Prof. Dr. Halil Çivi
İnönü Üniv. İİBF Eski Dekanı
Baskın olan görüşe göre, Türklerin anayurdu Orta Asya’dır. Ancak tarihin belli bir aşamasından sonra, kuraklık, nüfus artışı ve Moğol baskısı… gibi nedenlerle Türklerin Orta Doğu’ya, Batıya ve hatta günümüz Avrupa’sına doğru yüzyıllar süren bir göç dalgası içinde oldukları bilinmektedir.
Güneşin doğduğu yer anlamına gelen Horasan Bölgesi ve suyun öte yakası anlamına gelen Maveraünnehir coğrafyası da yine Türkler için uzun süreli bir yerleşim ve yaşam bölgesi olmuştur. Günümüzde Tunceli Yöresi dahil, nerede yaşarlarsa yaşasınlar, Alevi Türkmenler, Anadolu’ya Horasan’dan geldiklerini söylerler.
Peki bu tarihsel yolculuk sürecindeki Türk kavimleri dinsel ve kültürel kimlik yitimine uğradılar mı? Yani asimile oldular mı? Evet; Macar ve Bulgar Türkleri bunun günümüzdeki en somut örnekleridir. Macar ve Bulgar Türklerinin asimilasyonu dil, din, gelenek, töre gibi tüm kültür alanlarını kapsar.
Acaba asimilasyon ne demektir?
Asimilasyon insanların, bireylerin, toplulukların, toplum ya da ulusların (milletlerin) kendi öz kültürel kimliğinden, kültürel tarihinden, kültürel geçmişinden, anadilinden, dininden, gündelik yaşam alışkanlığından kopup başka bir toplumun kültürü içinde eriyip yok olması anlamına gelir.
Asimilasyon, zorla çeşitli azınlıklara dayatılan bir politika olabileceği gibi, baskın kültürün öbür etnik ve azınlık kültürlerini zamanla eritip yok eden yumuşak ve gizli politika süreçleri de olabilir. En hızlı asimilasyon devlet eliyle zorla yapılmaya çalışılan asimilasyondur.
Acaba Türkler, İslamiyetin kabulü ile birlikte, bir kültürel asimilasyon süreci içine girdiler mi, yani ana dillerini ve öbür kültür kodlarını, örneğin kadın – erkek eşitliğine dayanan aile yapısını… yitirdiler mi? Ünlü Orta Doğu uzmanı Bernard Lewis;
- “Türklerin gelişi, bozkır halklarının Orta Doğu’ya nüfuz etmelerinin ilk aşamalarıydı… Türkler dalga dalga gelmiş ihtida ederek (Islamı kabul edip din değiştirerek) asimile olmuşlardı” (1).
Bernard Lewis’in bu saptaması doğru mu, kanımca evet, büyük oranda doğru. İslam dini kabul edilip Selçuklu Devleti kurulduktan sonra devletin resmi ve edebi dili Farsça, din dili de Arapça olarak kabul edilmişti.
Türk kültürü Acem ve Arap dilleri ile harmanlamaya, Türk aile düzeni de Arap aile düzeni olmaya, Arap kültür kodları, dinsel inancın ötesine geçerek, Türklerin binlerce yıllık aile ve toplum düzenini yeni baştan değişime uğratmaya başladı… Tek eşlilik, kadın – erkek eşitliği ortadan kalktı.
Uzun yıllar sonra, Anadolu Selçuklu Beyi Karamanoğlu Mehmet Bey,
- “Bundan böyle divanda, dergahta ve bargahta Türkçe’den başka dil konuşulmayacak”
yani resmi dil, din dili ve konuşma dili Türkçe olacak buyruğunu verdikten kısa bir süre sonra öldürüldü..
Bu Arap ve Acem kültürlerinin asimilasyon sürecine direnen en önemli kesimler ise Alevi Türkmenler oldular. Gündelik yaşamlarında Türkçe’den asla vazgeçmediler. En önemli olarak da Arapça dayatılan din dilini Türkçeleştirip ibadetlerini Türkçe yapmayı, kanları ve canları pahasına günümüze dek sürdürmeyi başardılar.
Hiç kuşkusuz, Türk Dili’ne, Türk kimliğine ve Türk kültürüne, hem adıyla ve sanıyla Türkiye Cumhuriyeti Devletini kuran ve hem de Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumunu hayata geçiren M.K.Atatatürk olmuştur.
Atatürk’ün ölümünden, özellikle de 1950’lerden sonra giderek tedavüle (AS: dolaşıma) sokulmaya çalışılan ve günümüzde de hızlanarak süren siyasal İslamcı, sünni mezhebine dayalı kültür politikaları, yeniden, baskı ile asimilasyon özlemlerini çağrıştırmaktadır.
Dilimize, tarihimize ve öz kültürümüze sırt çevirmek kanımca yanlış ve bozuk bir rotadır. Bu yanlış, akıl ve bilim dışı, rota her anlamda çıkmaz yoldur. Modern ve laik Cumhuriyetin yolu değildir. Mutlaka geri dönülmelidir.
(1)- BERNARD LEWIS, İSLAM, Akılçelen Kitapları, Çeviren Çağdaş Sümer. s.89. Ankara 2020.
Teşekkürler değerli hocam. Siz Vatan’ımın çook önemli bir değerisiniz. Öok değerli bilgilerle bizi aytınlatıyorsunuz. Saygılarımla.
Değerli Berkmen,
Teşekkür ederiz…
Daha çok okunmasına – izlenmesine destek veriniz lütfen.
Saygı ile.
Çok özlü, önemli ve değerli tarihsel ve güncel belgeler, bilgiler, veriler, değerlendirmeler, öneriler. Sevgili hocamız Prof.ÇİVİ’nin derin bilge ve gerçek ATATÜRK’cü yüreğine ve öpülesi usta eline sağlık. İYİ Kİ VAR.
Tarihsel açıklamalarınız için teşekkür ederim…asırlardan beri Alev’i ler Emevilerin islam öğretilerine yıllarca Canları pahasına direnerek buğünlere gelmiştir..yıllardan beri iktidarların onları içten parçalamaya yönelik (particilik altında) çalışması bunun bir göstergesidir…Alevilerinde artık siyasetin dışına çıkıp Kemalizm,e sahip çıkmaları en büyük arzumdur.sayğılarla..Not…K.Maraş,Çorum,En acısı Sivas ,ta (diğer)olan canice işlenen katliamlar dır. …
Sadece oryantalist B. Lewis’in kitabına atıf yaparak, kendi dünya görüşünüze göre KURGU yapmışsınız. Emevi komutanı Kuteybe’nin bir süre Türklere zulmettiği doğru. Ancak şunu unutmayın ABBASİLERİ iktidara taşıyıp, Emevilerin sonunu getiren (tüm hanedan yok edildi) ve zamanla Abbasi Halifesini gölge halife durumuna düşüren ve O halifeliğe rağmen onca devlet kuran yine TÜRKLER. Asimile olmuş olsalardı bunu nasıl yapacaklardı? Gelelim son zamanlara, OSMANLILAR ÇOK KATI SÜNNİYDİ de, Vehhabiler bunlar kafir diye din adına neden isyan etti? Siz sünnilikle, alevilik arasındaki yorum farkını karıştırıyorsunuz. Bizim sünni Türkümüz de hiç bir zaman Araplaşmamış, asimile olmamıştır. Saygılarımla