Kötü çalışma koşulları, hak gaspları ve mobbing gibi sorunlarla sıkça gündeme gelen Akkuyu Nükleer Santrali, bu kez de menenjit salgınıyla gündeme gelmişti.
soL‘un Akkuyu çalışanlarından edindiği bilgiye göre; inşaatta baş gösteren salgın hastalık nedeniyle 2 işçi yaşamını yitirdi, 10’a yakın işçi yoğun bakımda. Menenjit iddialarını doğrulayan Mersin Tabip Odası Başkanı Dr. Nasır Nesanır da 2 işçinin yaşamını yitirdiğini ve birinin kesin ölüm nedeninin menenjit olduğunu belirtti.
Sağlık Bakanlığı ve öbür ilgililer tarafından konuya ilişkin henüz bir açıklama yapılmazken, akıllara inşaatta daha öncesinde de yaşanan sağlık sorunları geliyor. İnşaatta, taşeronlaşma nedeniyle denetimsizlik artıyor, sorumlular ise anonimleşiyor.
soL, Akkuyu Nükleer Santrali inşaatındaki son gelişmeleri ve menenjit hastalığı ile yaşananların halk sağlığı açısından boyutlarını işledi.
İşçiler ve sağlık personeli doğruluyor, şirket ve hastane önlem alıyor
soL‘un gündeme getirdiği olaya göre; yaklaşık 1 haftadır süregelen salgın nedeniyle yoğun bakıma kaldırılan ve yaşamını yitiren işçiler olduğu belirtiliyor. Akkuyu Nükleer Güç Santralı inşaatında çalışan işçiler, 5 çalışma arkadaşlarının menenjit nedeniyle kaldırıldıkları Silifke Devlet Hastanesi’nde yaşamını yitirdiğini söylerken, Silifke Devlet Hastanesi’nde çalışan bir sağlık emekçisi ise işçilerin iddialarını doğruluyor.
İşçilerden alınan bilgiler kapsamında salgının ciddi boyutlara ulaştığı, maske dağıtımının yapıldığı ve kimi işçilerin izolasyona alındığı öğrenildi. İnşaat firması tarafından olaya ilişkin işçilere atılan bilgilendirme mesajında ise inşaat sahasında menenjit vakasının tespit edildiği ve hastalığa karşı önlem alınması gerektiği belirtildi. Ayrıca şirketin, Silifke’deki eczanelerden çok sayıda siprofloksasin etken maddeli antibiyotik aldığı öğrenildi. “Siprofloksasin“in, akut menenjit tedavi protokolünde hastayla teması olabilecek yetişkinlere profilaktik (koruma) amaçlı verildiği biliniyor.
Öte yandan Silifke Devlet Hastanesi’nde maske ve koruyucu donanım zorunluluğu getirildi. Bu önlemin, salgının artması olasılığına karşı alındığı düşünülürken, hastanede çalışan sağlık emekçilerinden edinilen bilgiye göre ise salgına karşı sağlık personeline aşı yapılmaya başlandı.
İddialar doğrulandı
soL‘un Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nde ulaştığı kaynaklar da menenjit salgınını doğruladı.
İnşaat sahasındaki salgın nedeniyle 2 işçinin yaşamını yitirdiği, 10’a yakın işçinin de yoğun bakımda tedavi görmekte olduğu aktarıldı.
Bakanlığın, salgının nedenine ilişkin elindeki veri ise inşaattaki kötü barınma koşulları ve sağlanamayan hijyenik koşullar.
Mersin Tabip Odası Başkanı: Bir işçinin kesin ölüm nedeni menenjit
soL‘a konuşan Türk Tabipleri Birliği’ne bağlı Mersin Tabip Odası Başkanı Dr. Nasır Nesanır da menenjit iddialarını doğruladı.
22 yaşındaki bir işçinin kesim ölüm nedeninin menenjit olduğunu aktaran Dr. Nesanır, 25 yaşındaki bir işçinin daha yaşamını yitirdiğini ancak yapılan kan tahlili sonucuna göre menenjit çıkmadığını belirtti. Dr. Nesanır, işçinin öncesinde antibiyotik kullandığını, bu yüzden de ölümün menenjit kaynaklı olup olmadığının bilinemeyeceğini vurguladı. Dr. Nesanır, menenjit tanısıyla yoğun bakımda tedavi gören işçi bulunmadığını ifade etti.
Hastanede gerekli önlemlerin alındığını belirten Dr. Nesanır, vakalarla yakın teması olan sağlık personeline koruyucu ilaç verildiği ve gerekli aşıların yapıldığını aktardı.
Dr. Nesanır, söz konusu durumun salgın olarak tanımlanıp tanımlanamayacağına ilişkin sorumuza ise şu yanıtı verdi:
“Hiç vaka yokken, bir vakanın çıkması bile salgın olarak değerlendirilebilir. Örneğin gripte bir vaka bulunuyorsa bu salgın değildir, çünkü salgın tanısı hastalıktan hastalığa göre değişir. Ama menenjit gibi görülmeyen bir hastalığı görüyorsanız, bu bir vaka bile salgına işaret edebilir.”
Bizim katkılarımız :
‘Önlem alınması ve öngörülmesi gerekirdi’
Beyin zarı enfeksiyonu olan menenjit, ölüm oranı ve hastayı engelli bırakma riski yüksek olan bir hastalık. Üst solunum yoluyla bulaşan hastalığın belirtileri ise şöyle:
Birden başlayan ateş, şiddetli baş ağrısı, bulantı, kusma, halsizlik, uykuya eğilim, uykudan kalkamama, iştahsızlık ve hastalığın tipik bulgusu olan ense sertliği.
Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Saltık, salgın ve salgına müdahaleye ilişkin soL’a değerlendirmelerde bulundu.
Prof. Saltık, Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin inşaat alanında sıkça görülen besin zehirlenmelerinin ardından mutlaka yoğun hijyen önlemlerinin alınması ve başka bulaşıcı hastalıkların da çıkabileceğinin öngörülmesi gerektiğini vurguladı.
Böylesi salgınlarda işyeri sağlık ve güvenlik birimine büyük sorumluluk düştüğünü ifade eden Dr. Saltık, mevzuata göre bu denli büyük bir işletmede birkaç işyeri hekiminin bulunması gerektiğinin altını çizdi.
Yapılması gereken sağlık taraması ve hijyen önlemi
Yapılması gereken ilk işin, işçiler arasında sağlık taraması yapmak ve barınma koşullarını değerlendirerek kapsamlı bir hijyen önlemi almak olduğunu aktaran Dr. Saltık, işyeri tarafından alınması gereken önlemleri şöyle sıraladı:
- İşçilere kapsamlı sağlık taraması yapmak,
- hijyen önlemlerini arttırmak,
- hastalığa karşı yapılan Menenjit aşısının anımsatma dozunun uygulanması,
- işçilerin barındığı ve çalıştığı yerlerin dezenfekte edilmesi,
- çalışma ortamlarında işçiler arası fiziksel uzaklığın sağlanmasına yönelik önlemler alınması,
- barınma alanlarında kişi başına düşen alanı-hacmı artırmak,
- erken tanı için işçileri hastalık hakkında bilgilendirmek,
- erken tanı koymaya çalışmak ve hastalık belirtilerine sahip işçilerin hemen işyeri sağlık ve güvenlik birimine başvurmasını sağlamak.
- Menenjit tanısı alan hastaların il-ilçe sağlık müdürlüğüne bildirimi
- Menenjit tanılı işçilerin ailelerinde tarama ve koruyucu önlemler…
En önemli koruyucu yöntemin aşı olduğunu aktaran Prof. Saltık, menenjit aşısının Sağlık Bakanlığı’nın aşı takviminde bulunduğunu ancak tek doz uygulandığını belirtti. Saltık, söz konusu aşının 11-12 yaşlarında yapılmasının önerildiğini ve 4-5 yıl sonrasında anımsatma dozunun önerildiğini belirtti ve bu kapsamda
- her işçiye hemen Menenjit aşısı anımsatma dozu yapılması gerektiğini vurguladı.
Risk altında olan özel işçilere de dikkat çeken Dr. Saltık, şöyle konuştu:
“Ayrıca risk altında olan özel işçiler olabilir. Dalağı alınmış, HIV pozitif/AIDS’li olan, doku ve organ aktarımı (nakli) yapılmış, kanserli, bağışıklık sistemini baskılayan ilaç kullanan, vb.
İşyeri Sağlık – Güvenlik Birimi hekimlerinin, işçilerin dosyalarında tarama yaparak bu işçileri hemen ayırması ve gerekirse koruyucu antibiyotik vermesi önemli. Bu işçilerin işten de izinli sayılması gerekir.
Ayrıca iş yerinde sendika varsa, 6331 s. İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’na göre İşyeri Sağlık ve Güvenlik Biriminden teknik ve tıbbi destek alındıktan sonra, işverene uyarıda bulunulması ve gerekli tıbbi – teknik önlemlerin alınması istenebilir. Söz konusu önemler hemen alınmazsa, işçinin yaşamı ciddi ve yakın tehdit altına gireceğinden işçinin çalışmayı reddetme hakkı vardır (m.13).”
‘Verilerin saklanması suçtur’
İşçiler ve bölgede yaşayan yurttaşların doğal olarak etkileşimde olduğunu belirten Dr. Saltık, bu nedenle salgının topluma yayılma riski olduğunun da altına çizerek sözlerini şöyle sürdürdü:
- “Mersin İl Sağlık Müdürlüğü ve Gülnar İlçe Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Başkanlığı’nın konuyu çok dikkatle araştırması ve hastalık kaynaklarını bularak kurutması gerekir. Durumu halktan saklamak yerine, halkla işbirliği içinde salgın yönetiminin yapılması gerekir. Sağlık Bakanlığı’nın, Mersin İl Sağlık Müdürlüğü’nün, Gülnar İlçe Sağlık Müdürlüğü’nün verileri saklaması suçtur. (TCK m. 195; 1593 s. yasa md. 57, 64..) Bu, salgının büyümesine, daha çok insanın hastalığa yakalanmasına, ölmesine ve engelli kalmasına neden olabilir. Söz konusu akıl ve bilim dışı tutum bırakılmalı ve salgınla saydam, güven veren, bilimsel, halkla işbirliği içinde mücadele edilmelidir. Hastanelerin, aile hekimlerinin ve özel sağlık kuruluşlarının konuya ilişkin en kısa zamanda uyarılması gerekir.”
******
‘Hükümet, çıkarları için yabancı patronlar ile el ele verip kendi işçilerini öldürüyor’
Patronların Ensesindeyiz Genel Koordinatörü Neslihan Eroğlu da soL‘a değerlendirmelerde bulundu.
“Hükümet, çıkarları söz konusu olduğunda yabancı patronlar ile el ele verip kendi işçilerini öldürüyor” açıklamasında bulunan Eroğlu, herhangi bir yetkili tarafından konuya ilişkin açıklama yapılmadığını ve böylece olayın üstünün örtülmeye çalışıldığını vurguladı.
Eroğlu’nun açıklaması şöyle:
“Dünden beri şantiyede çalışan işçilerden bilgiler geliyor. Aynı zamanda hem hastanede çalışan sağlık personelinden hem de bölgedeki eczacılardan edindiğimiz bilgiler doğrultusunda şantiyede bir salgın durumu söz konusu. Üstelik ölümle sonuçlanan bir salgın.
Ne yazık ki bu aşamada yetkililerden ya da şantiyenin yüklenici firmasından açıklama yapılmadığı için bilgileri orada kendi güvenliklerinden de endişe eden işçi arkadaşlarımızdan alabiliyoruz. Üstelik dünden beri konuya ilişkin Sağlık Bakanlığı tarafından da bir açıklama yapılmadı. Şu anda konunun üstünü örtmeye çalışıyorlar. Çünkü onlar da bu tür bir salgının çıkma nedeninin alınmayan önlemler nedeniyle olduğunu iyi biliyorlar.
Bu ölçekte yoğun işçinin çalıştığı büyük şantiyelerde, barınma ve yemek koşullarında alınması gereken önlemler olmak zorundadır. İşçilerin sağlıklı koşullarda barınması, hijyenik koşullarda yemek yemeleri gerekmektedir. Ancak konuya ilişkin, herhangi bir yetkili tarafından açıklama yapılmamasından da anlaşılacağı üzere yine patronları koruyorlar.
Daha öncesinde de işçilere yönelik yeterli güvenlik önlemleri alınmadığı gerekçesiyle yüklenici firma değişikliği yapılmış, çok sayıda işçi işten çıkartılmıştı ve santral, Rus patronlar tarafından inşa edilen bir şantiye haline gelmişti. Ancak görüyoruz ki, bunlar yalnızca bahane. ‘Yeterli önlemler alınmıyor‘ mazereti gösterilen işyerinde bugün bir salgın baş gösteriyor.
Biz bu yaşananları tanıyoruz; 3. havalimanı şantiyesinde işçileri tahta kurulu koğuşlarda yatırmalarından, bir başka şantiyede kötü yemekler yedikleri için zehirlenen inşaat işçilerinden biliyoruz. Hükümet çıkarları söz konusu olduğunda yabancı patronlar ile el ele verip kendi işçilerini öldürüyor.”
İşçilerin ölmesinin ve yoğun bakıma kaldırılmasının sorumlusu kim?
Akkuyu Nükleer Santrali, inşaata başlandığından beri sıkça gündeme geliyor. Uzun çalışma saatleri, habersiz işten çıkarmalar, iş cinayetleri, alınmayan iş sağlığı-güvenliği önlemleri, gıda zehirlenmeleri, hijyenik olmayan barınma koşulları, hak gaspları ve daha nice sorun…
Bunca sorunun yanı sıra, bu salgında da olduğu gibi meydana gelen birçok baka sorunda da yetkililer tarafından elle tutulur bir açıklama yapılmıyor. Çünkü taşeronlaşma nedeniyle denetimsizlik artıyor, sorumlular ise anonimleşiyor.
Akıllara ise “Bu nükleer santral Rusya’ya aittir” diyen Akkuyu Nükleer Güç Santrali şirketinin CEO’su ve Yönetim Kurulu Başkanı Anastasia Zoteeva ve Zoteeva’nın sözlerine karşılık “Akkuyu, bir Türk şirketidir” diyen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar geliyor. Peki şimdi işçilerin ölmesinin ve yoğun bakıma kaldırılmasının sorumlusu hanginizsiniz?