Öyle böyle değil! Geleceğimizin en büyük sorunu adeta…

Veysel Ulusoy
Veysel Ulusoy
Cumhuriyet, 19 Kasım 2023

Veriler açıklandığında günün haber akışına göre bir an gündem oluşturur ve tekrar açıklanana kadar da pek ilgi çekmez. İşsizlik, istihdam ve bunların kompozisyonunda olduğu gibi…

Bu konuyu birkaç başlıkta inceleyip sorunun ana hatlarını ortaya koyalım. Özellikle de 15-24 yaş arasındaki gençlerin bulunduğu işgücü piyasasındaki yapısal bozuklukları vurgulayarak yapalım bunu.

Neden mi bu grup? En az 65 yaşına kadar çalışacak en genç nesil olduğu için…
Verimliliklerinin Türkiye ekonomisini derinden etkilediği için…
Devleti, hükümeti yönetecek en favori grup olduğu için…
Atıl kaldıklarında nasıl bir felaketin ortaya çıkacağını vurgulamak için.
***
Hadi başlayalım!
Bu yaş diliminde nüfus 12 milyonun çevresinde çakılı kalmış gözüküyor. Başka bir anlatım ile bu yaş dilimine yeni girenlerle çıkanların sayısı neredeyse eşitlenmiş. Böyle ifade edilse de gruptan yaşları 24’ün üzerine gelmeden yurt dışına giden veya ölenleri de analize almamız gerekir.

Grubun işgücü hacmi 5 milyon dolayında dalgalanıp duruyor. Yani 12 milyon olan genç nüfusun yarıdan fazlası işgücüne katılmamış. Esasında bu yapısal bozukluğun tüm işgücünün de bir özelliği olarak karşımıza çıktığını belirtmek yararlı olur.

Dahası da var. Bu yaş diliminde işsizlik oranı son bir yılda nasıl olduysa % 20’lerden %15’lere gerilemiş. Son bir ay içindeki gelişimler ise göz yaşartıcı… İşsizlik oranındaki düşüş ile yaratılan istihdamı karşılaştırdığımızda son birkaç ayda 500 bin gencimize istihdam olanağı sağlandığını görüyoruz.
Ne mutlu bize!

Sanayideki büyümenin durduğu ve çoktan beri sanayi büyümesinin cılız bir aralıkta, % 1’ler çevresinde olduğunu düşünürsek, Eylül ayına ait son işgücü verilerinde gençlerin zorunlu olarak mevsimsel işlerde, yani hizmet sektöründe ve geçici işlerde çalıştığını söyleyebiliriz.

Ne acı değil mi? Bu acı tablo aynı yaş diliminin erkek ve kadın altkümelerinde daha da kötü bir görünüm sergiliyor. İşgücünde bulunan her iki erkekten biri örneğin çalışma olanağı bulurken, kadınların ancak dörtte biri bu olanağa sahip olabilmektedir. Bir de buna kadınların işgücüne katılma oranının % 30’larda olduğunu eklersek, resmin görünümünü daha açık biçimde ortaya koyabiliriz.

PANDEMİ ve YAPISAL BOZUKLUKLARIN ETKİSİ

Verilerin ortaya çıkardığı bir başka fotoğraf ise gençlerin pandemi döneminde inanılmaz ölçüde işgücünden çekilmeleridir. Pandemi öncesi 6 milyona doğru yol alan işgücünün 2020 yılı içinde 4 milyona düşmesi ve günümüzde ise pandemi öncesi düzeyi yakalamaya çalışması işgücü piyasasında önemli bir yitiği ortaya çıkarmaktadır. Başka bir anlatımla, gençlerin yalnızca pandemiden olumsuz etkilenmediğini, günümüzde 7 milyon olması gereken işgücünün 5 milyonun biraz üstünde konum bulduğunu, yapısal çöküşün en çok da bunlar üzerinde hasar bıraktığını ve maalesef daha uzun yıllar bu hasarın süreceğini belirtmek yanlış olmaz.

Geleceğimizin güvencesi niteliğindeki bu genç kesimin çalışma alanı bulamaması, bulsa bile asgari ücrete mahkûm edilmesi Türkiye’nin verimliliğini, inovasyonunu, toplam faktör verimliliğini ve daha nice gelişmeleri engelleyeceğini söylemeye bile gerek yoktur.

Fotoğraf karesi içinde işi gücü de, amacı da olmayan bir kesim gencin oranını belirtmeye bile gerek yok. Bunu da fotoğrafın içine alıp yukarıda belirtilen oranları yeniden oluşturduğumuzda ortaya çıkacak karanlık yapının moralleri çok bozacağını vurgulamak gerekir.

  • Peki siyaset kurumunun bir projesi, bir planı var mı bu konuda?

Sorunun yanıtı çok açık. Onlar, sıcak parayı nasıl olur da ülkeye çekeriz, sorusu çevresinde biçimlenen hayal dünyasından çıktıkları zaman belki de acı tabloyu göreceklerdir.

Çıkabilirlerse tabii…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir