uygulanmasıdır. Bu bağımsız, laik ve demokratik bir Türkiye içinde mutlak bir gereklilik ve zorunluluktur. Bu aynı zamanda Türkiye’nin birliği, dirliği, istikrarı, gelişmesi, kalkınması ve geleceği için de olmazsa olmazıdır!
Not: Soykırım suçundan, Suçu işleyen gerçek kişiler yargılanır; Devletler değil!
Burada da kişiler yargılanacaktır.