ÇARŞAMBA İĞNELERİ – 03 Ocak 2023

Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE

HUZUR

RTE, şehit cenazesinde Özgür Özel’e saldırılmasını destekleyen açıklamalar yaptı.

Yemini gereği, milletin huzuru ve milli dayanışma için yapıyor!..

DEVE

MHP Gen. Bşk. Yrd. İsmail Özdemir, İsveç’le ilgili karar Meclis komisyonuna gelmeden beş gün önce, ”İsveç, deve iğne deliğinden geçinceye kadar NATO’ya giremez” dedi.
Komisyonda MHP “evet” oyu verdi.

Deve iğne deliğinden geçip nereye girdi?..

AKADEMİK

Akademik Özgürlük Endeksi’ne göre en kötü %10’a girerek 179 ülke içinde 166. olduk.

Bakan Tekin’in STK‘larını hesaba katsalar, ilk 10’a gireriz!..

SÖZ

Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan AKP’yi eleştirerek, seçim öncesi yapılan protokoldeki sözlerin yerine getirilmediğini söyledi.

Bu arkadaş siyasette acemi gibi…

HİKAYE

13. ACM, AYM’nin Can Atalay’la ilgili 2. kez verdiği “hak ihlali kararı“nı yine tanımadı ve topu yine Yargıtay’a attı.

Yerel mahkeme, üst mahkeme hepsi hikaye.

Bir/Tek kişi ne istediyse, olacak öyle!…

İKTİDAR

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Arabistan maç krizinden sonra,

  • “Cumhuriyetimizin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, ülkemizin ortak ve birleştirici değeridir.” paylaşımı yaptı.

RTE’nin eski metin yazarı Aydın Ünal, Yerlikaya’nın paylaşımıyla ilgili, “CHP iktidara mı geldi, nedir, gece gece darbe mi oldu yoksa?” yazdı.

Mesaj açık: AKP’de Atatürk savunulmaz!…

SPOR

RTE, Arabistan’daki rezaletle ilgili,

“Sporun gündelik siyasetin mezesi haline getirilmesi yanlıştır… Olayın mecrasından çıkarılarak şov ve provokasyon malzemesi yapılmasına izin vermeyiz… Nefret dalgasının kardeş ülkeleri hedef alması tesadüf değildir.”

  • Sporu siyaseti malzemesi yapan bir ad sorsam ilk akla gelen kim olur?
  • Maçın Arabistan’da oynanıp şov yapılmasına kim izin vermiştir?
  • Ulusal değerlerimize saygı duymayan ülke kardeş midir?..

GÜNAH

Çorum’da, tartıştığı arkadaşını üç yerinden bıçaklayarak öldüren imamın alkollü olduğu ortaya çıktı.

Günah dediği şeyler başkaları için!…

GÜVEN

Sayıştay raporuna göre Ziraat Bankası’na bir milyar Dolara yakın borcunu ödemeyen Demirören,güven timsali olmaya devem edeceğiz” dedi.
(AS: Tomar tomar Milli Piyango bileti satıyor Ziraat Bankasına, aldığı krediye karşılık!)

Gel de güvenme

YENİ YIL KUTLAMASI VE UMUT

Prof. Dr. Halil ÇİVİ
İnönü Üniv. İİBF Eski Dekanı

Değerli dostlar,

Her son, hiçbir zaman bir bitiş, tükeniş, yok oluş ya da dünyanın sonu değil; tersine yeni bir dünyanın, yeni bir yaşamın ve yeni bir umudun yeşerip doğduğu bir zaman aralığıdır. 2023 yılının bitişine ve 2024 yılının başlamasına da aynı iyimserlik ve mantıkla bakmak gerekir.

Ayrıca dinler, diller ve kültürlerden bağımsız olarak, yeni yıl kutlamaları dünyanın her yerinde yaşanan evrensel bir kültürel ögedir. Gelecek planlaması yapma ve bizleri bekleyen gelecekteki yaşama iyimserlik ve umutla bakma olgusudur. Bu yönüyle saygı duyulmalıdır.

2024 yılı, hepimiz için, başta kendi, fikir, tutum ve davranışlarımız olmak üzere, her alanda derin ve sorgulayıcı bir özeleştiri yaparak; kendimizi cehalet, bağnazlık, öfke, cebir, şiddet, kin, nefret, ötekileştirme ve düşmanlaştırmalardan vazgeçirip; çalışkan, üretken, dürüst, akılcı, sevgi, barış, kardeşlik, ahlaklı ve adaletli bireyler olarak yeniden inşa etme ya da yeniden yapılandırma zamanı ve fırsatı olsun.

2024 yılının ülkemiz, halkımız ve herkes için bilgelik, akılcılık, çağdaş siyaset, gerçek demokrasi, hukukun üstünlüğü, şaşmaz adalet, üretkenlik, ekonomik verim artışı, çağdaş eğitim, sağlık hizmetlerine erişebilme, kültürel hoşgörü, esenlik, güvenlik, huzur ve mutluluk açılarından umut, sevgi ve barışla bezenmiş olması dileğiyle:

HERKESİN YENİ YILI KUTLU OLSUN…

Ne demişti Yüce Önderimiz M. Kemal Atatürk?

YURTTA BARIŞ DÜNYADA BARIŞ!

Daha ötesi var mı?

Suudi Arabistan’ın ve AKP’nin hezimeti

Örsan K. Öymen
Örsan K. Öymen
01 Ocak 2024, Cumhuriyet

Fenerbahçe ve Galatasaray arasında Suudi Arabistan’da oynanması planlanan “Süper Kupa” maçının son anda iptal olması, Suudi Arabistan ile ilişkileri yeniden gündeme getirdi.

Bu maçın, AKP hükümetinin zorlamasıyla ve baskısıyla, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. yılında, cumhuriyet, laiklik ve Mustafa Kemal Atatürk düşmanı olan Suudi Arabistan’da oynatılması, zaten baştan beri büyük bir hataydı.

Ancak Suudi Arabistan hükümeti maçta, Atatürk’ün Yurtta Barış, Dünyada Barış pankartının asılmasını ve Atatürk “T-Shirt”lerinin (T-gömlek!) giyilmesini de engellemeye kalkınca, Fenerbahçe ve Galatasaray takımları maça çıkmama kararı alarak, gecikmeli de olsa, Türkiye’nin onurunu kurtardılar.

Bu olay, Suudi Arabistan gibi Atatürk, cumhuriyet ve laiklik düşmanı olan AKP hükümetine, “cumhurbaşkanı” ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’a iyi bir ders oldu!

Bu olay, Anıtkabir’i ziyaret etmeyen Suudi Arabistan kralı öldüğünde, Türkiye’de “milli yas” ilan eden; Türkiye’yi her alanda Suudi Arabistan’ın, Katar’ın ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin arka bahçesine çeviren; Atatürk’ün adını futbol stadyumlarından silen; Atatürk’ün adını taşıyan havalimanını yıkan; Atatürk’ün adını taşıyan Atatürk Kültür Merkezi’nde, Atatürk düşmanı Necip Fazıl Kısakürek adına ödüller dağıtan Erdoğan’a ve AKP’ye iyi bir ders oldu!
***
Bununla birlikte, AKP hükümetinin ve Erdoğan’ın hayran olduğu ve neredeyse taptığı Suudi Arabistan’ın nasıl bir ülke olduğunu da yeniden hatırlamakta büyük yarar var.

  • Suudi Arabistan, mutlak monarşi ve teokrasi ile yönetilen bir diktatörlüktür.
  • Suudi Arabistan, 21. yüzyıldaki ortaçağdır. 

20. ve 21. yüzyılda dünyada, laikliğin geçerli olmadığı çok az sayıda din devleti kaldı. Suudi Arabistan da bu devletlerden bir tanesidir.

Suudi Arabistan’ın İstanbul’daki konsolosluğunda, Türkiye Cumhuriyeti’nin topraklarında, Suudi Arabistan vatandaşı olan bir gazeteci katledilmiştir. Suudi Arabistan böyle bir ülkedir.

AKP hükümeti de, bu cinayetin üzerini örtbas ederek, yargı sürecindeki dosyayı kapatmış ve Suudi Arabistan’a devretmiştir.

Suudi Arabistan aynı zamanda, ABD emperyalizminin Ortadoğu’daki merkezlerinden birisidir. 

ABD’nin Suudi Arabistan’da birçok askeri üssü bulunduğu gibi, Suudi Arabistan ABD’nin, ABD de Suudi Arabistan’ın en büyük ticari ortaklarından birisidir.

ABD, ithal ettiği petrolün büyük bir kısmını Suudi Arabistan’dan ithal etmektedir. Suudi Arabistan da ithal ettiği silahların ve savunma sanayi ürünlerinin büyük bir kısmını ABD’den ithal etmektedir.

Suudi Arabistan dünyanın en büyük petrol ihracatçısı ve dünyanın en büyük silah ve savunma sanayi ürünü ithalatçısı ülkelerinden birisidir.
***
Suudi Arabistan aynı zamanda, dünyadaki şeriatçı, köktendinci, İslamcı örgütlere doğrudan veya dolaylı mali destek sağlamaktadır. Bu desteği alan örgütlerin bazıları “dernek” ve  vakıf” gibi “sivil toplum” örgütleridir, bazıları da terör ve şiddet uygulayan örgütlerdir. Bu örgütlere yapılan mali destekler genellikle, Suudi Arabistan devletinin denetiminde olan Suudi Arabistan’daki “dernekler” ve “vakıflar” üzerinden gerçekleşmektedir.

El Kaide, Müslüman Kardeşler ve Hamas gibi İslamcı terör örgütleri uzun yıllar Suudi Arabistan devleti ve/veya Suudi Arabistan’ın içindeki belli güç odakları ve örgütler tarafından desteklendi.
***
Özetle, yeni yıla girerken, AKP hükümetinin yapamadığını, futbol kulüplerinin ve onları destekleyen taraftarların, başka bir deyişle halkın yapmış olması, futbolu da aşan önemli bir gelişmedir.
_______________________________________
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

2023 Yılı Aydınlanma Konferansları, Radyo-TV Konuşmalarımız

2023 Yılı Aydınlanma Konferansları,
Radyo-TV Konuşmalarımız

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM  

  1. Meltem TV, G. Feyman. Türkiye’nin Politik Gündemi, İlaç Yolsuzluğu, Kovit-19’da son durum. 12.01.2023
  2. Yıldız En TV, G. Feyman. Türkiye’nin Kritik Bunalımı, Yaralı Cumhuriyetimiz ve
    Kovit’te son durum
    , 13.01.2023
  3. Mersin Sosyal Demokrat Gönüllüleri, (Nizamettin Taşkent ve ark.). Tweet odası söyleşisi. Ülkemizin Sağlık, Adalet-Hukuk sorunları, Genel Seçimler ve CB seçimi,
    T. Erdoğan’ın adaylık durumu
    . 13.01.23
  4. Düzgün TV (Avusturya), Serdar Altun. 2023 Seçimleri : Cumhuriyet’in 100. Yıl Sınavı. 17.01.23
  5. Oldu O zaman, youtube kanalı, Ayşe Uçar, Seçime Giderken Ülkemizin Yakıcı Sorunları : Birlikte Başaracağız. 17.01.2023
  6. MELTEM TV, Gülgün Feyman, 14 Mayıs’a alınacak seçimler,
    RT Edoğan’ın 3. Kez adaylığı, Türban’ın Anayasaya sokulması
    … 18.01.23 (30 dk.)
  7. POYRAZ Gurup, zoom, Eğitimde Yaratcılık ve Atatürk’ün Eğitim Dizgesi,
    18.01.2023 (2,5 saat)
  8. Cadde TV; Aşı – İlaç kıtlığı – yokluğu, Kovit-Grip-RSV enfeksiyonları,
    Evde serum uygulaması
    .. 20.01.2023
  9. HKP, Adana TÜYAP Kitap Fuarı, panel, Yılında Yaralı Cumhuriyetimiz, 22.01.2023
  10. Yıldız En TV, G. Feyman. Uğur Mumcu, Aydın Cinayetleri ve AKP’nin Anayasa Tuzağı, 24.01.2023
  11. ADD Isparta Şubesi, Türkiye’nin Bitmeyen Siyasal Cinayetleri :
    Niçin? Kimler sorumlu?
    Ne yapmalı? 27.01.2023
  12. Gaziantep ADD, Adalet ve Demokrasi Haftası : Demokrasi, Adalet ve Türkiye’nin Geleceği. 28.01.2023
  13. Gaziantep EĞİTİM-İŞ ve Genel Sağlık-İş. Yüzyılda Ülkemize ve Dünyamıza
    Küresel Sağlık Tehditleri
    . (Çepnililer Derneği) 28.01.2023.
  14. Düzgün TV, Viyana, Kazım Balaban, Yılda Seçimler ve Geleceğimiz, 03.02.2023
  15. Sputnik Radyo, Türkiye, Maraş Depremi ve alınacak sağlık önlemleri, 07.02.2023
  16. Yıldız En TV, Gülgün Feyman, Maraş Depremi, 07.02.2023
  17. Meltem TV, Gülgün Feyman, Maraş Depremi, 07.02.2023
  18. YOL TV, Recai Aksu. Maraş Depremi, Seçimler Ertelenebilir mi, Afet Yönetimi, 08.02.2023
  19. Sputnik Radyo: Türkiye, Maraş Depreminde gelinen yer, salgın önlemleri, 09.02.2023
  20. Yeni İzmir Gazetesi’ne demeç, 10.02.2023
  21. Yeryüzü TV, Çağlar Tekin, Depremden Kurtulanların Yeni Büyük Sınavı,
    youtube, 10.02.2023
  22. TELE1, Namık Koçak, Forum Hafta Sonu, Maraş Depremi gündemi, 11.02.2023
  23. HALK TV, Burak Tatari, Deprem ve Bulaşıcı Hastalıklar, 12.02.2023
  24. Gazete Duvar, Maraş Depremi… salgın, halk sağlığı konulu söyleşi, 13.02.2023
  25. GAIN Haber, Gülnur Üykü (Mirgün Cabas), Deprem Bölgesinde Salgın Riski, 13.02.2023
  26. Bursa-Gemlik Güncel Haber-16. Özge Demir, “Depremde Sağlık Hizmetleri” 15.02.2023
  27. HABERAL MEDYA. Deprem Bölgesinde Sağlık Hizmetleri. Aydın Keleşoğlu, 15.02.2023
  28. Bursa-Gemlik Güncel Haber-16. Özge Demir,
    Deprem: Hukuk ve Kamu Yönetimi Boyutlarıyla” 16.02.2023
  29. Düzgün TV, Depremlerde Sağlık Hizmetleri, Serdar Altun, 16.02.2023
  30. Sultan Gümüş Kaya, İzmir İlkses Gazetesi ile söyleşi, 21.02.2023
  31. Başkent Üniversitesi-BÜTAM, Prof. Seçil Karal Akgün,
    Cumhuriyet’in Sağlık Politikası ve Günümüz. 22.02.23
  32. FLASH HABER TV, BBegümhan Aydoğan. Deprem : Afet Yönetilebiliyor mu? 24.02.2023
  33. ARTI TV, Şükran Ekinci. Deprem: Sağlık, Hukuk, Kamu Yönetimi Boyutları. 24.02.2023
  34. Yıldız En TV, Gülgün Feyman Budak, Ülkemizin Sıcak Gündemi, 06.03.2023
  35. Düzgün TV, Bahar Altun, 14 Mart Tıp ve Sağlık Haftasında Sağlık Sorunlarımız.
    14 Mart 2023, Viyana.
  36. Seydişehir ADD Şubesi, Afetler ve Geleceğimiz, zoom oturumu, 15.03.2023
  37. Kocaeli Tabip Odası, Türkiye Cumhuriyeti Kurucularının Görkemli Sağlık Devrimi ve Günümüz, 18 Mart 2023.
  38. Hildesheim ADD, Fatma Anders, Seçime Giderken Yurttaş Olarak Sorumluluklarımız. 29.03.2023, Almanya
  39. Yıldız En TV, Gülgün Feyman, Sinan Oğan ve Muharrem İnce CB adaylığından neden çekilmeli? Hacettepe Tıp 77 mezunu bir küme hekimin, Cumhuriyet’teki ilanı üzerine. 06.07.2023
  40. Atılım Üniv. Tıp Öğrencileri Birliği, Dünya Sağlık Günü 75. Yıl, TEAMS ile, 07.04.2023
  41. Cadde TV, Rahmi Aygün, Türkiye’nin Sıcak Politik Gündemi, 11.04.2023
  42. Derleniş Yayınları / HKP, Bursa TÜYAP Kitap Fuarı, Av. Tacettin Çolak ve Av. Halil Ağırgöl ile, ‘100’üncü Yılında Cumhuriyet – Sorunlar ve Çözümler’, 06.05.2023
  43. Cadde TV, Engin Deliktaş, Seçim Masası, 3 ek konuşmacı ile, 09.05.2023
  44. Yıldız En TV, Gülgün Feyman ile, 28 Mayıs 2023 seçiminin kodları : Nasıl Okumalı? 29.05.23
  45. Cadde TV, Engin Deliktaş, Seçim Sonrası Türkiye Gündemi, +1 konuşmacı ile, 02.06.2023
  46. Cadde TV, Rahmi Aygün, Sağlık Sistemimiz, Deprem Bölgesinde sağlık sorunları,
    Çin’de Kovit yeniden mi?
    10.06.2023
  47. Düzgün TV, Serdar Altun, Türkiye’nin Yakıcı Politik Gündemi: Ne Yapmalı? 14.06.2023
  48. ARTI TV, Şükran Ekinci. Artan Kızamık Olguları Sorunu, Salgına Dönüşebilir mi,
    Ne Yapmalı?
    6.23
  49. EGE POSTASI’na demeç : Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Saltık uyardı:
    Kızamık Kovit’den daha bulaşıcı! 19.06.2023 EGE POSTASI’na demecimiz : ARTAN KIZAMIK OLGULARI SORUNU Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Saltık uyardı: Kızamık Kovit’den daha bulaşıcı! (egepostasi.com)
  50. TELE1, Gazeteciler Masası, Namık Koçak, 30.06.2023, https://youtu.be/m9ZKkNVxJ5M
  51. ARTI TV, Artan Kızamık Olguları Sorunu. 01.07.2023, https://youtu.be/lEGB3kQghVI
  52. Düzgün TV / Avusturya, Merdan Yanardağ’a Özgürlük, özel yayın. 02.07.2023 https://t.co/P8lSvyoFY4
  53. Karantina TV, Recai Aksu. Türkiye Gündemi : AKP-RTE Neden Ateşle Oynuyor? 05.07.23, https://www.youtube.com/watch?v=zhXxY02qd0A
  54. 23 Derece Youtube kanalı, Burcu Uğur, Açık Alan. Türkiye Nereye Evriliyor? 10.07.23
  55. Meltem TV, Gülgün Feyman, Türkiye’nin Sıcak Gündemi : AKP Neden Yapıcı Ol(a)mıyor?, 14.07.2023, https://youtu.be/WgdG_HoWA6A
  56. Dikili – Salihleraltı Halk Eğitimcileri, İkili Konf. Sinan Meydan ile, Lozan Barış Andlaşması
    Yüz Yaşında!
    22.07.23, https://fb.watch/lXP3zNBunc/, https://www.youtube.com/live/VIvNR_tMYh8?feature=share
  57. Poyraz Gurup zoom oturumu. Lozan Barış Andlaşması 100 Yaşında :
    YAŞATMAK ULUSAL GÖREV ve SORUMLULUK
    . 25.07.2023, https://youtu.be/I_-7y_Da55o
  58. Cumhuriyet web TV söyleşisi, Aşırı sıcaklarla nasıl başetmeli: Akbelen vahşeti ve çare HOMO ENVİRONMENTUM! 26.07.2023, Aşırı sıcaklarla nasıl başetmeli: Akbelen vahşeti ve çare HOMO ENVİRONMENTUM! | Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM, https://www.youtube.com/watch?v=H2fVQ2TWE0c
  59. Flash Haber TV, Betül Begümhan Aydoğan, Türkiye’de Çok Yönlü Bunalım :
    Ne Yapmalı?
    07.08.2023
  60. Cadde TV, Rahmi Aygün, Yüzyılın Kuşatması : Nasıl Yaracağız? 09.08.2023
  61. ANKA Ajansı. Yeniden Kızamık Salgını mı? https://ankahaber.net/haber/detay/prof_dr_saltik_haziranda_164_kizamikli_cocuk_ hastaneye_yatirildi_yoksulluk_gibi_nedenlerle_komplikasyon_gelisebiliyor_150973
  62. Cumhuriyet TV’ye demecimiz : Koronavirüsün yeni varyantı ERIS, 22.08.2023.
    Cumhuriyet TV’ye demecimiz : Koronavirüsün yeni varyantı ERI S
    https://www.cumhuriyet.com.tr/saglik/halk-sagligi-uzmani-cumhuriyet-tvde-coronavirusun-yeni-varyantina-karsi-uyardi-2111423
  63. COSMO Türkçe (Köln / Almanya). 22.08.2023, Korona yeniden sahnede:
    “Eris” varyantı ne kadar tehlikeli?
    COSMO TÜRKÇE – Podcast – COSMO türkçe – Programm –
    Radio – WDR
    ve Korona yeniden sahnede (t24.com.tr), Korona yeniden sahnede: “Eris” varyantı ne kadar tehlikeli?
  64. Düzgün TV, Bahar Altun : 30 Ağustos Özel Yayını. Viyana, 30.08.2023
  65. Cumhuriyet TV, Beste Çelik, GDO’lu Ürünler ve İnsan Sağlığı. 03.09.2023
  66. SONSÖZ (Ankara) gazetesine demeç: ERIS varyantı tehlike arz ediyor mu? 18.09.2023,
    Prof. Dr. Ahmet Saltık açıkladı: Eris varyantı tehlike arz ediyor mu? – Sonsöz Gazetesi (sonsoz.com.tr)
    ERIS-varyanti-tehlike-arz-ediyor-mu-Prof.-Dr.-Ahmet-Saltik.-Dr.-Ahmet-Saltik.pdf (add.org.tr) 19.09.2023
  67. Gerçek Gündem, Sema Kızılarslan.Kovit-19 ERIS varyantı hakkında sorular-yanıtlar, 20.09.23, Türkiye’de de görüldü: Eris varyantı tehlikeli mi? (gercekgundem.com)
  68. SONSÖZ TV, Ebru Güngör ile söyleşi: Eris Varyantı Nedir? Yeni Pandemi mi Geliyor? 26.09.2923 http://ahmetsaltik.net/2023/09/26/sonsoz-tv-ile-soylesimiz-eris-varyanti-nedir-yeni-pandemi-mi-geliyor/
  69. FLASH HABER TV, B .Begümhan Aydoğan, AKP’nin Anayasa Oyunu : Ne Yapmalı? 03.10.2023, FLASH HABER TV Programımız | Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
  70. CADDE TV, Rahmi Aygün. Yeni Bir Kovit Dalgası mı, Sağlıkta Çöken Neo-Liberal Politikalar. (Türkiye Nereye Savruluyor) 04.10.2023
  71. Polatlı ADD Şubesi. Cumhuriyetimizin 100. Yılı. 21 Ekim 2023.
  72. BİR TV, +1 Gündem, İzmir, Cumhuriyetimizin 100. Yılında Fırsatlar ve Tehditler,
    Ertuğrul Turan, 25 Ekim 2023.
  73. Poyraz Grup, zoom. Cumhuriyetimizin 100. Yılında Fırsatlar ve Tehditler, 25.10.2023
  74. Cadde TV, Rahmi Aygün, Türkiye Cumhuriyeti 100. Yaşında : Kutlamalı ve Korumalı, 27.10.2023
  75. Yüksek Ticaretliler Derneği, “Vazgeçmeyen, Vazgeçilmeyen Bir Cumhuriyetin Portresi : Mustafa Kemal ATATÜRK”, 28.10.2023, Ankara
  76. Düzgün TV (Avusturya), Cumhuriyetin 100. Yılı Özel yayın, Serdar Altun, 28.10.2023
  77. Erdek ADD Şb., Türkiye Cumhuriyeti 100 Yaşında : Dünya Uygarlığı İçin Büyük Kazanımdır. 29.10.2023
  78. Meltem TV, Gülgün Feyman, İktidar Giderek Daha Baskıcı Oluyor : Niçin ve Ne Yapmalı?, 03.11.2023
  79. Atılım Üniv. 100. Yıl Kutlamaları, Kemal Türkiye’sinin Destansı Sağlık Devrimi,
    Simpozyum, 06.11.2023
  80. Adıyaman, Radyo TEK, “10 Kasım 2023, Mustafa Kemal ATATÜRK’ü anma ve anlama”, 10.11.2023
  81. Adıyaman MERCAN TV, 85 Yıl Sonra Mustafa Kemal ATATÜRK’ü Anlayarak Anmak, 10.11.23
  82. Besni ADD, Cumhuriyetin 100., ATATÜRKün 85. Veda Yılı, 10 Kasım 2023,
  83. Cem Vakfı (Ali İ. Argunşah), Yenibosna Cemevi, Cumhuriyetin 100. Yılında “Cumhuriyet
    ve Atatürk”
    11.11.2023, Cem Vakfi | Haber Detay Yeni Bosna Cemevi konferansı : Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. Yılı 
  84. CADDE TV, Rahmi Aygün ile Ana Cadde, (Prof. Abdülkadir Çevik ile). 04.12.2023 https://www.youtube.com/live/ggl4OrWUv_M?si=-XR1-A2ALfVb2UoH
  85. Cumhuriyet TV, İrem Karataş, Kış Koşulları, Barınma-Beslenme-Giyim ve AKP’nin
    Ağır Vebali
    . https://youtu.be/KmonHW24BWg?si=zRJmW6brHMi0O393, 05.12.2023
    Cumhuriyet TV konuşmamız : Kış Koşulları, Barınma-Beslenme-Giyim ve AKP’nin Ağır Vebali | Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
  86. Düzgün TV, Viyana. Yılında 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü : Ne Yapmalı? 10.12.2023
  87. Hildesheim ADD, Fatma Anders. İHEB’in 75. Yılında İnsan Hakları Sınavımız. Streamyard TV, 15.12.2023, https://x.com/profsaltik/status/1736104739190759782?s=20
  88. SONSÖZ TV, Ebru Güngör. Barınme ve Beslenme Krizi Nereye Gidiyor? 17.12.2023
    https://x.com/profsaltik/status/1736387258108776771?s=20
  89. Meltem TV, Gülgün Feyman. AKP Çemberi Daraltıyor : Niçin ve Ne Yapmalı?? 20.12.2023
  90. Flash Haber TV. Şevin Ekinci. Güncel Sağlık Sorunlarımız, Yeni Kovit Varyantı? 21.12.2023
  91. Düzgün TV (Viyana), Serdar Altun. AKP Neden Gözükara Gidiyor? Nasıl Karşı Koymalı? 20.12.2023

2023 için 365/91 = 4 olmak üzere ortalama olarak 4 günde 1 konuşma yaptık
1996 -2023 arasında 27 yılda toplam 2132 Aydınlanma konuşmamız oldu. Yıllık ortalama 79.
Bu konuşmalara mesleksel (tıbbi) olanlar katılmadı.

İnanıyoruz ki Gazi Paşa‘nın buyurduğu gibi :

  • “ Çalışmadan, yorulmadan, üretmeden rahat yaşamak isteyen toplumlar;
    önce onurlarını, sonra özgürlüklerini ve daha sonra da bağımsızlıklarını ve geleceklerini yitirirler..”
  • “ Bütün Dünya bilsin ki, benim için bir taraflılık vardır : Cumhuriyet taraftarlığı, düşünsel ve toplumsal devrim taraftarlığı. Bu noktada, yeni Türkiye topluluğunda bir bireyi, dışarıda düşünmek istemiyorum. ”
  • “ İki Mustafa Kemal vardır : Biri ben, etten ve kemikten, geçici Mustafa Kemal..İkinci Mustafa Kemal, O’nu ‘ben’ kelimesiyle ifade edemem. O ben değil, bizdir.
    O, memleketin her köşesinde yeni fikir, yeni hayat ve büyük ülkü için uğraşan aydın ve savaşçı bir topluluktur. Ben onların rüyasını temsil ediyorum.
    Benim teşebbüslerim, onların özlemini çektikleri şeyleri tatmin içindir.
    O Mustafa Kemal sizsiniz, hepinizsiniz.
    Geçici olmayan, yaşaması ve başarması gereken Mustafa Kemal, O’dur. ”
    O halde; yeni bir Atatürk gelmesi beklenmeyecek, Türk Ulusunun Yüce İdeali olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni sonsuza dek “özgür ve tam bağımsız” yaşatmak, çağcıl uygarlık düzeyinin ötesine taşımak için elden gelen, sonuna dek yapılacaktır.

    “..büyük ülkü için uğraşan aydın ve savaşçı bir topluluk…”

    Yüce Atatürk’ün görmek istediği ve kutsal emanetini devrettiği aydınlarımız..

    1996’dan beri arşivlenen ekteki çalışmalar, bu bilinç ve sorumluluğun ürünü olarak, “Anadolu Aydınlanması”na adanmaktadır..

    Yüce Atatürk’e ve Türkiye insanına saygı ve şükranlaVatanı ve milleti için çalışanlar 1. sınıf insanlardır..

Sevgi ve saygı ile. 01 Ocak 2024, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM  
Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı (Toplum Hekimliği) Uzmanı
Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, Mülkiyeli
www.ahmetsaltik.net        profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik    X : @profsaltik
https://www.instagram.com/ahmet_saltik

Cumhuriyet Öğretmeni Ahmet NİŞANCI’nın yeni yıl iletisi

Ahmet NİŞANCI
Artvin Atatürk’ü Düşünce Derneği Başkanı
Cumhuriyet Öğretmeni
31 Aralık 2023

 

DEĞERLİLERİME…

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ve ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCENİN SAVUNUCULARI OLARAK
YURTTAŞLARIN EŞİTLİĞİ,
LAİKLİK ANLAYIŞI İÇİNDE
YÜKSEK VATAN SEVGİSİ TAŞIYAN
ATATÜRKÇÜLERE,
BAŞTA AİLEM, DOSTLARIMA, ARKADAŞLARIMA
2024 YILINA GİRERKEN İÇTEN DUYGU VE DÜŞÜNCELERİME İLİŞKİN SUNUMUMDUR :

Orta Asya’dan başlayan tarihsel süreç içinde Anadolu’ya ulaşan Türklüğün Büyük Yürüyüşü Osmanlı Hanedanı’nın 600 yıllık yönetimi sonunda Ülkemizin emperyalist devletlerin işgali sonucu Büyük Acılara sahne olmuştur.

Bütün büyük tarihçilerin ortak görüşü ve yaşanmış tarihsle olaylar gösteriyor ki;

  • YÜCE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK olmasaydı,
    emperyalistleri yenmemiz ve
    Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’ne ulaşmamız olanaklı  olamayacaktı!

Bu ne demektir?

Sevr Andlaşmasının uygulanışıyla Türkler Anadolu’nun ortasında küçük bir toprak parçasına (AS: şimdiki topraklarımızın 1/3’ü!) hapsedilen, özgürlüklerden yoksun bağımlı bir topluluk durumuna getirilecek, İstanbul’daki son Hanedan sahipleri varlık içinde yaşamlarını sürdürecekler, Türklüğün yüzyıllardır süren onurlu yürüyüşü sonlandırılmış olacaktı. (AS: Türk Ulusunun Sevr Andlaşması ile açık soykırımı!)

Yüce Atatürk bütün zorluklara, yokluklara karşın yürüttüğü KURTULUŞ (İstiklal-Bağımsızlık) SAVAŞI ve arkasından gelen KURULUŞ SÜRECİ ile BÜYÜK TÜRK ULUSU’nu yarattı.

Cumhuriyetin kazanımlarını kendi çıkarcı yapılarına uygun bulmayan tarikat anlayışlıları, yeraltında çağdışı karanlık etkinliklerini sürdürerek 1950’li yıllara dek kendilerini saklamayı başardılar.

Atatürk’ten sonra bir süre daha sürdürülebilen Atatürkçü Düşünce Devrim Süreci 1950’lerden sonra her geçen yıl kesintiye uğrayarak bugün tarikat-cemaatlar yönetiminde bir diktatörlük düzenine doğru akıntıdadır.

Cumhuriyet’in demokrasi ile tamamlanmasını hazmedemeyenler, halkımız üzerinde baskıcı bir yönetim kurmak için azgın bir gözüdönmüşlükle saldırılarını her geçen gün hızlandırmaktadırlar.

Türkiye Cumhuriyeti’nin gerçek sahibi halkımızın sabrı, her geçen gün yeni bir olayla test edilmekte ve gericiliğe, yobazlığa karşı olan güçler sindirilmeye çalışılmaktadır.

Bütün örnekleri bu yazıya sığdırabilmek olası değil, ama salt Fenerbahçe- Galatasaray arasındaki futbol karşılaşmasının bugünkü yönetim anlayışı içinde dönüştüğü Suudi hayranlığı artık Türk Halkı ve Cumhuriyetimiz için varılan utancın en son halkası olamayacağı gerçeğini bir kez daha gözler önüne seriyor.

Böyle bir ortamda Türkiye Halkı yeni bir yıla girmenin coşkusunu yaşarken; yokluk, yoksulluk, yorgunluk, çaresizlik içindedir.

Bu durumdan kurtuluşun reçetesi, umutsuzluğa düşmeden toplumsal dayanışmanın en üst düzeye taşınmasını sağlayacak ortak paydada buluşabilmektir.

Bu idealin adı; ATATÜRK ADINDA, KEMALİST DÜŞÜNCE’DE BİRLEŞMEK‘tir.

Bu duygu ve düşünüş içinde
YÜCE TÜRK MILLETİMİZİN YENİ YILININ SONSUZ BAŞARI ve MUTLULUKLARA;
LÂİKLİĞE EŞİTLİĞE, ADALETLİ YÖNETİMLERE KAPI ARALAYACAK
BİR YIL olmasını diliyorum!..

Genç Cumhuriyette Hukukun Üstünlüğü

Dr. Cihangir DUMANLI
E. Tuğg., Hukukçu, Uluslararası İlişkiler Uz

Genç Cumhuriyette Hukukun Üstünlüğü
(Başbakanı tutuklama kararı veren mahkeme)

Büyük devrimci Atatürk yıkılmış bir imparatorluktan çağdaş bir cumhuriyet kurarken yeni devleti hukukun üstünlüğü ilkesine dayandırmıştır.

Bunun en açık göstergelerinden birisi 1926 yılında İzmir suikast girişimi davasına bakan İstiklal Mahkemesinin kendi kararına aykırı davranan Başbakan İnönü hakkında soruşturma açması ve tutuklama kararı vermesidir. 

İzmir Suikasti Girişimi

1924 ve 1925 yılları Cumhuriyet Devriminin yoğun ve önemli atımlar yaptığı yıllardır. Bu dönemde haleflik kaldırılmış, Osmanlı hanedanı üyeleri yurt dışına gönderilmiş, medreseler kapatılmış, irticacı Şeyh Sait isyanı bastırılmış, tekke ve zaviyeler ile şeriye mahkemeleri kapatılmış, kıyafet (giysi) devrimi yapılmış, Medeni Yasa başta olmak üzere Avrupa ülkelerinden alınan yasalar yürürlüğe konmuştur.

Bu devrim atılımları karşı devrimcileri de harekete geçirmiş, TBMM’de Atatürk’e ve devrimlere karşı çıkan bir grup (İkinci Grup), hilafet yanlıları ve eski ittihatçılardan oluşan bir muhalefet oluşmuştur. Lozan Andlaşmasının onaylanması görüşmelerinde muhalefet sertleşmiştir. Muhalifler Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasını (TCF) kurmuşlar, Şeyh Sait isyanına karışan TCF kapatılmıştır. Devrim ve Atatürk karşıtlığı Atatürk’e suikast girişimine kadar ileri gitmiştir.

1926 Mayıs ayında bir yurt gezisine çıkan Atatürk, önce güneye (Silifke’ye), daha sonra Bursa’ya gitmiştir. Bursa’dan İzmir’e doğru giderken Balıkesir’de bulunduğu sırada, İzmir Valisi Kazım Dirik’ten İzmir’de kendisine suikast yapılacağı konusunda ihbar aldıklarını bildiren ve İzmir’e gelişini ertelemesini öneren bir telgraf almıştır.

Vali’ye Suikast ihbarını yapan (14 Haziran), eylemcileri motorla Yunan adalarına kaçıracak olan Giritli Şevki’dir. İhbar üzerine, suikast girişimini düzenleyen Rize Mebusu Ziya Hurşit’in kaldığı otelde yapılan aramada çok sayıda silah ele geçirilmiş, Ziya Hurşit ve suç ortakları (Laz İsmail, Gürcü Yusuf, Çopur Hilmi, Sarı Efe Edip) tutuklanmıştır.

İki gün gecikmeli olarak 16 Haziran’da İzmir’e gelen Atatürk, İzmir halkının büyük coşkusu ile karşılanmış, suikast girişimi haberinin yayılması üzerine tüm yurtta olayı lanetleyen ve Atatürk’e bağlılığı gösteren mitingler yapılmıştır.

Suikast girişiminin ortaya çıkması üzerine Ankara istiklal mahkemesi olaya el atmış ve tutuklamalar başlamıştır.[1] Mahkeme 16 Haziran’da İzmir’e gelmiştir.

Tutukluların yapılan sorgulamalarında kapatılan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası (TCF) üyelerinin suikast girişiminde rolü olduğu saptanmıştır. TCF kurucu başkanı Kazım Karabekir, 22 Haziran’da Ankara’da tutuklanmıştır.[2]

TCF, İttihat ve Terakki Partisi (İTP) eski üyelerini de kuruluşuna katmıştı. Bu nedenle eski İttihatçılar da soruşturmaya dahil edilmiş, TCF ileri gelenleri Ali Fuat Cebesoy, Refet Bele,  Cafer Tayyar, Rüştü Paşa ile birlikte İTP iktidarında maliye nazırı Cavit Bey ve kimi ittihatçılar da tutuklanmışlardır.

Olayın bundan sonraki bölümü hukukun üstünlüğü ilkesi açısından dikkat çekicidir:

Kazım Karabekir’in tutuklanması üzerine, Başbakan İsmet İnönü Ankara Emniyet Müdürüne talimat vererek Karabekir’in salıverilmesini sağladı. Bunun üzerine İstiklal Mahkemesi, kendi kararını uygulatmayan Başbakan İnönü hakkında tutuklama kararı verdi [3] ve Karabekir’i yeniden tutuklattırdı.

Atatürk olayı duyunca İnönü’yü İzmir’e çağırarak İstiklal Mahkemesi ile görüşmesini istedi. 30 Haziran’da İzmir’e gelen İnönü’nün İstiklal Mahkemesi ile görüştükten bu mahkemenin kararlarının doğruluğuna inandığını açıklaması üzerine, tutukluluk kararı kaldırıldı.[4]

Değerlendirme

  • Türkiye Cumhuriyeti hukukun üstünlüğü ilkesi üzerine kurulmuştur.

1961 Anayasası Cumhuriyetin bir hukuk devleti olduğunu hükme bağlamıştır bu ilke, yürürlükteki 1982 Anayasasında da korunmakladır.

  • Hukuk devleti demek, devletin kendi koyduğu hukuk kurallarına egemenlik yetkisini halk adına kullanan Yasama, Yürütme ve Yargı organlarının da uyması demektir.

Hukuk devletinde mahkemeler bağımsız ve yansızdır. Yargıçlar hiçbir etki altında kalmaksızın karar verirler. Yasa hükümleri ve mahkeme kararları ödünsüz yerine getirilir. Yargının yansız olduğuna ilişkin  kamuoyunda genel bir kanı vardır. Her yurttaş kendisini yargı karşısında güvende duyumsar.

İncelediğimiz olayda, TBMM üyelerinden kurulu İstiklal Mahkemesi, kendi kararının uygulanmasına engel olan Başbakan hakkında çekinmeksizin tutuklama kararı verebilmişler ve İnönü’nün salıverilmesini sağladığı Karabekir’i yeniden tutuklamışlardır. Cumhurbaşkanı Atatürk ağırlığını Başbakan’dan yana kullanmamış, yansız arabulucu rolü oynamıştır. İlk Başbakan İnönü ise mahkemeyi dinledikten sonra mahkeme kararının doğruluğunu (kendisinin hatasını) kabul etme erdemini ve yargıya saygısını göstermiştir.

Yürütme (Başbakan) ile Yargı (İstiklal Mahkemesi) arasındaki çelişki yargı lehine çözülmüştür. İktidara karşınn mahkeme kararı uygulanmıştır.

Bu olay cumhuriyetin temelinde hukukun üstünlüğü ilkesinin yattığını açıkça göstermektedir.

[1] Ergün Aybars, İstiklal Mahkemeleri, Doğan Kitap, İstanbul, 2014, s.485;
[2] Utkan Kocatürk, Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Kronolojisi, Türk Tarih Kurumu, ANKARA,1983, s.458
[3] Şevket Süreyya Aydemir, Tek Adam Cilt 3, Remzi Kiabevi, İstanbul, 2016, s.253
[4] Aydemir, a.g.e. s.253

TBMM siyasal yelpazesi ve CHP

İbrahim Ö. Kaboğlu

İbrahim Ö. Kaboğlu

Siyaset 28.12.2023, BİRGÜN

“TBMM’de temsil edilen dört partiden biri din-mezhep, öteki soy-milliyetçi, üçüncüsü etnisite vurgulu; eksik olan, demokrasi ve hukuk ekseni. Şimdiden on yıl sonrasını düşünerek, Cumhuriyet’in 100. Yılında CHP’nin ‘demokratik ve laik hukuk devleti’ boşluğunu ne ölçüde doldurabileceğine odaklanılmalı” (9 Eylül 2013/ CHP’nin 90. Yıl kutlaması).

Borçka’da rica üzerine yaptığım kısa konuşmadan…

AKP – Cemaat koalisyonundaki iç çatışmalar, tam üç ay sonrası günışığına çıktı: “İnanç istismarıyla iktidar üzerinden nimet paylaşımı” (rüşvet, yolsuzluk, kara para aklamaları, hukuk dışılık…) kapışması (17-25 Aralık).

15 Temmuz 2016 darbe girişimi, hukuk ve liyakat dışı yönetimin paylaşım hesaplaşmasının ürünü.

Sonrasında MHP girdi AKP’nin koluna.  Maneviyatçı-milliyetçi güçbirliği, anayasal ve siyasal mirası tasfiye için anayasacılık (hesapverebilir hükümet, siyasal sorumluluk ve yargı bağımsızlığı ekseninde erkler ayrılığı) yanlılarını “terörist” ilan etti. Dünya hukuk tarihinin en büyük toplu kıyımı, MGK Anayasa-dışı kullanılarak gerçekleştirildi. Bilim ve eğitim kıyımı ilk hedef oldu.

2018 seçimleri sonrası TBMM’de, 2013’teki öngörümün ilk üç ayağını gözlemiş olsam da, beş yıl ‘demokrasi ve hukuk arayışı’ ile geçti.

Siyasal yarışmayı demokrasi ve hukuk eksenine oturtamayan CHP ve 6’lı masanın yenilgisi, Cumhuriyet’in 2. yüzyılı kuşaklarını da etkileyecek.

Yerel seçim aday belirleme döneminde, Türkiye Cumhuriyeti’ni hukuktan ve dünyevilikten uzaklaştırma çalışmalarına hız veren Cumhur İttifakı temsilcileri, 2019’da olduğu CHP’ye ‘sahte saldırılar’ için mevzilendi, Mehmetçik de kullanılarak…

Bu bakımdan, CHP’nin üçlü kararlılığı çok önemli ve belirleyici:

-Aday belirleme süreci,

-Hukuk ve demokrasi savunusu

-Hesapverebilir hükümet hedefi.

ADAY BELİRLEME  

Nitelikli belde hizmeti ve kentsel kamu düzeni, aday belirlemede başlıca ölçütler.

CHP’de ‘genç ve kadın’ söylemi çok önemli; olmalı da.  Parti’de ‘Gençler ve Anayasa’ çalışması adımını geçen yıl şimdiki Genel başkan Özgür Özel’in ‘özel çabaları’ ile atabildiğimiz belleklerde.

Ne var ki, örneğin TBMM’de nitelikli yasama simgesi genç akademisyen Dr. Sibel Özdemir, 9 Nisan’da liste dışı bırakıldı.

9 Nisan listesi 14 Mayıs için, 14 Mayıs sonuçları ise 28 Mayıs için belirleyici oldu.  Ya 31 Mart yolu? Tepede yapılan hataları toplumsal katmanda giderim vesilesi olabilecek mi? CHP’ye “harakiri” yaparak ‘makro-demokrasi’ hedefini heba edenler, yerelde ‘mikro-demokrasi’ aktörü olabilir mi?

HUKUK VE DEMOKRASİ 

Hukuk ve demokrasi dışı uygulamalara karşı koymak, TBMM’de temsil edilen siyasal partilerin “ortak and”ı gereği. Anayasa’ya saygı yönünde çok yönlü ve katmanlı çalışmalar yürütülmeli: Meclis’te nitelikli yasama, Devlet kurumlarında Anayasa dışı uygulamaları izlemek, toplumsal direnişlere destek olmak, ülkesel değerleri sahiplenmek.

HESAP VERMESİ İÇİN… 

18 Aralık’ta TBMM’de infial yaratan konuşması nedeniyle MEB Tekin’in görevden alması için Cumhurbaşkanı’na çağrı yapıldı. Almaz; alsa da, Anayasa dışı “af talebi kabul edildi” kaydıyla. Büyük bir olasılıkla aynı kişi, seneye el-kol ötesinde kafa sallayacak TBMM kürsüsünde.

Şehit edilen 12 Mahmetçik için MSB, bilgi verme gereği bile duymaz, çünkü TBMM  önünde sorumluluğu yok. Görev suçu halinde yargılanma yolunun açılması bile 400 vekilin oyuna bağlı…

2017 kurgusu, hesap vermeme ve verdirmeme üzerine kurulu.

Bu nedenle, CHP’nin “İyi Parti vesayeti”ne ve sözde “maneviyatçı-milliyetçi” cepheye meydan okuyarak ortak bildiriye katılmaması, “demokratik hukuk devleti” eksenine dönüş kararlılığının göstergesi.

Çağdaşlığı ve ulusal mirası reddeden, uluslararası ilişkileri konjontürel güç dengelerine ve kişisel ilişkilere indirgeyen, gencecik Mehmetçikleri ateşe atan, ama kendini hesap vermekten bağışık tutan yönetim, demokratik muhalefeti ve özellikle CHP’yi “tehdit, terör, hedef gösterme” yoluyla sindirme telaşında.

Bu nedenle, Devleti çökme eşiğine sürükleyenlere karşı demokrasi mücadelesi, ‘Anayasa’ya saygı ve hesapverebilir hükümet’ hedefi gözardı edilmeden yürütülmeli.

Zorbalığa direnme hakkı

Zülal Kalkandelen
Zulal KALKANDELEN
zulal.kalkandelen@cumhuriyet.com.tr
29 Aralık 2023, Cumhuriyet

 

Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) Can Atalay hakkında ikinci kez ihlal kararı vermesi ve İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin dosyayı yeniden Yargıtay’a göndermesiyle yaşanan kriz, bir hukuk krizi değil, rejim krizidir.

AYM’nin kararları tartışmaya açık değildir; tüm kurum ve kişileri, mahkemeleri bağlar. Bu durum anayasada açıkça belirtilmiş olmasına karşın, bir alt mahkemenin yetkilerini aşarak bu bunalımı yaratmış olması, hukuktaki farklı bir yorumdan değil, iktidarın hukuk devletine karşı tutumundan kaynaklanıyor. 

Sorun Can Atalay ile ilgili olmaktan çıkmış, anayasaya karşı bir kalkışmaya, yargı eliyle yapılan bir sivil darbeye dönüşmüştür. 

27 Aralık 2023, tarihe Türkiye Cumhuriyeti’nde hukukun üstünlüğünün değil, Saray’ın üstünlüğünün kabul edildiği tarih olarak geçecektir. Çok net olarak görülmüştür ki, her dönem kendi Zekeriya Öz’lerini yaratıyor!

Bu vahim durumun bedelini Can Atalay, hapiste rehin tutularak öderken, halkın oylarıyla milletvekili seçilmiş olduğundan iradesi gasp edilen halk da ödemektedir.

Ancak ödenecek bedeller bununla sınırlı kalmayacaktır.
***
Anayasa, bir halkın bir arada yaşaması, bir ülkenin varlığını sürdürebilmesi için en temel metin, bir toplum sözleşmesi olduğundan şu sorular sorulmak zorundadır:

Anayasayı bir iktidar tanımıyor ve çiğniyorsa vatandaş nasıl tanıyacak?

Anayasa tanınmıyorsa birkaç ay sonraki seçimler nasıl yapılacak?

Anayasa tanınmıyorsa o anayasanın değişmez maddeleri nasıl savunulacak?

Anayasa tanınmıyorsa bir devletin yapılandırılması anayasaya dayandığına göre, o yapının işleyişi nasıl sürdürülecek?

Anayasa tanınmıyorsa yasama organı yani TBMM neye göre yasa yapacak?

Bu durumda TBMM’nin varlığı bir anlam taşımıyorsa, HSK, 13. Ağır Ceza Mahkemesi üyelerini görevi kötüye kullanma koşulları oluştuğu için görevden almıyorsa muhalefete düşen, sine-i millete dönmektir

Bunu yapacak muhalefet var mıdır? Çağlayan Adliyesi’nde oturma eylemi yapan Türkiye İşçi Partisi’nin yanında muhalefet liderleri yer almadığına göre yoktur. Ayrıca bugüne gelinmesinde büyük rolü bulunan muhalefetin şimdi gerekeni yapacağını düşünmek de fazla iyi niyet olabilir.

YSK, 2017’de yasaya aykırı olarak, anayasa değişikliği halkoylamasında üzerinde sandık kurulu mührü bulunmayan oy pusulası ve zarflarının geçerli sayılacağına ilişkin karar aldığında, YSK’nin kapısına avukatlarla gitmeyen…

Erdoğan üçüncü kez cumhurbaşkanlığına aday olduğunda, “O’na mağduriyet kazandırmayacağız, sandıkta yeneceğiz” diyerek anayasayı çiğnemesine geçit veren muhalefet, ülkeyi karanlığa götüren yolu döşeyen baş aktörlerden biridir.
***
İktidarın yerel seçim sürecindeki siyaseti bellidir: Hem muhalefeti genel seçimde yaptığı gibi terör ile ilişkili göstererek hem de AYM üzerindeki tartışmaları kullanarak kutuplaştırma siyasetini derinleştirecek. Bu krizden faydalanarak da yeni anayasa yapılmasının zorunlu olduğu düşüncesini topluma kabul ettirecek. 

Mahkemeler arasındaki tartışmaları bu konularla ilgili olmayan ve yaşam mücadelesi veren vatandaşlar ne anlayacak ne de önemseyecek. Ve iktidar, Gezi Direnişi’ni yeniden masaya sürüp “Bunlar terör destekçisi!” diyerek oy toplayacak. Böylece ne asgari ücret denilen sefalet ücreti konuşulacak ne de Mülksüzleştirme Yasası!

Muhalefet, AYM’nin önemini vatandaşa ancak somut örnekler vererek anlatabilir. Örneğin bu yasanın iptali için başvurulacak kurumun AYM olduğunu ama onun yetkilerinin tırpanlanmak istendiğini, o devreden çıkarıldığında hukuksuzluk karşısında bireysel başvuru hakkının da kalmayacağını söyleyebilir.

Ama işin trajik yanı şu ki; Mülksüzleştirme Yasası’na karşı AYM’ye başvurma süresi 9 Ocak’ta sona ereceği halde, ana muhalefet bu konuyu gündeme getirmiyor!

Halkın iradesi gasp edilip anayasa askıya alınıyorsa, muhalefet de gereken tepkiyi göstermeyip yalnızca tweet atıp grup toplantılarında konuşmakla sınırlı kalıyorsa, vatandaşların zorbalığa direnme hakkı meşrudur.
*****
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İKTİDARLARIN MEŞRULUK SINIRI ANAYASALARIDIR

Prof. Dr. Halil ÇİVİ
İnönü Üniv. İİBF Eski Dekanı

Vatandaş soruyor :

“Hocam, mahkemelerin ya da siyasal iktidarın Anayasa Mahkemesi kararlarına uymaması hakkında ne düşünüyorsunuz?”
Çok kısa olarak söyleyeyim :

Çağdaş hukuk ve hukukun üstülüğüne dayalı anayasal ve demokratik ülkelerde, başta siyasal iktidarlar ve her düzeydeki mahkemeler olmak üzere, her bireyin, her kurumun ve her türlü kararlar, tutumlar ve davranışların meşruluk çemberi ya da sınırı, ilgili Anayasanın çizdiği hukuksallık ya da dar anlamda, yasallık çemberidir.

İktidarlar, bireyler ya da öbür kurumların ilgili anayasal çemberin dışına çıkma hak ve yetkileri yoktur ve olamaz.

Hukukun üstünlüğüne dayalı demokratik toplumlarda anayasalara aykırı hiçbir karar verilemez. Verilse bile meşru olmaz. Aksi bir tutum ve davranış anayasal düzen çemberi dışına çıkmaktır. Meşru olmaz. Keyfiliktir. Anayasayı çiğnemek anlamına gelir.

Demokratik ülkelerde, iktidarların meşruluk sınırı, anayasal hukuk çemberi içinde kalmak zorundadır. Halk, iktidarların anayasal düzene uyacağını düşünerek oy kullanır. Hiç kimseye sınırsız yetki için oy verilmez.

Teokratik devletlerde (Din – şeriat devleti) bile, halife ve sultanların yetkileri ve fermanları dinsel hukukun sınırları içinde meşru olur. Kimi İslam din ulemasına göre de, eğer halife ya da sultan dinsel hukuka (şeriata) aykırı kararlar verirse,

  • O siyasal iktidara karşı meşru direnme ve iktidardan uzaklaştırma hakkı doğar.

Teokratik (dinci) devletin anayasası da dinsel hukuk ya da şeriattır.

Hukukun üstünlüğüne dayalı anayasal rejimlerde en üst hukuk üretme kaynağı ve karar verme kurumu salt anayasadır ve anayasa mahkemelerinin kararlarıdır.

Anayasa Mahkemesi kararları kayıtsız, koşulsuz ve tartışmasızdır.
Herkesi bağlar.
Uyulması zorunludur.

Anayasalar her türlü iktidar ve meşruluğun sigortasıdır.
Anayasasızlık karmaşa ve anarşi olur.

Anayasa Mahkemesi ışıkları sürekli yansın!

İbrahim Ö. Kaboğlu

AYM’nin özgürlükler lehine vermiş olduğu kararları uygulatmamak, demokratik siyaset alanını daraltma iradesini yansıtıyor. Kıskaç harekatı, “siyasal münavebe” yolunu tıkamaya yönelik. Bu nedenle, büyük resmin oluşmasında 2017 kurgusu belirleyici olduğuna göre,

  • hesap verebilir hükümet,
  • siyasal sorumluluk ve
  • anayasal denge- denetim düzenekleri
    üçlüsünde demokratik hukuk devleti inşası, ana hedef olmalı.

Büyük resim için kullandıkları ‘Yeni Türkiye!’, birbirini bütünleyen şu üç kavramla betimlenir :

  1. Bilgi kirliliği,
  2. hukuk-dışılık ve
  3. hurafe.

Bilgi kirliliği anayasal düzlemde ‘anayasal dezenformasyon’ olarak adlandırılabilir. Son on yıldır “anayasasızlaştırma süreci”nde tanık olduğumuz ‘anayasal bilgi kirliliği’, Can Atalay kararı ile zirve yaptı.

  • Anayasa ihlalini örtmek için bilerek ve isteyerek yaratılan kirlilikte siyaset,
    yargıyı araç olarak kullandı.

Hukuk dışılık, ‘yeni Türkiye’ ile örtüşen süreç olarak başından itibaren (bu yana) vardı:

AKP koruma ve kollaması altında ortağı Cemaat, –askeri kozmik odaya girişe değin– en büyük yıkıcı operasyonlarını bu şekilde gerçekleştirdi. Hukuk dışılık, 2017 Anayasa kurgusu ile ivme kazandı. Hurafe ise cemaat ve tarikatlarla ittifak faaliyetlerinde hep var oldu; 18 Aralık’ta TBMM’de MEB konuşması ile zirve yaptı.

Yalan, hukuksuzluk ve hurafe, birbiriyle bağlantılı. Mesela (Örneğin), hurafeler yumağında hukuk dışı örgütlenme olan cemaat ve tarikatları, STÖ olarak nitelendirmek, bilgi kirliliği. Ülkeyi yağmalayarak -din maskesi altında- dünyevi nimetleri -Gezi dahil- tüketme iştahı sürekli ve adalet-askeriye ve eğitim kurumlarına çökerek totaliter toplum inşası, ana hedef.

EMREDİCİ ve YASAKLAYICI

AYM’nin Can Atalay kararı, “yeni Türkiye” üçlüsünü depreştirdi; ‘Anayasal çatışma var’ denildi. Oysa doğru olan, çatışma değil, ihlal. Anayasa Mahkemesi, Anayasa’nın yoruma muhtaç hükümlerini “nihai yorum” yetkisi ile yorumlayarak kararını verdi.

2010’da bireysel başvurunun tanınması sırasında değiştirilmeyen maddeler de insan hakları açısından AYM’yi öne geçirdi; “Kesin mahkeme kararı” (md.84/2) ve “Yargıtay, son inceleme merciidir” (md.154) kayıtları tipik örneklerdir. Yargıtay, adli yargıya verilen ve hak ihlali yaratmayan kararları açısından “son inceleme mercii”dir; ancak AYM’nin ihlal kararı, yeniden yargılama gibi dosya üzerinde başlatılan yeni süreç, “kesinleşme” kaydı açısından da durma anlamına gelir.

Anayasa Mahkemesi, Yargıtay 3. Ceza Dairesi kararının hak ihlali yarattığına karar verdi. Daire’nin “uymama” yönündeki kararı, açıkça Anayasa ihlali.
Kaynağını anayasadan almayan hiçbir devlet yetkisi kullanılamaz (md. 6) yasağına aykırı.

Anayasa’nın m. 6. (kaynağını Anayasadan almayan yetki), 11. (Anayasa’nın üstünlüğü) ve 153. (AYM kararlarının bağlayıcılığı) maddelerini hemen bütün yurttaşlar ezberledi.

Anayasal dezenformasyon

AYM’nin 27 Ekim’de RG’de yayımlanan kararı, siyasilerin ve bürokratların bilgi kirliliği yaratarak Yargıtay’a destek vermeleri sonucu uygulanmadı. Uygulamamaya karşı yapılan başvuruda AYM bu kez, oybirliği ile karar verdi:

  • “C. Kararın bir örneğinin icra edilmemiş olan Anayasa Mahkemesi’nin Şerafettin Can Atalay (2) kararı ile eldeki başvuruya ilişkin Şerafettin Can Atalay (3) kararında tespit edilen hak ihlallerinin ortadan kaldırılmasına yönelik olarak İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince başvurucunun yeniden yargılanmasına başlanması, mahkûmiyet hükmünün infazının durdurulması, ceza infaz kurumundan tahliyesinin sağlanması ve yeniden yapılacak yargılamada durma kararı verilmesi şeklindeki işlemlerin yerine getirilmesi için anılan mahkemeye (E.2021/178) GÖNDERİLMESİNE OYBİRLİĞİYLE, 21/12/2023 tarihinde karar verildi.”

Burada yargı açısından tartışılacak bir konu yok: Anayasa’nın emredici kuralları gereği AYM kararı uygulanmalı. Bu konuda politikacılar ve (Adalet Bakanı gibi) idareciler konuşmamalı; çünkü söylemleri, anayasal bilgi kirliliği eşliğinde ortada bir çatışma veya belirsizlik varmış görüntüsü yaratarak kararı uygulamakla yükümlü yargıçlara, ‘Anayasa ihlal halini sürdürme” cesareti veriyor.

SORUMLULUK ve SUÇ

Anayasa Mahkemesi kararlarının uygulanmaması, “anayasa icra yargısı” olarak karşılaştırmalı anayasa yargısında üzerinde en çok durulan bir konu. AYM kararlarını uygulamayanların veya uygulanmasına engel olanların sorumluluğu, para ve hapis cezalarından görevden almaya uzanan çeşitli yaptırımlara uzanıyor. Bazı anayasalar, anayasa ihlalini “vatana ihanet” suçu bağlamında düzenliyor.

DEMOKRATİK TOPLUM ve SİYASET

Hukuk ile açıklanamayan AYM kararını uygulamama ve uygulatmama iradesinde belirleyici olan “siyasal saik”, iki kavramı öne çıkarıyor:

Demokratik toplum ve demokratik siyaset.

-Post-modern demokrasi mantığı olarak Gezi rövanşı, demokratik toplumu sürekli baskılama iradesi ile örtüşüyor.
-AYM’nin özgürlükler lehine vermiş olduğu kararları uygulatmamak, demokratik siyaset alanını daraltma iradesini yansıtıyor. Kıskaç harekatı, “siyasal münavebe” yolunu tıkamaya yönelik. Bu nedenle, büyük resmin oluşmasında 2017 kurgusu belirleyici olduğuna göre, hesap verebilir hükümet, siyasal sorumluluk ve anayasal denge – denetim düzenekleri üçlüsünde

  • Demokratik hukuk devleti inşası, ana hedef olmalı.

Ana hedef için gerekli birikime karşın, siyasal irade yokluğu karşısında, bu musibetin toplumsal uyanışa vesile olması dileğiyle AYM’ye bir çift söz:

  • Tarih yazma ve tarih olma ikileminde namlunun ucundaki kurum AYM,
    karar-gerekçe eşzamanlılığını asla savsaklamamalı ve Kurumun ışıklarını hiç söndürmemeli!