Mümtaz Soysal’ı uğurlarken
Av.Hüseyin Özbek
TBB Başkan yardımcısı
Prof. Dr. Mümtaz Soysal, akademik kimlikle siyasal kimliğin aynı kişide buluşmasının seçkin örneğiydi. 1950 sonrasının yakın tanığı, Mülkiyeli ruhunu iliklerinde hisseden Mülkiye hocası, 12 Mart’ın sanığı, cunta dönemlerinin sakıncalısıydı.
1961 Anayasası’nın mutfak çalışmasının birikimi, engin siyasal kültür, Milli Mücadele’ye omuz veren bir aileden gelmenin haklı onuru, en gerilimli anlarda bile yüzünden eksilemeyen tebessüm, bakışlarına yansıyan özgüven, Mümtaz Hoca’nın kimlik ve kişilik resmidir.
Mümtaz Soysal, akademik yaşamında ders notlarıyla yetinmeyip öğrencilerine vatanseverlik, Cumhuriyet değerleri, ülke ve ulus çıkarlarıyla çatışmayan solculuk, emek dostluğu, milletin damıtılmış alın terinin ürünü kamu varlıklarının korunması gibi kavramları öğreten adamdır.
Ödünsüz duruş
Cunta dönemlerinde demokrasiden ve hukuktan yana ödünsüz tavır, düşünce ve ifade özgürlüğünü yazılı ve sözlü pratikle savunma, sömürü ve vurguna karşı Cumhuriyetin ekonomik birikimlerinin ödünsüz savunulması, Mümtaz Hoca için bilim ahlakının da önünde, bir kişilik sorunudur.
24 Ocak kararlarıyla (24 Ocak 1980) dayatılan reçetenin, halkın yararını değil, uluslararası sermayenin çıkarlarını öncelediğini, asıl amacın ülkenin ekonomik bağımsızlığının tasfiyesiyle açık pazar haline getirilmek olduğunu ısrar ve inatla anlatmakla kalmayıp bu dayatmaya karşı hukuk savaşı verdi.
TBMM çatısı altında milletvekili olarak bulunduğu dönemlerde parti disiplinin genel başkanın sınırsız keyfiliği olmadığını, demokrasinin önce parti içinde işlerlik kazanması için mücadele verilmesi gerektiğini tutum ve davranışlarıyla kanıtladı.
Denizciliğe katkısı
Dışişleri Bakanlığı dönemindeki tutum ve uygulamaları, Cumhuriyetin ilk dönemlerini hatırlatır.Türk Dışişlerinin geleneksel çizgisinin ve kurumsal ciddiyetinin korunması, ABD ve AB dayatmalarına karşı, ast – üst ilişkisinin değil, mütekabiliyetin (AS: karşılıklılığın) temel alınması Mümtaz Hoca için öncelik ve özen sorunudur. BOP-GOP’un mutfak kokularının, ayak seslerinin duyulduğu dönemlerde gösterdiği duyarlılık ve önlem alma çabaları sorumlu devlet adamlığının örnek davranışları olarak not edilmelidir.
KKTC’nin tasfiyesiyle, Türkiye’nin devreden çıkarılmasının ön koşulunun Rauf Denktaş’ın tasfiyesi olduğunu bilen dış dinamiklerin ülke içindeki kampanyasına karşı ilk günden tavır aldı. Dışarının telkinlerden fazlasıyla etkilenen siyasal iradenin tutumuna karşı kamuoyunu bilgilendirmek için elinden geleni yaptı. Rauf Dentaş Türkiyeli (!) medyanın infazına tabi tutulurken vatansever bir aydın, namuslu bir yurttaş, sorumlu bir akademisyen olarak usanmadan hep yazdı ve konuştu.
Üç tarafı denizle çevrili bir ülkenin deniz stratejisinin ve denizcilik kültürünün oluşması için elinden geleni yaptı. Ege ve Kıbrıs başta olmak üzere Türkiye’nin ulusal çıkarlarını yeterince savunabilmesinin denizci ulus olmaktan geçtiğinin altını çizdi. Sivil, ticari ve askeri alanda yolcu-yük taşıma, deniz ulaşım ve güvenliğinin devlet politikası haline gelmesinin önemini anlatmaya çalıştı.
Küresel-liberal rüzgârların, akçeli telkinlerin, ödüllü siparişlerin etkisine kapalı, ülkesinin ve ulusunun çıkarlarına sonuna dek açık bir büyük adamı uğurluyoruz.
Türk milletinin başı sağ olsun.