Önce HDP içindeki “ Ak Güvercin” lakaplı yeni akil insanları konuşturdular;
“Eğer Kürt sorununu çözecekse, bir defa daha AKP ile işbirliğine hazırız…”
Sonra İmralı’ya, özür ve işbirliği mesajı taşıyan heyeti gönderdiler.
Eşzamanlı olarak Kandil’deki PKK Baronlarına da, özür heyeti gitti!
En son Gergerlioğlu’nun milletvekilliği de iade edildi!
Üstüne üstlük, İsrail ile de tekrar kanka olundu!
Eksik kalan Saray Ordusu, Afganlı ve Suriyelilerle tamamlandı!
“Kürt Devletinin” kurucu babaları ABD ve İsrail de görüşmeleri destekledi!
Yakında Barzani’yi yine “Türkiye seninle gurur duyuyor” diye alkışlatıp,
Diyarbakır Meydanında, kömür karası boyalı saçlı Şivan ve AKP’den aday olunca PKK kurşunu ile çolak kalan İbo ile megri-megri diye şarkı söylerken görürsek şaşırmayalım! Özgül ağırlık Bülent’i de “Ağlayan Karga” figürü olarak sahneye aldık mı, tamamdır…
Mademki yaşanan acılar ve ihanetler çabuk unutuluyor ve böyle kolayca özür dileniyor, PKK tarafından hayatları, umutları, gelecekleri ellerinden alınan insanlarımız, sadece Tek Adam rejimi uğruna unutuluyor, ben de bu güne kadar çok yüklendiğim,
- eski kokainman, Kürtçe bilmeyen, ama anası Türk, esas adı Artin Agopyan olan tecavüzcü Apo’dan herkesin önünde özür dilemek istiyorum;
Seni, yeni arkadaşın Eşbaşkan’dan bu kadar yıl ayrı tuttuğumuz için,
Seni, 54 bin insanın canını almak zorunda bıraktığımız için,
Seni, Türk Devletinin 400 milyar Dolarını yok etmek zorunda bıraktığımız için,
Barış olsun diye Türkiye’nin bir bölümünü sana hemen vermediğimiz için,
Seni, daha önce anlayıp Kürdistan’a “Başkan” yapmadığımız için,
çok-çok özür dilerim.
Kusura bakma Apo. Biz, T.C.’nin MİT Müsteşar Yardımcısının (Bugünkü MİT Başkanı), senin Oslo’daki elemanlarına “Sizinle savaşan Ordu, şimdi içerde” dediği ve yeni arkadaşının onu korumaya aldığı an anlamalıydık, kimin gerçek hain olduğunu!
Özür dileriz Apo. Biz, T.C.’nin Genelkurmay Başkanının “Terör Örgütü Başkanı” olmak suçundan zindana tıkıldığı, senin çapulcularının “Şeref Localarında” devletin valisi tarafından ağırlandığı an anlamalıydık, senden daha koyu hainler olduğunu!
Bağışla bizi Apo! Biz, senin militanların T.C.’nin sokaklarından geçerken sinirlenmesinler diye, Türk Bayrağını kaldırın emrini veren Subayların var olduğu ve kendi silah arkadaşlarına bile ihanet eden komutanların olduğu bir ordunun bu halinden bir halt olmayacağını baştan anlamalıydık, seni boşuna uğraştırdık be Apo!
Kurmay aklının, sümüklü bir hocaya yenildiği an anlamalıydık üniformasını satan Paşaların olduğunu!
Anlayamadığım bir konu var Abduş. Sen bir “Özeleştiri” yapıp bizi aydınlat.
- Sen Marksist-Leninist-Kürtçü-Ateist bir Narko-Terör örgütünün önderisin.
Arkadaşın Eşbaşkan ise Siyasal İslamcı, İhvancı biri!
*Nasıl oluyor da; İkiniz de Emperyalist Devletlerin işbirlikçileri olabiliyorsunuz?
*Nasıl oluyor da; İkiniz de Avrupa Birliğine taparsınız?
*Nasıl oluyor da; İkiniz de Atatürk’ten nefret edersiniz ve Dinciler-Kürtçüler olarak birlikte Atatürk’e “Deccal” dersiniz?
* Nasıl oluyor da; Şeyh Said – Seyid Rıza- İskilipli Atıf Hoca – Derviş Memed ikiniz için “Kahraman” sayılır?
*Nasıl oluyor da; İkiniz de “Türk Milleti” , “Türk Devleti” diyemezsiniz?
Bunlar benim kafamı karıştırıyor?
Madem bu kadar fikir birliği içindesiniz, adeta ruh ikizi gibisiniz, neden ayrı-ayrı partileriniz var be Apo? Bu kadar masraf, bu kadar adam, ne gerek var?
Birleşin, biriniz Başkan diğeriniz Başbakan olun, gül gibi geçinip gidin!
Abduş Heval;
PKK’ya karşı savaşan ve çok şehit veren “Köy Korucuları” var ya, artık korunacak bir şey kalmadığına göre bunların hepsini kovun. Yerlerine, “Yeni Barış Sürecini” korumak için senin militanları getirin. Bunlara dolgun maaş-sosyal güvence ve TOKİ’den ev verin, mutlu olsun çocuklar!
Artan olursa Belediye Zabıtası yapın ama bunlar da silahlı olsunlar.
Ne olur ne olmaz değil mi Abduş?
Kandil’deki komuta heyetini de, topunu birden “Maldiv Adalarına” gönderin, adamların popoları denize girsin, biraz medeniyet görsünler!
Tüm bunları gerçekleştirirken yanlışa düşmeyesiniz diye, önce bir “Pilot Bölge” belirleyin, önce orda test edin, sonra Türkiye’de uygulayın.
Örneğin, “Bayrak” konusunu çözmek için, elinize PKK bayraklarını,
Öcalan’ın posterlerini alın, gidin Kuzey Irak’a Barzani ağabeyinize bunları anlatın. “Biz, senin bayrağın olmadan, PKK bayrağı ile Erbil’de bir miting yapmak istiyoruz” deyin. Bakın size nasıl demokratikçe yaklaşacak ve kucaklayacak?
Ne bayrağın sopası, ne denize girecek, ne de oturacak poponuz kalır!..
Sağlık ve başarı dileklerimle.