Devletin fethi 

Örsan K. Öymen
Örsan K. Öymen
Cumhuriyet, 14 Haziran 2021

Organize suç örgütü lideri olduğu iddiasıyla hakkında yakalama kararı çıkarılan Sedat Peker, açıklamalarıyla AKP hükümetini sarsmaya, hükümet ise bunları görmezden gelmeye devam ediyor.

“Cumhurbaşkanı” ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, hakkındaki iddialara rağmen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya sahip çıkarken, savcılar söz konusu iddiaların doğru olup olmadığını araştıracaklarına ve soruşturacaklarına, meslek ahlakını yerle bir ederek hükümetten gelecek talimata ve açıklamaya göre hareket ediyorlar!
***
Sedat Peker, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu hakkında bugüne kadar şu iddiaları ortaya attı:

1) Soylu kendisine, yurtiçinde ve yurtdışında koruma polisi tahsis etti.
2) Soylu, hakkında soruşturma dosyası hazırlandığını kendisine önceden bildirdi ve kendisi bunun üzerine yurtdışına çıktı.
3) Soylu, kendisinin yurtiçine “dönüş bileti” idi.
4) Soylu’nun bir akrabası, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nda, rant sağlamak amacıyla imarlaşmayla ilgili gelişmeleri takip etti.
5) Silivri Emniyet Müdürü, Soylu’nun baskıları sonrasında intihar etti.
6) Soylu’nun Demokrat Parti’de siyaset yaptığı yıllarda, kendisinin sağ kolu olan birisi Soylu’ya destek verdi, Soylu bu kişiyi belediye başkan adayı yaptı.
7) Kendisi Rize’deki bir cinayet davası konusunda yargılanırken, avukatını Soylu’nun babası buldu.
8) Soylu’nun sahibi olduğu sigorta şirketi, Bakan olduktan sonra kâr oranını artırdı.
9) Soylu, hakkında soruşturma başlatılan Bodrum’daki bir otel sahibi işadamının, önceden yurtdışına kaçmasını sağladı ve başka bir işadamının bu iş adamına olan 45 milyon dolarlık borcunu, “yukarının haberi var” diyerek silmesini talep etti.
***
Bu iddialar doğru mudur, yanlış mıdır, bunu araştırması gereken, hükümet talimatıyla hareket etmeyen bağımsız savcılardır. Savcıların bunları araştırıp soruşturabilmesi de Emniyet Genel Müdürlüğü’nün ve ona bağlı birimlerin desteğiyle olabileceğine göre, Emniyet Genel Müdürlüğü de İçişleri Bakanlığı’na bağlı olduğuna göre, hakkında iddialar bulunan bir İçişleri Bakanı görevde olduğu sürece, bu araştırmanın ve soruşturmanın bağımsız, nesnel ve sağlıklı bir biçimde yürütülemeyeceği açıktır.

Türkiye, Anayasada belirtildiği gibi, demokratik bir hukuk devleti olsaydı, İçişleri Bakanı istifa eder veya görevden alınır, suçluysa cezası uygulanır, suçsuzsa göreve iadesi sağlanırdı.
***
Sedat Peker ayrıca, AKP Merkez Karar ve Yönetim Kurulu üyesi ve AKP eski milletvekili Metin Külünk ile tanıştığını, kendisinin ricası üzerine, zorda olan bir akrabasına para yardımı yaptığını, seçimlerden önce AKP’ye çantalar dolusu parasal yardımda bulunduğunu, Almanya’daki bazı derneklere bağış yaptığını, ayrıca AKP’nin seçimlerde halka dağıttığı kahveleri kendisinin sağladığını iddia etti.

Bu iddialar konusunda da AKP Genel Merkezi ve savcılar hâlâ bir soruşturma başlatmış değiller!
***
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun, Sedat Peker’in bir organize suç örgütü lideri olduğuna dair iddiasıyla birlikte, Sedat Peker’in iddiaları da doğruysa, buradan, AKP’nin içindeki bazı odakların, bir organize suç örgütü lideriyle işbirliği yaptığı sonucu çıkar.

Ancak ortaya atılan iddiaların doğru olup olmadığına, bağımsız hareket eden savcılar ve yargıçlar karar verebilir. Buna hükümet karar veremez. Buna hükümet karar verirse, Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir hukuk devleti olmaz, kabile reisi tarafından yönetilen kabile devleti olur.
***
Bunlarla birlikte hâlâ yanıtlanması gereken çok önemli iki soru vardır:

1) Sedat Peker’in yıllar sonra, AKP tarafından, yeniden organize suç örgütü lideri olarak tanımlanmasına ve kendisine yönelik bir operasyonun başlamasına yol açan nedenler nelerdir? 
2) AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya neden sahip çıkmıştır? 

Bu sorulara eksiksiz yanıt verilmeden, mafya, çete, siyaset, hükümet, devlet, ticaret arasındaki ilişkilere dair iddialar hakkında bütüncül bir değerlendirme yapmak olanaklı değildir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir