Bir türlü üzerlerinden atamıyorlar şu “emperyalist sevici” ezik ruh halini.
Bir türlü kabullenemiyorlar, 100 yıl öncesine artık asla dönülemeyeceğini, bunun için ne kadar çabalarlarsa çabalasınlar, başaramayacaklarını.
Bir türlü yanaşmıyorlar şu gerçeği görmeye.
6 Ekim 1923 günü, İstanbul’u ve sembolik olarak Türkiye’nin tamamını düşman çizmesinden temizleyen irade, bir daha ne kılık, ne şart ve şekilde olursa olsun, o çizmelerin şu canım kentin caddelerinden boy göstermesine izin vermeyecek. Bunu anlayın artık.
İster bir yobaz gazetenin sütunlarından işgalcilere selam çakan işbirlikçi zihniyetin temsilcisi bir yazara söyletin, ister “Keşke Yunan galip geleydi” diyen bir hokkabazın ağzından o ezik duygularınızı dillendirin. İster bu eziklikleri dillendiren fesli palyaçoların ayağına kadar gidip sırtını sıvazlayın…
Ne yaparsanız yapın, o günler geçti artık.
Laikliğin yergisi, yobazlığın ve ortaçağ kafasının övgüsü üzerine kurulu zihniyetinizin er ya da geç bu topraklardan, üstelik bir daha geri dönmemek üzere silineceği, temizleneceği gerçeğini kabullenin artık.
Bugün bir din görevlisinin, yarın gerici, sağcı, kaşarlanmış bir siyasetçinin “Laikliğin ne gereği var?” mealindeki zehirli propagandalarını, milletin kafasına ve yüreğine zerk etmelerine daha fazla tahammül edilmemeli, Mustafa Kemal ATATÜRK’ün ilke ve devrimlerinde vücut bulan “Cumhuriyet panzehiri”ni, artık uzun süredir durduğu dolaplardan alarak “itiraz şırıngalarına” çekmelidir diyorum.
“Emperyalist düşman ve işbirlikçilerinin Gidiş Marşı” ne olursa olsun, “Geliş Marşı”nın sözlerini geçmişte yazanların ve ileride yazacakların, “laik demokratik sosyal bir hukuk devleti” şiarından asla ayrılmadan, katılımcı ve çoğulcu bir anlayışın gereğine, bunun “mutlakçı ve şahsımcı” zihniyete galebe çalması için ellerinden geleni yapmaları gereğine dikkat çekiyorum.
Vahdettin artığı, emperyalist uşağı kafaların “İstanbul’u Kuvvacılar almadı, İngiliz sulh içinde, tek bir kurşun atmadan teslim etti. Bunu da hilafetin kaldırılmasını şart koşarak yaptılar” şeklindeki alçak yalanları daha fazla yaymalarına tahammül etmemeli diyorum. Bu yalanların deşifre edilmesi ile tam da bugün yani 6 Ekim günü, İstanbul’u, emperyalist düşman çizmesinden kurtaran kahraman atalarımızın ruhlarının huzur bulmasını diliyorum.
“Keşke Yunan galip gelseydi” diyen hain ve uşak ruhlu zihniyetin, Vahdettin’in İstanbul Limanı’ndan bindiği gemilere yüzerek de olsa yetişerek onun arkasından istediği yere gitmesi gerektiğine vurgu yapıyorum.
13 Kasım 1918 ve 16 Mart 1920 kara lekelerinin, doğduğum büyüdüğüm şu canım kentin, İstanbulumun her bir santimetre karesinden, Kuvayı Milliye logolu bir deterjanla ilelebet temizlenmesine vesile olanları, şükran ve minnetle anıyorum.
Bu şehrin ve yurdumun hiçbir toprak parçasının, bir daha emperyalist düşman çizmesi ile kirlenmemesi için içtiğimiz anda, ettiğimiz yeminlere ve verdiğimiz sözlere bağlı kalabilmek için gözümü bile kırpmadan savaşmaya devam diyorum.
6 Ekim 1923 günü İstanbul’u kurtardıkları gün, Galata Köprüsü üzerinde saygı geçişi yapan Şükrü Naili Paşa komutasındaki, Mustafa Kemal Paşa’nın kahraman askerlerinin aziz hatıraları önünde saygı ile eğiliyorum.
Parasız sağlık parasız eğitim-öğretim için Devrimcilik, Devletcilik, Halkçılık, Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik ve Laiklik programı iktidar olmalıdır.
İÇİMİ FERAHLATIYORSUN SAYIN ARAPKİRLİ. YÜREĞİNE, DİLİNE SAĞLIK.
Her türlü yalanı, iftirayı, hakareti, küfürü ve saldırıyı yapmış ve yapmakta olan eski ve yeni, açık ve gizli hayinleri ve bunların iç ve dış amirlerini ve hamilerini teşhiş, teşhir ve tel’in eden ve ulu ve kutsal İstanbul’un kurtuluşuna ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere tüm kurtarıcılarına adanmış olan MUHTEŞEM ve BÜYÜLEYEN bir analiz ve sentez. Ünlü ve üstün yapanı ve yazanı DAHİ gazeteci, yazar, yapımcı ve sunucu sevgili Zafer ARAPKİRLİ’nin Türkiye ve İstanbul sevdalısı gerçek Atatürk’cü yurtsever kalbine, usta ve nasırlı ellerine, altın gibi pak ve parlak kalemine tüm sevdikleri ve sevenleri ile birlikte sonsuz sağlık ve bağışıklık, esenlik ve mutluluk, utku ve umut. Çok değerli yayıncıları sevgili hocamız Prof. SALTIK’a ve sevgili CUMHURİYET GAZETESİ’ne de aynı dilekler. Ve söz konusu hayinlere, amirlere ve hamilere karşı yazılmış benzer bir dizeyi ilişikte sunmama özel izin ve müsade ricasıyla ben Gönül’den özel selamlar, içten sevgiler, derin saygılar, yeni başarılar :
MONDROS VE SEVR YANLISI HAYİNLERİ
Bu eski ve yeni MONDROS ve SEVR yanlısı hayinleri
Ve bu yurdu ve İstanbul’u düşmana çiğnetmiş zalimleri,
Yani Vahdettin ve Damat Ferit sevdalı iç ve dış ajanları
Ve yeni SEV demek olan açık ve gizli BOP’cu adamları
Yani Türk ve Türkçe, Atatürk ve Türkiye karşıtı sürüyü
Ve haram kar,haksız rant ve kara para üreten sömürüyü
Çıktıkları deliklere süpüreceğimiz kutsal gulusal günler
Bu yurda ve İstanbul’a er veya geç ama kesin gelecekler.
İşte tam da o zaman yediden yetmişe herkes özgür olacak
Beka,barış,huzur,iş,aş,genlik ve gönenç içinde yaşayacak.
Gönül Pınar Atacı, 7.Ekim.2021
Her türlü yalanı, iftirayı, hakareti, küfürü ve saldırıyı yapmış ve yapmakta olan eski ve yeni, açık ve gizli hayinleri ve bunların iç ve dış amirlerini ve hamilerini teşhiş, teşhir ve tel’in eden ve ulu ve kutsal İstanbul’un kurtuluşuna ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere tüm kurtarıcılarına adanmış olan MUHTEŞEM ve BÜYÜLEYEN bir analiz ve sentez. Ünlü ve üstün yapanı ve yazanı DAHİ gazeteci, yazar, yapımcı ve sunucu sevgili Zafer ARAPKİRLİ’nin Türkiye ve İstanbul sevdalısı gerçek Atatürk’cü yurtsever kalbine, usta ve nasırlı ellerine, altın gibi pak ve parlak kalemine tüm sevdikleri ve sevenleri ile birlikte sonsuz sağlık ve bağışıklık, esenlik ve mutluluk, utku ve umut. Çok değerli yayıncıları sevgili hocamız Prof. SALTIK’a ve sevgili CUMHURİYET GAZETESİ’ne de aynı dilekler. Ve söz konusu hayinlere, amirlere ve hamilere karşı yazılmış benzer bir dizeyi ilişikte sunmama özel izin ve müsade ricasıyla ben Gönül’den özel selamlar, içten sevgiler, derin saygılar, yeni başarılar :
MONDROS VE SEVR YANLISI HAYİNLERİ
Bu eski ve yeni MONDROS ve SEVR yanlısı hayinleri
Ve bu yurdu ve İstanbul’u düşmana çiğnetmiş zalimleri,
Yani Vahdettin ve Damat Ferit sevdalı iç ve dış ajanları
Ve yeni Sevr demek olan açık ve gizli BOP’cu adamları
Yani Türk ve Türkçe, Atatürk ve Türkiye karşıtı sürüyü
Ve haram kar,haksız rant ve kara para üreten sömürüyü
Çıktıkları deliklere süpüreceğimiz o kutsal ulusal günler
Bu yurda ve İstanbul’a er veya geç ama kesin gelecekler.
İşte tam da o zaman yediden yetmişe herkes özgür olacak
Beka,barış,huzur,iş,aş,genlik ve gönenç içinde yaşayacak.
Gönül Pınar Atacı, 7.Ekim.2021