Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Uzmanı
Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, Mülkiyeli, www.ahmetsaltik.net profsaltik@gmail.com X : @profsaltik
facebook.com/profsaltik
https://www.instagram.com/ahmet_saltik
Cumhuriyet’in Yargıcı mı, Molla Kadı mı?!
Kars Aile Mahkemesi, bebeğinden topuk kanı aldırmak istemeyen anababayı haklı bulan bir karar verdi (E: 2024/455, K: 2024/368; 20.08.2024).
Davacı, kamu adına, 5395 s. Çocuk Koruma Yasasına dayanan İl Sağlık Müdürlüğü.
Türkiye’de sık görülen kalıtsal-metabolik hastalıklara erken tanı koyma amaçlı Ulusal Yenidoğan Tarama Programı 1987’de başlatıldı ve günümüzde 6 hastalık kapsanıyor. Program Sağlık Bakanlığı gözetiminde. 37 yılda milyonlarca bebek tarandı ve binlerce erken tanı konarak engellilikler önlendi. Akraba evliliğinin %23 gibi anormal yüksek olduğu ülkemizde,
bu kalıtsal hastalıklara erken tanı koymak için yenidoğan taramaları yaşamsal önemde.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı da katılmalı.
Anılan mahkeme kararının hüküm fıkrasında çok ciddi bilimsel yanlışlar ve hukuk muhakemesi hataları var. Bilirkişi, Karar’a göre, seçenek (alternatif) tıp konusunda eserleri olan biri!?
Oysa bilimsel yazında (literatürde) bu kişinin herhangi bir makalesi, kitap bölümü yok!
- Kaldı ki, Seçenek (Alternatif) Tıp bilimsel bir disiplin olmayıp,
Tıbbın seçeneği gene Bilimsel Tıptır.
Böylesi bir karar ülke genelinde örnek (emsal) olabileceğinden, yargı yeri kurumsal bilirikişilik desteği almalıydı. Bunlar Tıp Fakülteleri (Çocuk, Halk Sağlığı, Genetik bölümleri), Tıp Uzmanlık Dernekleri, TTB (Türk Tabipleri Birliği) olmalıydı.
Türkiye’de kabaca (son 37 yılın ortalaması) yılda 1 milyon bebek doğuyor ve hepsinden birkaç damla topuk kanı örneği alınarak Ulusal Halk Sağlığı Referans Lab.’da ücretsiz inceleniyor. Milyonlarca örnek çalışıldı günümüze dek ve onbinlerce bebeğin engelli kalması önlendi.
- Hiçbir bebek, topuk kanı alınması nedeniyle hiçbir zarar görmedi.
Bilirkişi Aidin Salih, topuk kanı almanın çocuğa yapılacak en büyük kötülüklerden olduğunu belirtmiş raporunda. Bu bir safsata! Ne yazık ki, Yargıç Muhammed Koç da bunu gerekçe yapmakta!
Kararın hüküm fıkrası aşağıda. Hukuk tarihine geçecek us ve bilim dışı, çok tehlikeli, bir karar. Binlerce bebeğin sağlıklı yaşam hakkına açık tehdit, ailelere, topluma çok ağır yük, İNSANLIK SUÇU!
Yargıç ve bilirkişi hakkında Adalet Bakanlığı, HSK, Savcılık adli-yönetsel işlem, yaptırım başlatmalı.
“Anne-Babanın velayet hakkının doğası gereği topuk kanı vermeme özgürlüğüne sahip olmaları
doğal hukukun gereği olduğuna, Topuk kanı almanın çocuğun Anayasa ile korunan
yaşam ve sağlık hakkı üzerinde yapacağı olumlu sonuçlarının tıbbi otoritelerce
ispatlanmamış olması ve olası bir teşhis ve tedavinin de tıp otoritelerince hala
tartışmalı olması (Alternatif tıp uzmanı Aidin Salih’in topuk kanı almanın
çocuğa yapılacak en büyük kötülüklerden olduğunu özetle eserlerinde ifade etmiş
ve benzer tespitler pek çok STK tarafından inceleme konusu edilmiştir.),
velev ki topuk kanı ile otizmli olduğu tespit edilse dahi otizmin erken tedavisi diye
bir tedavi şeklinin olmaması veya doğmuş çocuğun akraba evliliğinin önüne nasıl geçeceği
izah edilemeyeceğinden, topuk kanı almanın esasen topluma veya toplum sağlığına da hizmet eden bir yanının olmaması ve WHO’nun (Dünya Sağlık Örgütü) güdülendirmesi ile neonatal tarama
adı altında ne için yaptığı / yaptırdığı belli olmayan bir uygulama olması nedeniyle
ve hegamonik bir dikte ile üye ülkelere dikte edilen bir uygulama olması nedeniyle talebin reddine…”
TÜRK MİLLETİ ADINA karar alan yargıç, anababanın velayet hakkını mutlak görerek, topuk kanı almanın çocuğa sağlık yararı olmayacağını, bunun tıp otoritelerince tartışmalı olduğunu savlıyor. Oysa yenidoğan taramaları tüm dünyada onyıllardır kullanımda ve yararı tartışılmak bir yana, pek çok ülkede zorunlu!
Bilirkişi Otizmi örnekliyor, topuk kanı taramasında bu hastalık yok!Başka yöntemlerle erken tanı ise çok yararlı oluyor.
Ülkemizde 6 hastalık taranıyor, bu sayı dünya genelinde 25’e dek çıkabiliyor. Gerekçede Dünya Sağlık Örgütü-DSÖ dayatmasından söz ediliyor. Bu da yanlış, DSÖ salt öneriyor, bağlayıcı değil.
Çocuk Koruma Yasası, “çocuğun üstün yararı” kavramını vurguluyor
BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne ülkemiz taraf (3640 s. yasa) ve Anayasa m.90/5 uyarınca bağlayıcı.
Anababanın red gerekçesine kararda hiç değinilmiyor? Velayet bir temel hak olmakla birlikte, sınırsız-mutlak değil ve Küçüğe zarar verecek yönde keyfi kullanılamaz.
Medeni Yasa, velayet yetkisinin sınırlanmasını-kaldırılmasını da düzenler.
Çocuk salt anababanın mutlak tasarruf nesnesi değil, toplumun da değeri, geleceğidir.
Anayasa m.12 temel hak-özgürlüklerin kötüye kullanılamayacağını, m.13 yasa ile sınırlanabileceğini içerir.
Aşılar ve bu tür koruyucu tıbbi işlemler,
2015 AYM kararı gözetilerek yasal düzenleme ile zorunlu kılınmalıdır.
Yargıç, tüm bunları gözeterek Sağlık Müdürlüğü’nün “tedbir kararı” istemini onaylamalı ve
topuk kanı alınmalıydı.
İstinaf bozma kararı, hele anababa akraba ise, tıbbi zorunluk-ivedilik nedeniyle kesinlikle gecikmemelidir.
Sağlık Bakanlığı İstinafa katılmalı, sıkı tutarak ivedi bozma istemelidir.
Bu arada taramalar, kesinleşmiş yargı kararı olmadığından, mutlaka sürdürülmelidir.
Yaşamda en gerçek yol gösterici BİLİM ve FEN’dir.
=============================
Yazının PDF biçimi için tıklayınız : Cumhuriyet’in yargıcı mı, molla kadı mı, Cumhuriyet, 29.8.24
Ülkemizde 1 damla topuk kanı örneği ile FENİLKETONÜRİ adlı ciddi doğumsal-metabolik hastalığı tarama programını başlatan saygın hekim Prof. Dr. İmran ÖZALP‘ın bu yargı kararı nedeniyle kamuoyun yaptığı AÇIKLAMA – UYARI çok önemlidir ve okunmalı, gereği yapılmalıdır.