Prof. Dr. Metin KALE
Eskişehir Osmangazi Tıp Fakültesi
Em. Öğretim Üyesi
Cumhuriyet, 30 Ekim 2021
Mustafa Kemal’in İzzet Paşa’yla telgraf savaşına Adana’daki karargâhta tanık olan Fahrettin Altay, o günü şöyle anlatıyor:
- “Elini haritada Anadolu’nun üzerine koyarak ‘Burası kıtaların kalbi, kıtaların buluştuğu yer. Burayı bize bırakmak istemeyecekler, ama dur bakalım. Bozkırda bir ateş yanacak’ dedi.”
Mustafa Kemal Mondros’tan hemen sonra 4 Kasım 1918’de Adana’da Ali Fuat Paşa’ya şu tarihi sözleri söyler:
- “Bundan sonra padişah tahtını düşünecek. Milletin artık kendi haklarını kendi araması ve savunması, bizim de ona yol göstermemiz (…) lazımdır.” Bir bağımsızlık savaşı başlatmanın zamanının geldiği zihninde netleşmiştir. Artık bir yanda direniş ve Milli Mücadele ruhu ile diğer tarafta teslimiyet ve işgal anlayışı karşı karşıyadır.
BİR ULUSU CEZALANDIRMAK
Ali Fuat Paşa anılarında Mondros için “Hiç kimse, Mustafa Kemal kadar tam zamanında, yıkımın yakınlığını ve hatta başlamış olduğunu görememiştir” diyor.
Mondros’un basit bir silah bırakışması değil, tam bir teslimiyet olduğuna inanan ve ondan “Bu meş’um -uğursuz- mütareke” diye söz eden Mustafa Kemal, sadece yenik bir devletin değil, Türk ulusu ile beraber Türk tarihinin de cezalandırılmak üzere olduğunu işaret etmekteydi.
GERİ KALMIŞLIĞIN ÜRÜNÜ
Kendi neslinin, emperyalistler arasında bir o yana bir bu yana savrulmadan ayakta duran yegâne örneğidir Mustafa Kemal. İzzet Paşa’ya telgrafında şunları söyler:
“İngilizlerin her dediğine boyun eğecek olursak İngilizlerin ihtiraslarının önüne geçmeye olanak kalmayacaktır.” Atatürk Mondros’u, kaybedilmiş bir savaşın sadece askeri ve diplomatik bir sonucu olarak değil, onun arkasındaki geri kalmışlığın ve bağımlılık sürecinin ürünü olarak niteler.
Mondros, Osmanlı devleti için bir son iken, Türkiye Cumhuriyeti için de bir başlangıç olmuştur. Osmanlı devletinin nasıl parçalandığı doğru okunmazsa, Türkiye’nin yaşadığımız süreçte emperyalizmin yeni oyunlarıyla karşı karşıya kaldığı anlaşılamaz. Çağdaş Türk ulusu örtülü bir savaşla bir karanlığa çekilmek istendiğini görüyor ve o tuzağa düşülmemesi gerektiğinin de bilinciyle hareket ediyor.
Yerli hayinlece ve yabancı zalimlerce yapılmış en MEŞ’UM VE UĞURSUZ MÜTAREKE MONDROS’u teşhir, tel’in ve mahküm eden derin bilimsel ve gerçek ATATÜRK’cü yurtsever bir analiz ve sentez. Çok değerli yazarı ve yayncısı sevgili hocalarımız Prof. KALE’ye ve Prof.SALTIK’a en yürekten tebrikler, derin saygılar, en iyi dilekler, yeni başarılar.
Tarihimiz ne yazık ki okullarımızda doğru dürüst (burada anlatılan gerçekler gibi) anlatılmıyor! Bu durumda ülke gençliği geleceği nasıl düşünür, bağımsızlık ruhuna nasıl sahip olur da, ülkesi tehlikeye düştüğünde aynen Vahdettin ve sarayındakiler gibi düşünmez mi? Prof. KALELİ’ye ve bu etkili gerçekleri bizlere ulaştırdıkları için Sayın Prof. A. SALTIK hocamıza teşekkür ve saygılar sunarım… D. Aydoğmuş