Dostlar,
Sayın Prof. Dr. Sina Akşin‘in
“Atatürk Devrimi; Atatürkçülük Nedir?” başlıklı kapsamlı makalesini
paylaşmak istiyoruz..
Tam da bir kez daha özenle okunmasının ve üzerinde düşünülmesinin zamanı..
Yazı 7 sayfa.. Uzun.. Bu yüzden pdf olarak sunacağız.
Şöyle başlıyor :
“..1. Atatürkçülüğün Yeniden Doğması :
Türkiye’ye gelen yabancılar çok kez Mustafa Kemal Atatürk’ün her yerde görünür olmasına şaşmaktadırlar. Her yerde O’nun heykelleri, büstleri, resimlerine rastlamaktadırlar. Sanırım bunu çoğunlukla bir kişi yüceltmesi olarak görüp olumsuz yönde yorumlamaktadırlar. Atatürk’ün böyle her yerde olmasının açıklaması şudur: O, Türk devrimini temsil eden kişidir. Çoğu devrimler birçok kişilerin yapıtıdır. Fransız Devrimi bir kişiyle özdeşleştirilemez. Sovyet Devriminde Lenin’in ağırlığını görüyoruz, fakat iktidar olduktan sonra Devrimi ancak 7 yıl yönlendirilebildi. Stalin olmadan Sovyet Devrimi anlaşılamaz. Belki Mao Zedong’un Çin Devrimindeki rolü Atatürk’ünkine benzetilebilir. 27 yıl Çin’i yönetti. Ne var ki ardılları onu neredeyse yadsımışlardır. Bir de değişik komünist önderlerin “tamamlayıcıları” sorunu var. Mao deyince Stalin, Lenin ve Marx’ın rol ve tamamlayıcılıkları görmezlikten gelinemez. Atatürk deyince böyle tamamlayıcı kişiler akla gelmiyor. Atatürk bağımsızlık mücadelesinin muzaffer önderidir, Türkiye Cumhuriyetinin kurucusudur, Türk Devriminin önderdir. Buna dört başı mamur bir başarı öyküsü diyebiliriz. Onun içindir ki kişiliği Cumhuriyetin ve Devrimin simgesidir…”
Makale devamla :
“…2. Atatürkçülüğün Felsefi Niteliği :
Atatürkçülük bir aydınlanma hareketidir. Tek bir örnek vermek gerekirse Atatürk öğretmenlerden “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür” kuşaklar yetiştirmelerini istemektedir.3 Böylece Atatürk şair Tevfik Fikret’in bir şiirinde kendini tanımlamak için söylemiş olduğu ünlü sözünü benimsemiş oluyordu. Suat Sinanoğlu Atatürkçülüğün felsefi görünümünü “zihnin sınırsız özgürlüğü” diye tanımlıyor.4
Felsefe profesörleri Bedia Akarsu ve Macit Gökberk de Atatürkçülüğü bir aydınlanma hareketi olarak betimlemişlerdir.5
Atatürk hümanisttir. Bağımsızlık savaşının en tehlikeli anlarında bile cihat ilan etmedi.
1922’de tutsak düşen Yunan komutanı Trikupis’le nazik görüşmesi, önüne serilen Yunan bayrağına basmayı reddetmesi, 1934’te Anzak ölüleri için söylediği sözler6 hümanizminin kanıtıdır.
Bir seferinde anayurdu savunmak için yapılmayan savaşı cinayet olarak betimlemiştir.7
Avrupa’nın çoğu yerlerinde bütüncül (totaliter) ve ırkçı diktatörlükler muzaffer olurken ve birçok Türkler bunların çekiciliğine kapılmışken Atatürk sıkı durdu. Yahudi ya da muhalif oldukları için Hitler düzenince 1933’te üniversitelerinden kovulan 142 Alman bilim adamını Türkiye’ye çağırıp onları yüksek eğitim kurumlarında çalıştırması bu yönde anlamlı bir göstergedir…”
Ve şöyle bağlanıyor :
“..Atatürk Devrimi donduruldu!
Bunu gizlemek için tören Atatürkçülüğü büyük önem kazandı. Devrimin yıldönümleri gittikçe artan bir heyecanla kutlanır oldu. Atatürk’ün resim ve büstleri kamusal alanları doldurdu.
Nasıl olduysa, CHP Atatürk Devrimine dönüşü isteyen bir muhalefet yürütemedi ya da bunu istemedi. Çok kez hayli sert olan muhalefeti daha çok siyasal özgürlük talebinde yoğunlaştı. Siyasal dizgeye yeni bir anayasa ve büyük ölçüde bir özgürlük getiren
27 Mayıs 1960 askeri müdahalesinden sonra, aydınlar Atatürkçülükten çok sosyalizm ve sosyal demokrasiyle ilgilenmeye başladılar. Fakat Sovyetlerde ve Doğu Avrupa’da komünizmin çökmesi, Türkiye’de köktendinciliğin çoğalması, Atatürkçülüğe yöneltilen sert eleştiriler yukarıda sözünü ettiğim Atatürkçülüğün yeniden doğmasına yol açtı. (1998)..”
********************
Bu değerli makalenin tümünü okumak için lütfen tıklar mısınız??
Ataturk_Devrimi_Ataturkculuk-Nedir
Sevgi ve saygı ile.
31.5.2013, Ankara
Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net