AKP hükümetinin demokratik kültür bağlamındaki anormallikleri sona ermiyor. CHP’li Esenyurt Belediyesi’ne hukuka aykırı biçimde kayyum atanmasından sonra, şimdi de Ankara Belediyesi ve İstanbul Belediyesi için konser soruşturmaları başlatıldı!
Amaç, cumhurbaşkanı seçimini kazanmalarına neredeyse kesin gözüyle bakılan olası cumhurbaşkanı adaylarının, İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun ve Ankara Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın aday olmalarını önlemek!
Özetle, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “seçime” sadece kaybedecek (yitirecek) “rakiplerle” girmeye karar vermiş durumda!
Bu aslında, seçim yapmamakla özdeş bir durum. Çünkü serbest ve özgür olmayan bir “seçim”, seçim değildir! Erdoğan ve AKP açısından son derece acıklı olan bu tablo, AKP’nin ve Erdoğan’ın, milletin özgür iradesinden kaçtıkları, millete değer vermedikleri anlamına gelmektedir!
***
Ekrem İmamoğlu, 2019 yılında İstanbul Belediye Başkanlığı seçimlerini ilk kez kazandığında, seçimi hukuka aykırı biçimde iptal ettiler.
Tekrar edilen (yinelenen) seçimi AKP yine kaybedince (yitirince), İstanbul Belediyesi’ne müfettiş ordusu yolladılar.
Bu operasyondan da bir sonuç alamayınca, İstanbul Belediyesi’nde PKK’li teröristlerin işe alındığını iddia ettiler.
Bunun da uydurma olduğu ortaya çıkınca, dünyada örneği bulunmayan bir “ahmak davası” icat ettiler; Ekrem İmamoğlu, kendisine “ahmak” diyerek hakaret eden eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya aynı ifadeyle yanıt verince, kendisi hakkında hapis cezası ve siyaset yasağı talebiyle (istemiyle) sahte bir dava süreci yürüttüler.
Bu da yetmedi, son olarak Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’i tutukladılar, yerine bir kayyum atadılar; bu operasyon üzerinden Ekrem İmamoğlu’na uzanmaya çalıştılar.
Bu da yeterli gelmedi, Ankara Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın da aday olmasını önlemek için, konser etkinliği harcamaları konusunda bir soruşturma başlattılar; aynı soruşturmayı İstanbul Belediyesi için de devreye soktular.
İki belediye de, kendi dönemlerindeki konser ve etkinlik harcamalarının, AKP dönemindeki konser ve etkinlik harcamalarının çok altında olduğunu, verilerle, raporlarla, olgularla kanıtladıkları halde, AKP’nin propaganda aygıtları bunu görmezden geldiler; “AKP istediğini yapar; çünkü AKP efendi, CHP köle” zihniyetiyle (anlayışıyla) hareket etmeye devam ettiler.
AKP hükümetinin cumhurbaşkanı seçimiyle ilgili hokkabazlıkları muhtemelen (olasılıkla) bunlarla da kalmayacak. Hükümetin, elektronik oylamasistemini kısmen veya tamamen (tümüyle) yürürlüğe koyma girişimi, sıradan bir gelişme değildir.
Diktatörlüğün olduğu ülkelerde, elektronik oylama sisteminin suistimal edilmesi (kötüye kullanılması) ve seçimlere hile karıştırılması yüksek bir olasılıktır.
***
- AKP hukuk, anayasa ve yasa tanımayan teokratik bir padişahlık rejimi kurmuştur.
Böylesine anormal bir rejimde, muhalefetin seçim kazanması neredeyse olanaksızdır.
AKP, özellikle 2007 yılından beri anayasanın, laiklikle; yasama, yürütme, yargı arasındaki güçler ayrılığıyla; bağımsız yargıyla; düşünceyi ifade, yayınlama, örgütlenme ve medya özgürlüğüyle ilgili 2., 6., 7., 8., 9., 11., 14., 24., 25., 26., 28., 34., 138. maddelerini düzenli olarak ihlal etmektedir!
Anayasanın bu maddelerini rahatlıkla ihlal ederek (çiğneyerek) sivil darbe yapan bir hükümetin, serbest ve özgür bir seçim gerçekleştireceğine inanmak, ancak şuursuzlukla (bilinçsizlikle) açıklanabilir.
Anayasal düzeni yıkarak sivil darbe gerçekleştiren böyle bir hükümetin, yapılacak bir “seçimi” beklenmedik biçimde yitirmesi durumunda, askeri darbe yapması bile olasıdır!
***
Bu nedenle;
- CHP’nin, “normalleşme” adını verdiği ucube yolu bir an önce terk etmesi,
- bu sözcüğü siyasal literatüründen çıkartması ve
- yukarıdaki gerçeklerin ışığında yeni bir strateji geliştirmesi gerekmektedir.
Anormal bir hükümetle “normalleşme”, normal olanın da tümüyle bertaraf (yok) edilmesiyle sonuçlanır.
====================================
Dostlar,
Sn. Prof. Öymen, haftalık Cumhuriyet gazetesi köşe yazılarında son derece yerinde belirlemeler yapmakta ve gerçekçi çözüm önerileri geliştirmekte, sunmaktadır.
Bu çabası, doğrultu tutarlığı ekseninde sürmektedir.
Çok bilinen ve paylaşılan bir değerlendirmedir : 2500 yıl gerilerde Antik Çağ Yunan düşünürü (Filozofu) Plato(n), “Krallar filozof olsa ya da filozoflar kral..” demişti..
Felsefe Profesörü Öymen, geçen Kasım’da (2023) CHP Kurultayında genel başkan adayı bile olamadı. Başarsaydı günümüzde CHP ve ülkemiz koşulları “ne ölçüde daha iyi” olurdu,
meraka değer.
**
Sn. Öymen bu yazısını bağlarken “… yukarıdaki gerçeklerin ışığında yeni bir strateji geliştirmesi gerekmektedir. Anormal bir hükümetle ‘normalleşme’, normal olanın da tümüyle bertaraf (yok) edilmesiyle sonuçlanır.” vurgusu yapmakta.
07 Kasım 2024 günü Cumhuriyet gazetemizde köşe yazımızı (“ERDOĞAN’ın Çaresizliği” Tehdidi, Ahmet Saltık: ‘Erdoğan’ın çaresizliği’ tehdidi)bağlarken biz de şu tümceye yer vermiştik :
- Anamuhalefet herkese bu yaman kurguyu açıklıkla anlatmalı,
- gerekirse önceki stratejik hatalar için özür dilemeli
- ve yeni savaşım hattı sil baştan örülmelidir.
***
Halk arasında “aklın yolu birdir” söylemi yaygındır. Gerçekte bu içerik hem demokratik değildir hem de bilimsel. Genelgeçer söylem, bir dayatma boyutu taşımaktadır.
Akıllar, değişik yorumlarla – usavurumla çeşitli vargılara erişebilirler.
Özellikle sosyal bilimlerde gerekirci (deterministik) olma olanağı yoktur.
Kaldı ki, pozitif bilimlerde de bilimin gerçeği görecelidir ve sınanarak pekiştirilme gereksinimlidir.
***
Ancak Sayın Öymen ve bizimle sınırlı kalmayan çok sayıda görüş sahibi, benzer önermededir :
– Görevde kaldığı her saniyede ülkemize onulmaz ve giderimi çok zor / olanaksız zarar veren
– Bu adımlarla iktidarını pekiştirme amacı güden
– Yönetemeyen ve yarattığı çok boyutlu ağır bunalımları daha da derinleştiren
– Yolsuzluklara bulaşmış ve siyasal – yargısal hesap sorulamayan
– EN ÖNEMLİSİ : 2017 Anayasa değişikliği halkoylaması HUKUK DÜNYASINDA DOĞMAMŞ /
YOK HÜKMÜNDE OLAN, dolayısıyla MEŞRU OLMAYAN..
Veeee… Mart 2024’ten bu yana 2. parti durumunda, iktidarının “halen” geçerli siyasal dayanağı bulunmayan…. bir siyasal iktidarla
Hangi NORMALLEŞME?
Hangi YUMUŞAMA?
Hangi UZLAMŞA??
Yurttaşın yoksulluktan, baskıdan…… beli bükülmüştür ve bu bilinçli bir kurgudur!
İÇ CEPHE TÜMÜYLE ÇÖKERTİLMEDEN bu ……… kadrodan kurtulmak gerekmektedir.
Anamuhalefet CHP, tarihsel bir demokratik seferberlikle, halkın meşru direnme gücü ile yelkenlerini doldurmalı ve bu “çökertme planı” olanca hızla sonlandırılmalıdır.
Sevgi ve saygı ile. 18 Kasım 2024, Ankara
Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, Mülkiyeli
www.ahmetsaltik.net profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik X : @profsaltik
https://www.instagram.com/ahmet_saltik